Başlıkta yer alan bir tespit değil, yaşanmış bir hakikattir.
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, 'Büyük İsrail' devletinin kurulması uğruna, Yahudi masonlar tarafından çok sinsi ve planlı bir şekilde şehit edilmiştir.
Bu konuya dair basında çok az sayıda veya hiç yazı yer almamıştır.
Nedeni ise çok açık. Biz de canımızdan olmayalım korkusu. Yazıklar olsun!
Böyle düşünen soysuzlara bu topraklarda yediği ekmek ve içtiği su, zehir zıkkım olsun!
Ata'sının nasıl şehit edildiği konusu üzerinde hiç kafa yormayan ve hatta bu konuyu nerede ise örtbasa varacak kadar çekimser olan sözde korkak 'derin'lere, bin kez yazıklar olsun!
Bu kadar İsrail seviciliğinin arkasında yatan asıl gerçeğin ne olduğunu yazmaya kalksak, işin ucu zülfüyâre dokunur diye şimdilik genelleme yapıyoruz.
Bu kadarını anlamayana da zaten diyecek bir söz yok sevgili okurlarım.
Atatürk'ün Nutku hariç okuduğunuz tüm tarihe şüphe ile yaklaşın ve çokça araştırın derim.
Mesela bakınız, Hitler'in gerçek babasının bir Yahudi ve Thule Alman Mason Örgütü'nce finanse edildiğini ve akrabalarının da halen daha Tel-Aviv'de yaşadığı gerçeğinden hiç bahseden var mı?
Diyebilir misiniz ki, olsa ne olur olmasa ne olur.
Zaten bir yazar ve okur olarak eğer şüpheci olmazsanız, haliniz yaman demektir.
Devam edelim…
Budapeşte doğumlu Theodor Herzl, 1897'de Siyonist Örgütü'nü kurmasından sonra, yapılan ilk kongresinde, "Ben bugün burada Yahudi Devleti'ni kurdum, ancak bunu yüksek sesle söylersem bütün dünya güler. Fakat beş sene içinde ya da elli sene sonra bunu herkes böyle bilecektir" demişti.
Yaa… Nasıl ama!
Sebep sonuç ilişkisini kurmayı başaramadığınız hiçbir konudan emin olamazsınız ve eliniz boş eve dönersiniz.
Ve devam ediyoruz…
1890'lardan itibaren Filistin çevresinde toprak satın almaya başlayan Avrupa Siyonistleri; Romanya ve Yunanistan'dan kovulma ve ırkdaşlarını Filistin'e yöneltme uğraşları her daim başarısızlıkla sonuçlandı.
Ortada iyi kötü bir Osmanlı hâkimiyeti gerçeği vardı.
Vaat edilmiş toprak ile aradaki tek engel, savaşlardan yorgun, borçlu bir Osmanlı idi.
Osmanlı'yı iş bilmezliği yüzünden korkunç bir şekilde borç batağına sokan Siyonistler, beraberinde Filistin'den çeşitli formüllerle toprak sahibi olmayı başardılar.
Demek ki neymiş, borç batağına düşürüldüğünde sana iki seçenek sunuluyor.
Ölüm veya sıtma!
Bu arada gerek 1. Dünya Savaşı'nın ve gerekse 2. Dünya Savaşı finansörlerinin hep aynı Avrupalı Yahudi Rothschild ailesinin olmasına şaşırmadınız sanırım.
Çok kestirmeden gidelim ve…
1937'de yine aynı amaçla, yani İsrail Devleti'nin kurulması için destek istemeye gelen İngiliz Kralı'na Ata'nın cevabı çok asil ve çok netti.
"Ben yaşadıkça bunu asla başaramazsınız!"
Aslında bundan çok önce aziz önderimiz Atatürk, 1935'te mason localarını kapatarak kökü dışarıda ve Yahudi amaçlarına hizmet eden bu sahte kardeşlik çıkar örgütünü yasaklatmıştır.
Ata'nın bu resti çektikten sadece 1 yıl sonrasında sağlık kontrolleri kılıfıyla masonlar tarafından şehit edilmesi vakası, sadece doktorlarının siyasi ve masonik bağlantılarının gerçek tarihsel açılardan bakılmak suretiyle sorgulanmasını zorunlu kılmaz mı?
