Balıkçı barınaklarının fiyatı lüks dairelerle yarışıyor
Trabzon'da amacı dışında kullanımı ile gündemde olan ve tapuları bulunmayan balıkçı barınakları, son yıllarda lüks yaşam alanına dönüştürülerek milyonluk bedellerle satılıyor
23.11.2025 12:48:00
İhlas Haber Ajansı
İhlas Haber Ajansı





Trabzon'da amacı dışında kullanımı ile gündemde olan ve tapuları bulunmayan balıkçı barınakları, son yıllarda lüks yaşam alanına dönüştürülerek milyonluk bedellerle satılıyor.
Türkiye'de balıkçılığıyla öne çıkan Trabzon'da, teknelerin bakım-onarım ihtiyaçları için kullanılan çekek yerleri ile balıkçı barınakları, amacı dışında kullanılıyor. Balıkçılara sadece kullanım hakkı verilen, tapusu bulunmayan barınaklar, son yıllarda lüks yaşam alanına dönüştürülmeye başladı. Milyonluk bedellerle satılan balıkçı barınakları 5 ila 7 milyon TL arasında fiyatlara devrediliyor. Balıkçı barınağı görüntüsü altında oluşturulan yapılar iş adamları, kamu görevlileri ve profesyonel futbolcular tarafından hafta sonu evi, lüks hobi alanı ya da deniz kıyısında özel mülk gibi kullanılıyor. Resmi kayıtlarda yalnızca balıkçıların barınma ve ekipman koruma alanı olarak tanımlanan yapıların, hiçbir tapu kaydı bulunmamasına rağmen lüks konutlar gibi pazarlanıyor. Özellikle Faroz ve 100. Yıl balıkçı barınakları, lüks yaşam alanı haline gelen yapıların merkezi konumunda. Kentin Ortahisar ilçesinde bu balıkçı barınakları dış cephe kaplaması, özel peyzaj, teras uygulamaları ve hatta kaçak ek imalatların bulunduğu limanlar özel mülklere dönüştürülüyor.
"Kıyıdaki barınakların hepsi kanuna göre devletin"
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Prof. Dr. Coşkun Erüz, "Deniz kenti Trabzon ancak plajı olmayan bir kent. İnsanlar artık denize ulaşmayı teknelerle yapıyor. Dolayısıyla denize çok fazla talep var. Bu talebin getirdiği bir baskıyla hemen hemen bütün balıkçı barınakları dolu. Hatta gereğinden fazla dolu diyebiliriz. Artık alım satımlarında fahiş fiyatlarla yapıldığı söyleniyor. Bunu engellemek ve kıyı tesislerinin standardını yükseltmek gerekiyor" dedi.
"Balıkçı limanları yaylalar gibi olmasın"
Balıkçı barınaklarının kamuya ait olduğunu, vatandaşlara kullanım hakkının verildiğini belirten Erüz, "Kıyılardaki barınakların hepsi kanuna göre devletin uhdesinde olan yerler. Burada şahıs mülkiyetinden bahsetmek söz konusu değildir. Tamamı kamuya aittir. Sadece üzerindeki kullanım hakkı kişiye aittir. Fahiş fiyatlar aslında çok anlamlı olmuyor çünkü devlet istediği anda yıkıp buraları değiştirebilir. Bunun yapılması gerekiyor. Artık balıkçı barınakları ve çekek yerlerinin uluslararası standartta olması lazım. Aksi durumda biz daha da kötü bölgeye yakışmayan tesisleşmeye doğru gidiyoruz. Yaylalardaki kaçak yapılaşma gibi limanlarımız da olmaması gereken bir yapılaşmaya doğru gidiyor. Bunun kontrol altına alınması gerekiyor. Balıkçı barınakları aslında dünyanın her yerinde halkın günlük taze balığa erişebildiği, denize bitişik balığını yiyebildiği özel noktalardır. Limanlarımız kural altında olan sistemlerde olması gerekiyor" diye konuştu
"Balıkçı barınakları konaklama tesisleri ve yaşanılan yerler değildir"
"Barınaklar sadece balıkçıların balıkçılık faaliyetleri sırasında ağlarını depolamaları için ve geçici barınıp tekrar denize geri dönmesi için yapılması gereken yerlerdir" diyen Erüz, "Çekek yerleri aslında adından anlaşıldığı gibi sadece gemilerin kıyıya çekilmesi için gerekli yerlerdir. Arkalarında tesisleşme olmaması gerekiyor. Balıkçı barınakları konaklama tesisleri ve yaşanılan yerler değildir. Limanlar sadece balıkçıların balıkçılık faaliyetleri sırasında ağlarını depolamaları için ve geçici barınıp tekrar denize geri dönmesi için yapılması gereken yerlerdir. Dünyada hep böyledir. Bizde kontrolsüzlüğün getirdiği sonuç olarak insanlar kendi istedikleri şekilde donatmaya başlamış. Bu balıkçıların ve limandakilerin sorunu değildir. Sorun kontrolsüzlük ve kuralsızlıktır. Eğer ulusal düzeyde standart ve kontrol altında olan bir sistem adapte edilirse Trabzon'da buna uyacaktır. Ama kural ve standardı ortaya koymayıp vatandaşa bırakırsak her yerde olduğu gibi barınakta da aynı şey yapılması mümkün. Vatandaş yaşamaya başlıyorsa lükse doğru kayar. Bunda bir anormallik yok. Devletin sınırını koyması gerekiyor. Burası barınak mı, çekek yeri mi yoksa yaşam mahalli mi adını koyması gerekir. Maalesef Türkiye'de Karadeniz'deki gibi bir yapılanma yok. Diğer bölgelerde çekek ve günü birlik barınma yerleri gibi yapılmış" ifadelerini kullandı.İHA
Türkiye'de balıkçılığıyla öne çıkan Trabzon'da, teknelerin bakım-onarım ihtiyaçları için kullanılan çekek yerleri ile balıkçı barınakları, amacı dışında kullanılıyor. Balıkçılara sadece kullanım hakkı verilen, tapusu bulunmayan barınaklar, son yıllarda lüks yaşam alanına dönüştürülmeye başladı. Milyonluk bedellerle satılan balıkçı barınakları 5 ila 7 milyon TL arasında fiyatlara devrediliyor. Balıkçı barınağı görüntüsü altında oluşturulan yapılar iş adamları, kamu görevlileri ve profesyonel futbolcular tarafından hafta sonu evi, lüks hobi alanı ya da deniz kıyısında özel mülk gibi kullanılıyor. Resmi kayıtlarda yalnızca balıkçıların barınma ve ekipman koruma alanı olarak tanımlanan yapıların, hiçbir tapu kaydı bulunmamasına rağmen lüks konutlar gibi pazarlanıyor. Özellikle Faroz ve 100. Yıl balıkçı barınakları, lüks yaşam alanı haline gelen yapıların merkezi konumunda. Kentin Ortahisar ilçesinde bu balıkçı barınakları dış cephe kaplaması, özel peyzaj, teras uygulamaları ve hatta kaçak ek imalatların bulunduğu limanlar özel mülklere dönüştürülüyor.
