"Babalar gibi satacağız. Ne banka bırakacağız, ne fabrika. Ne de işletme. Hatta satılmadık liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız. Stratejik bölge filan önemli değil. Önemli olan müşteri bulmak.
Satacağız, satacağız. Her şeyi satacağız. Kâr edeni de satacağız, zarar edeni de satacağız. Devleti, ekonomik faaliyetlerden kurtarıncaya kadar satacağız. Pamuk eller cebe. Yerli yabancı herkes gelsin. Yakında Sümerbank tarihten siliniyor, bitirdik. Elinde bir şey kalmadığı gibi ismini de kaldırıyoruz.
(SEKA tartışmaları) "Stratejik bir yermiş. Ne stratejisi! Önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına.
'O kadar şeffaf ve açık yaptık ki özelleştirme ihalelerine girip de 'Benim hakkım yendi' diyen bir kişi duydunuz mu? Bu muhalefetten başka bir kişi duydunuz mu? Bu ihalede, 'Benim hakkım yendi' desin bir kişi, çıksın. Yok. Kim ne dersin desin, alnımız açık. Bu özelleştirmeyi de hakikaten babalar gibi yaptık."
* * *
58, 59 ve 60. hükümetlerde maliye bakanlığı yapan Kemal Unakıtan'ın sözleri bunlar. Unakıtan sadece lafta kalmadı. Laflarını icraata geçirdi.
Satan Kemal Unakıtan mıydı? Hayır. AKP hükümetiydi.
Dönemin başbakanı Sayın Erdoğan bu satışları, İstanbul'da bir alışveriş merkezinin açılışında şöyle yorumluyordu:
"Bize dışarıda düşman aramak gerekmez, içerdeki düşman yetiyor. (…) Afra tafra ile milliyetçilik yapılmaz. Ben, Türkiye'yi pazarlamakla mükellefim." (NTV-MSNBC/2005).
Unakıtan döneminde yapılan özelleştirmelerin toplam tutarı 18 milyar dolar civarındaydı. Unakıtan'dan sonra bu rakam 65 milyar dolara çıktı. Yani Unakıtan'dan sonra üç kat daha fazla satış yapıldı. Kim tarafından? Başbakan ve partili cumhurbaşkanı olan Erdoğan hükümetleri tarafından… (Neler satıldığını öğrenmek için arama motorlarına '18 yılda sattıkları' yazın karşınıza kitap çıkacak.)
Şimdi Türkiye salgın ile aynı anda neyi konuşuyor? Batan ekonomiyi konuşuyor. Çıkış bulamayan, eli, ayağı bağlanan hükümeti konuşuyor.
Var olan işsizliği ve bir o kadar da eklenen işsizleri konuşuyor.
Aileler nasıl geçineceklerini konuşuyor. Kahveler, pastaneler, dükkânlar, büfeler vs. ne yapacaklarını konuşuyor. İşletmeler, şirketler, firmalar nasıl ayakta kalabileceklerini konuşuyor.
ABD'nin, Avrupa'nın vatandaşlarına ve kurumlarına sağladıkları fonları, verdikleri garantileri izliyorlar. Bir umut, bizim yöneticilerimizden de bu söylemleri duymak için ekranlara bakıyorlar. Umut yerine IBAN numarası veriyorlar!
Neden IBAN numarası verdiler? Çünkü yok. Hazıra kondular. Devleti, anonim şirket gibi yöneteceğiz diyerek sattılar, sattılar, sattılar.
Gerçekten de devlet şirketleşti. İstediği gibi yönetme, istediği gibi atama, istediği gibi görevden alma yapılıyor.
Ama şirketin akarları (vatandaştan, firmalardan alınan vergiler, zamlar, cezalar) kesildi. Haliyle şirket neredeyse konkordato ilan edecek. Müthiş bir karamsarlık havası var.
Diğer taraftan acil para bulunması konusunda herkes hem fikir… Kimisi, IMF'nin "gel" çağrısına koşalım derken kimisi de, "biz, neden ABD gibi kendi paramızı basmıyoruz" sorusunu sorarak para basmamız gerektiğini belirtiyorlar.
Evet, Türkiye para basma konusunu konuşuyor. Ama bunu konuşanlar fikir hırsızlarıdır, hakikatleri bildikleri halde devletin ve milletin bekası ile oynayanlardır, şahsi çıkar, menfaat ve şöhretleri için hakikati gizleyenlerdir.
Neden? Çünkü "milli para" gerçeğini, senyoraj hakkını ve madenlerimiz karşılığında kendi paramızı basma hakkımız olduğunu 15 yıldır bu ülkenin gündeminde tutan ve bugün dünyanın sarıldığı Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın ismini söylemekten ısrarla kaçınıyorlar.
Bunlar devletin ve milletin bekasını tehdit eden virüslerdir. Bu virüslerden dezenfekte olalım ve hayatı Haydar Baş ile bulalım, diyorum.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024