Ulu Ata'nın şehit edilmesi olayının, İsrail'i kurma hayali ve planları içinde olan söz konusu aile çevrelerince organize edildiği çok nettir.
Hemen sonrasında aynı eller tarafından planlanan 2. Dünya Savaşı neticesinde İsrail'in kurulmasının yolu açılmıştır.
Tüm dünyada bulunan Yahudilerin bir plan gereği Filistin topraklarına gitmeye teşvik edilmesi ve hatta zorlanması, çok büyük kanlı olayların sonrasında meyvelerini bir devletin kurulması olarak vermiştir.
Hitler'in Almanya örneğinde olduğu gibi, mason ve Siyonist örgütler, Avusturya kralı ve Rus çarı ile anlaşarak zaten mülklerinin devletleştirilmesi karşılığında Yahudi azınlıkların kovdurulmasını Büyük İsrail Devleti'nin kurulması anlamında zaten sağlamışlardı.
Filistin'de bir İsrail devleti kurmak isteyen İngiliz Kralı Edward, buna engel olmamasını Atatürk'e söylemek için 1937'de İstanbul'a gelmişti.
Dolmabahçe'de o akşam protokol yemeği yerken, kral Edward Atatürk'e niyetini açıkça söylemişti. Atatürk'ün ona yanıtı kesindi: "Ben sağ olduğum sürece buna asla izin vermem!"
Mustafa Kemal Atatürk, Dolmabahçe yemeğinde İngiliz Kralı'na ve birlikte hareket ettikleri aşikâr olan Fransızlara verdiği bu net cevabı, Ankara'ya döner dönmez Meclis'te yaptığı nutukla Türk milletine ve dünyaya açıklamıştı.
Filistin'e el sürülemez!
"Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür. Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa bir kaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet'in mukaddes yerlerini Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız."
Konuşma çok daha uzun ama yeterli.
Ata'nın şehit edilmesinin ardından süreç hızlandırılarak 10 yıl sonra amacına ulaşılmıştır.
14 Mayıs 1948.
Bu süreç dahilinde 1945'ten itibaren imzalatılan ikili antlaşmalar ile Türkiye tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi, tam bağımlı ülke haline getirilmiştir.
1946'dan itibaren Türk siyasi hayatı içinde iki kutupta da, yani İnönü ve Adnan Menderes döneminde varlığını güçlendiren Siyonist yapının en büyük darbesi NATO'ya alınmamız olmuştur.
İşte NATO'ya girildiği günden bu tarafa Türk ordusu İsrail'e tam bağımlı hale getirilmiştir.
NATO'ya girmek, Türk ordusu için bir intihar olmuştur.
Hiçbir zaman kendi savunma sanayi üretimini gerçekleştiremeyen Türkiye, bugün bir savaşa girmediğimiz için tam olarak neyi ne etkide ürettiğimiz tam belli olmayan son dönem üretim silahlarla asla savunmada başarılı olamaz.
Bunun için çok özgün ve tam bağımsız bir ülke olarak süper güçlerin ürettiği silahları üretmek veya üretene kadar çok hızlı tedarik etmek kaçınılmazdır.
Şayet Atatürk, Siyonistler tarafından şehit edilmeseydi ve bir 10 yıl kadar daha yaşayabilseydi, bugün dünyanın süper gücü Türkiye olurdu.
Onun için diyoruz ki, 'ATATÜRK Vatandır'.
Bu sloganın sahibi Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i sonsuz şükran ve minnetle anıyoruz.
- MİT’in içinde MOSSAD ajanı var mı? / 16.06.2025
- Atatürk’e kumpas kuran alçak şerefsiz! / 11.06.2025
- Anayasa kalsın, lütfen siz gidiniz! / 06.06.2025
- Uzun dönem iktidar olmanın sırrı! / 05.06.2025
- Şara’ya suikast düzenlenecek, Kobani işbaşına getirilecek / 04.06.2025
- CHP-AKP-MHP-DEM aynı safta birleşti! / 03.06.2025
- En büyük darbe 24 Ocak kararlarıdır! / 02.06.2025
- 50 bin yıl yetecek enerji kaynağı: TORYUM / 29.05.2025
- Adaları veren Lozan değil, Osmanlı’dır! / 28.05.2025