"Kıyıdaki barınakların hepsi kanuna göre devletin"
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Prof. Dr. Coşkun Erüz, "Deniz kenti Trabzon ancak plajı olmayan bir kent. İnsanlar artık denize ulaşmayı teknelerle yapıyor. Dolayısıyla denize çok fazla talep var. Bu talebin getirdiği bir baskıyla hemen hemen bütün balıkçı barınakları dolu. Hatta gereğinden fazla dolu diyebiliriz. Artık alım satımlarında fahiş fiyatlarla yapıldığı söyleniyor. Bunu engellemek ve kıyı tesislerinin standardını yükseltmek gerekiyor" dedi.
"Balıkçı limanları yaylalar gibi olmasın"
Balıkçı barınaklarının kamuya ait olduğunu, vatandaşlara kullanım hakkının verildiğini belirten Erüz, "Kıyılardaki barınakların hepsi kanuna göre devletin uhdesinde olan yerler. Burada şahıs mülkiyetinden bahsetmek söz konusu değildir. Tamamı kamuya aittir. Sadece üzerindeki kullanım hakkı kişiye aittir. Fahiş fiyatlar aslında çok anlamlı olmuyor çünkü devlet istediği anda yıkıp buraları değiştirebilir. Bunun yapılması gerekiyor. Artık balıkçı barınakları ve çekek yerlerinin uluslararası standartta olması lazım. Aksi durumda biz daha da kötü bölgeye yakışmayan tesisleşmeye doğru gidiyoruz. Yaylalardaki kaçak yapılaşma gibi limanlarımız da olmaması gereken bir yapılaşmaya doğru gidiyor. Bunun kontrol altına alınması gerekiyor. Balıkçı barınakları aslında dünyanın her yerinde halkın günlük taze balığa erişebildiği, denize bitişik balığını yiyebildiği özel noktalardır. Limanlarımız kural altında olan sistemlerde olması gerekiyor" diye konuştu
"Balıkçı barınakları konaklama tesisleri ve yaşanılan yerler değildir"
"Barınaklar sadece balıkçıların balıkçılık faaliyetleri sırasında ağlarını depolamaları için ve geçici barınıp tekrar denize geri dönmesi için yapılması gereken yerlerdir" diyen Erüz, "Çekek yerleri aslında adından anlaşıldığı gibi sadece gemilerin kıyıya çekilmesi için gerekli yerlerdir. Arkalarında tesisleşme olmaması gerekiyor. Balıkçı barınakları konaklama tesisleri ve yaşanılan yerler değildir. Limanlar sadece balıkçıların balıkçılık faaliyetleri sırasında ağlarını depolamaları için ve geçici barınıp tekrar denize geri dönmesi için yapılması gereken yerlerdir. Dünyada hep böyledir. Bizde kontrolsüzlüğün getirdiği sonuç olarak insanlar kendi istedikleri şekilde donatmaya başlamış. Bu balıkçıların ve limandakilerin sorunu değildir. Sorun kontrolsüzlük ve kuralsızlıktır. Eğer ulusal düzeyde standart ve kontrol altında olan bir sistem adapte edilirse Trabzon'da buna uyacaktır. Ama kural ve standardı ortaya koymayıp vatandaşa bırakırsak her yerde olduğu gibi barınakta da aynı şey yapılması mümkün. Vatandaş yaşamaya başlıyorsa lükse doğru kayar. Bunda bir anormallik yok. Devletin sınırını koyması gerekiyor. Burası barınak mı, çekek yeri mi yoksa yaşam mahalli mi adını koyması gerekir. Maalesef Türkiye'de Karadeniz'deki gibi bir yapılanma yok. Diğer bölgelerde çekek ve günü birlik barınma yerleri gibi yapılmış" ifadelerini kullandı.İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.















































































