Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, vefatının 87'nci yılında cılız bir kesim hariç daha önce anmayanlar dahi anmaya başladı.
Bize bağımsızlığı, Cumhuriyeti, mükemmel bir vatan ve devleti kazandıran Atatürk'ün her kesim tarafından anılması, hakkında güzel sözler sarfedilmesi gerçekten çok güzel bir gelişme.
Fakat yeterli mi? Elbette değil.
Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını anmak, hayırla yad etmek önemli ama Atatürk'ü anlamak, bizlere kazandırdıklarına sımsıkı sarılmak, ortaya koyduğu askeri, siyasi, ekonomik, kültürel zaferleri daha da öteye taşıyarak taçlandırmak çok daha önemli ve olması gereken.
Atatürk bugün yeniden yükselen değer olduğu için Atatürk sevgisinin gerçek turnusolü onu anmak değil, onun ayak izlerine basarak, onun fikirlerini ve yapmak istediklerini özümseyerek adımlar atmaktır.
Atatürk, meşruiyetini Türk milletinden almıştır. O daha devleti kurmadan TBMM'yi kurarak millet iradesini hakim kılmış ve kendi yetkilerini dahi bu meclisten almıştır. O meşruiyeti bugünküler gibi okyanus ötesinde, Brüksel'de ya da o günün şartlarında Londra'da aramamıştır.
Atatürk, ülkemize demokrasinin en temel prensibi olan "kuvvetler ayrılığı" ilkesini getirmiştir. Yani yasama, yürütme ve yargı birbirinden bağımsızdır ve birbirini millet adına denetler. O, saltanatı kaldırarak tek adam rejimine hayır demiştir. Bugünküler gibi yetkileri tek adamda toplamamıştır.
Atatürk, devletçilik anlayışıyla milletin yararına devlet eliyle birçok fabrikalar kurmuş, milli ekonomik hamleler gerçekleştirmiş, Osmanlı döneminde yabancılara devredilen hangi kurum, yol, maden, liman varsa hepsini geri almıştır. Bugünküler gibi kamu kuruluşlarını haraç mezat özelleştirmemiştir.
Atatürk, yabancılardan bir kuruş borç almamış, milli kaynaklarla ekonomik hamlelerini gerçekleştirmiştir. Hatta Osmanlı'dan kalan borçları dahi ödemiştir. Bugünküler gibi ABD'de, Londra'da fon sahiplerinin peşinde koşmamıştır.
Atatürk, emperyalizmle, işgalci Haçlı Batılı ülkelere karşı hep mücadele etmiştir ve onları Çanakkale'de, Anadolu coğrafyasında mağlup etmiştir. Onları geldikleri gibi geri göndermiştir. O asla emperyalist ülkelerin safında komşu ülkelerin işgaline kapı açmamıştır.
Atatürk, motoru da dahil Kayseri'de uçak üretip, ihracat yapmıştır. O, bugünküler gibi uçak için motor ithalatı peşinde koşmamış, bu konuda yarı yolda bırakılmamıştır.
Atatürk, ülkemizi o günün zorlu koşullarında tarımda kendi kendine yeten dünyada 7 ülkeden biri haline getirmiştir. Bugünküler gibi anavatanı Anadolu coğrafyası olan buğdayı bile ithal eden bir ülke durumuna düşürmemiştir.
Atatürk, Lozan Anlaşması'yla Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusunu almıştır, Türk milletini tüm dünyaya kabul ettirmiştir. Bugünküler ise Lozan'ın delik deşik edilmesine göz yummuştur, Türk milleti ve Türklük tartışma konusu yapılmıştır.
Ve daha niceleri...
Atatürk'ün çizgisi budur. Bu çizginin tam tersine hareket ederek, Atatürk'ün mirasına sahip çıktığını iddia etmek, Atatürk'ün yaptıklarının devamını yaptıklarını ifade etmek tamamen boş sözlerdir.
Atatürk'ün çizgisinin güncel versiyonunu görmek istiyorsanız Bağımsız Türkiye Partisi'nin duruşuna bakınız.
BTP'nin ebedi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseriyle, yurt genelinde organize ettiği "Atatürk Vatandır" sempozyumlarıyla Türk milletini Ata'sıyla tekrar buluşturdu.
Prof. Dr. Baş, Dindar Atatürk'ü delilleriyle ortaya koyarak, Atatürk'e ve ailesine yönelik iftiraları, kirli senaryoları tamamen bertaraf etmiştir.
Prof. Dr. Baş'ın ifadesiyle, "Atatürk vatandır, Atatürk bayraktır, Atatürk birleştirici harçtır."
Prof. Dr. Baş, dünyaca Milli Ekonomi Modeli'ni Atatürk'ün ayak izlerine basarak yazdığını ifade etmiştir.
BTP lideri Hüseyin Baş ise, Batılı ülkelerin sahte kahramanları dünyaya pazarladığını, bizim Türk milleti olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi gerçek kahramanlarımızın olduğunu vurgulamaktadır. Batılılar sahtelerini bayraklaştırıyor, bizler gerçek kahramanıza sahip çıkamıyoruz. Bu asla kabul edilemez.
BTP lideri Hüseyin Baş, ayrıca gençlerimize rol model olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Eğer Atatürk'ü her yönüyle anlar ve buna uygun politikalar belirlersek, emin olun ki Türkiye çok kısa zamanda dünyanın en güçlü devleti haline gelir.
Bu asla hayal değil. Bu kumaş aziz Türk milletinde var.
- Her gün 1 kadın cinayete kurban gidiyor / 08.11.2025
- Ekümenikliğe uygun bir Ruhban Okulu planı / 06.11.2025
- Vatandaşların mağduriyeti, rantiyenin kazancı oluyor / 05.11.2025
- ABD Büyükelçisi'nden 'Türkiye-İsrail işbirliği' vurgusu / 04.11.2025
- İmralı ile müzakere süreci: Hayallere karşılık, gerçek tavizler / 01.11.2025
- Et tüketiminde Zimbabve'nin bile gerisindeyiz! / 31.10.2025
- Gebze'de yıkılan binanın bize anlattıkları / 30.10.2025
- PKK, Türkiye’de ‘demokratik entegrasyon’ hedefinde / 29.10.2025
- Birinci vazifemiz, Cumhuriyetimizi ilelebet muhafaza etmektir / 28.10.2025


















































































