"Türkiye, Avrupa'ya ayrıcalıklı üye olarak bağlanmalı; fakat benim gözümde Türkiye, Avrupa'ya uyum sağlayacak yeteneğe sahip değil." "Türkiye, Avrupalı olmadığı için, elbette Avrupa'da yeri yoktur."Almanya Başbakanı Merkel'e "Türkiye'nin tam üyeliğine karşı ortak deklarasyon yayımlayalım. Ben de AB anayasasını meclisten geçireyim" Yukarıdaki sözlerin sahibi Nicolas Sarkozy Fransa'da yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda rakibi Sosyalist aday Segolene Royal'i alt ederek Fransa'nın yeni cumhurbaşkanı oldu.Sarkozy'nin cumhurbaşkanı olması Fransa'da içe dönük olduğu gibi dışa dönük değişimlerin gerçekleşeceğinin bir işareti.Sarkozy'nin seçilmeden önce ABD başkanıyla görüşen ilk Fransız cumhurbaşkanı olması Türkiye'yle de benzerlikler arz ediyor. Sarkozy'e Büyük Ortadoğu projesinin Fransa eş başkanı demek bundan dolayı çok yerinde olacaktır. Zaten seçilir seçilmez aldığı oyların mühürleri bile henüz kurumamışken Sarkozy, Washington'a çok sıcak mesajlar gönderdi ve ihtiyaç duyması halinde Ortadoğu politikasında ABD'nin yanında olacağını ifade etti. Sarkozy'i ilk tebrik eden de Bush oldu.Ekonomide kemer sıkma politikası uygulayacak olan Sarkozy, asıl değişikliği Fransa'nın göçmen politikasında gerçekleştirecek. Göçmenlere karşı İçişleri Bakanıyken de sert açıklamalar yapan Sarkozy, yabancı göçmenlere Fransız değerlerini ve dilini öğrenmeleri zorunluluğu getireceğini ifade etmişti. Göçmenleri Fransa'ya entegre edebilmek için "Ulusal Kimlik ve Göç Bakanlığı" kurma fikri de Sarkozy'e ait.Fransa'nın yeni cumhurbaşkanı Sarkozy, karşı olduğunu gizlemese de artık eskisi kadar Türkiye karşıtı olmayacaktır. AB'nin Türkiye'yi kaybetmeye tahammülü olmadığı için hemen Sarkozy'nin balans ayarı yapılmaya başlandı. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, "Müzakerelerin kesilmesi hata olur. Komisyon müzakerelerin devamından yana. Üye ülkelere tavsiyemiz de bu yönde" dedi. Yani Sarkozy'den Türkiye'nin üyeliğine karşı olduğunu fazla dile getirmemesi isteniyor. Türkiye'nin üye olacağı da yok zaten.Bazı köşe yazarları yazılarına "AB, Sarkozy'nin babasının çiftliği değil!" başlığını atmışlar. Doğru AB Sarkozy'nin çiftliği değil ama AB liderlerinin neredeyse tamamı Sarkozy gibi düşünüyor. İsterseniz bu konuda bazı örnekler verelim.Avrupa Birliği Dış ilişkiler Komitesi eski Başkanı Tom Spencer Amerikan Dow Jones haber ajansına 90'lı yıllarda şunları söyler; "Türklere, ileride bir gün Avrupa Birliği'nin parçası olacakları yolunda 30 yıldır söz vererek hiç dürüst bir davranışta bulunmadığımızı düşünüyorum." (Tarihi itiraf, AB: Türkiye'yi oyalıyoruz - Cumhuriyet 12.7.1999). Almanya eski Başbakanı Helmut Schmidt ise 8 Nisan 2000'de Berlin'de düzenlenen Avrupa'nın geleceği adlı konferansta şunları söyler; "Avrupa'nın geleceğinde ne olursa olsun, Türkiye'nin yeri yoktur."(Hürriyet 24.4.2000). Alman Hıristiyan Demokrat G. Scheuble ise "Hıristiyan bir birlikte, Müslüman bir ülkenin yeri olamaz" demiştir.Türkiye karşıtı Fransız liderlerden biri olan Francois Bayrou ise "Romanya, Bulgaristan, Polonya Avrupa medeniyetine aittirler. Türkiye tamamen değişik bir tarihe, uygarlığa ve toplumsal gerçekliğe aittir. Türkiye AB'ye üye olmamalıdır. Çünkü Avrupa tarih ve medeniyetinin parçası değildir. Türkiye'yi aday ilan etmek, kurulmak istenen Avrupa projesinin sonu olur" ifadelerini kullanmıştır.Avrupa Birliğinin mali temellerini atan isim olan Prof. Fritz Neumark Avrupalı liderlerin Türkiye'ye bakışını net bir şekilde şöyle ortaya koymuştur. "İçtenlikle itiraf etmeliyim ki, Avrupalı Türkleri sevmez, sevmesi de mümkün değildir. Türk ve İslam düşmanlığı Hıristiyanların ve kilisenin asırlardır hücrelerine kadar sinmiştir. Türkler pek farkında değil ama Avrupalılar şu gerçeğin farkındalar. Tarihten Türkler çıkarılırsa tarih diye bir şey kalmaz."İngiliz Guardian gazetesinde bir süre önce yayınlanan Geoffrey Wheatcroft imzalı bir makalede Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri bir adamla metresi arasındaki ilişkiye benzetildi. Makalede Avrupa kastedilerek, adamın metresini kaybetmeyi de onunla evlenmeyi de istemediği ifade edildi ve "Türkiye bir kilisenin çalmayacak çanını bekliyor" denildi.Fransa eski cumhurbaşkanı Valery Giscard D'Estaing de Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi üyelik konusunda daha fazla kandırmaması gerektiğini söyleyerek, "Türkiye'ye karşı her zaman iki ayrı lisan kullanıldı. Avrupalı politikacılar, kendi aralarında konuşurken, "Türkiye'ye sempatik gözükmeye devam edelim, nasıl olsa hiçbir zaman giremeyecek" diyorlardı. Kameralar önünde ise Türklere "Avrupa'ya hoş geldiniz" diyorlar. Bunu durdurmak lazım." ifadelerini kullandı.Avrupalı diğer meslektaşları Türkiye'ye karşı olan hislerini gizlerken Sarkozy bu karşıtlığı dile getirmekten çekinmemiştir. Türkiye'de bazı AB'ciler kabullenmek istemeseler de çiçeği burnunda Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy, AB üyeliği hayalinin Türkiye için bittiğini bu şekilde çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Yukarıda yer verdiğim diğer Avrupalı liderlerin görmüşleri de bu gerçeğin ifadesidir.Bütün bunlara rağmen AB ile müzakereleri devam ettirmenin Türkiye için ne anlama geldiğini sizin takdirinize bırakıyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024