"...Türkiye'de İslami hassasiyeti yüksek oylarla seçilmiş bir hükumet, Müslüman İran'ı vurmak tarihi misyonu olan ABD ile nasıl stratejik ortak olacak?"Hürriyet gazetesinden Cüneyd Ülsever dünkü yazısının son satırını bu anlamlı soru cümlesi ile bitirerek gündemin bam teline dokunuyor.Konuya ilişkin analize girişmezden evvel bu topraklarda kural haline getirilen ana tesbiti yapalım."Türkiye'de en milli meseleleri en milli gözükenlere, en dini meseleleri de en dini olanlara hallettiriyorlar." Yazık ki gerçek budur ve bu gerçeklik bugün "müslümanı müslümana kırdıracak" bir realite ile ve bir "AKP misyonu" olarak karşımızda durmaktadır.Condeleza Rice'nın ısrarlı daveti ve stratejik ortaklık çerçevesi hükumetin bu işe ne kadar teşne ve "misyonunu idrak" ettiğinin de ispatıdır. Dolayısı ile Cüneyd Ülsever bir çelişkiyi ifade etmiş olsa da AKP hükumeti açısından böyle bir sıkıntı yoktur. Yani "muhafazakar oylar" meselesi çoktan aşılmış ve dümen ABD'nin tarihi misyonuna çevrilmiştir. ***İyi ama bu hükumet ABD'nin İran savaşına ortaklık ederek bu ülkede nasıl iktidar olmaya devam edecektir?Soruyu şöyle soralım bu iktidarın ABD'nin desteğini almadan ayakta durma şansı var mıdır? El cevap kesinlikle yok!Niye yok?Çünkü bu iktidar;1İcazetli bir hükumettir. 2Yolsuzluklarla maluldur ve yolsuzluklarala biriktirilen cukkanın Kanada bankalarında olduğu bilinecek kadar ortada sarih bir durum vardır.3Partinin içinde inanılmaz bir siyasi rekabet vardır.4Ülkeyi İMF'ye mahkum ettikleri için elleri kolları bağlıdır.5Diyalogcu ekip İran'ın işgalinden rahatsızlık duyulmasını gerektirmeyecek bir "ölçü saptırmasını"parti içinde hakim hale getirmiştir.Bu koşullar altında -Irak savaşındaki tutumlarını da bunun üstüne ekleyin AKP'nin İran savaşında bu coğrafyadan yana tavır alacağını hala bekliyorsanız tek kelime ile söyleyelim yanılırsınız. ***Bu koşullar altında "neyin stratejik ortağı olacağız?"sorusu da anlamını herhalde yitiriyor. Eğer öyle olmasaydı şunları hatırlatmak icap ederdi.Stratejik ortaklığın ruhu kısaca senin dost kabul ettiğini dost, düşman kabul ettiğini de düşman kabul etmek demektir. Dolayısı ile ABD ile bizim hangi dostluğumuz, hangi düşmanlığımız birbirine uyuyor?Irak, PKK, İran savaşı, Kıbrıs, Ege, Patrikhane....Daha sayalım mı?Washington ile öyle bir noktadayız ki onların "ak" dediğine biz "kara", bizim "kara" dediğimize onlar "ak" diyorlar.Onlar savaşlarını ve istikametlerini değiştirmeyeceklerine göre herhalde biz değişeceğiz ve onların dostlarını dost, düşmanlarını düşman kabul edeceğiz.Değişim AKP için hiç sorun değil. Cüneyt Ülsever'in merak etmesine gerek yok. Muhafazakar oyların ise canı sağ olsun. Kafaları o kadar karışık ki atı alan Üsküdarı geçecektir.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021