"Eğer biz, O'nun arkadaşı, dostu olmak istiyorsak, O'nun ne dediğine çok iyi dikkat etmemiz lazım. Oda O'nun gönderdiği peygamberlerinin müjdeleriyle, yollarıyla, kitaplarıyla anlaşılabilir. Biz, bu gerçeğe belki inanç olarak inanıyoruz ama pratikte, yani günlük hayatımızda bunu uygulamıyoruz.
İşin sözüyle devamlı meşgul olur ve yaşantıdan uzak kalırsan, ilaçları hastanın önüne koyarak, kullanmadan, sadece görmek suretiyle tedaviye çalışmak gibi bir şey yapmış olursun. Bütün ilaçları hastanın önüne koymuşsun ama hiçbirisinden istifade ettiği yok. Bütün tedavi edici unsurlar vitrinde ama hiçbirini alıp, kullanmıyorsun. Ne kadar fayda görürsün? (Hikmetin Sırları, s:194)
"İbadette insan, önce Allah'ın (c.c) hukukuna, Allah'ın(c.c) çizdiği ölçülere dikkat eder. Ondan sonra kulların hukukuna, herkesin hukukuna riayet eder. Bilir ki herkesin hukuku, Allah'ın (c.c) hukuku ile ilgilidir…
Nefis dediğimiz o badire, o tuzak insanı kendi tasarrufuna aldığı zaman, iradesini kendi esiri yapar. İnsan farkında olmadan nefsinin iradesi, isteği istikametinde hayatını yönlendirir. Nefsin esiri olur. Ha başkası tutmuş sizi bir yere hapsetmiş, ha nefis esir etmiş, hapsetmiş. Ne fark eder…
Baklası sizi esir etse hiç olmazsa mazlumsunuz. Bunda mazlum değilsiniz. Bunda zalimsiniz. Nefis ipini gevşetmeyeceksin. Oysa sen, ipini sıkacak yerde yuları onun eline verdin. Onu, Allah'a (c.c) secde ettireceksin. Bu noktaya geldiğiniz zaman Allah'a(c.c) sevdanız başlar. Hürriyetinize kavuşursunuz.
Nefsin esaretinden kurtuldunuz mu hür olursunuz. Hür oldunuz mu, Allah(c.c) ile beraber olursunuz. İbadetle olur bütün bunlar, ibadetsiz olmaz…" (Yaşayan Kuran, Sünnet, s:31)
"O halde kul, hiçbir şart ve hiçbir halde Rabbinin mağfiret eşiğinden ayrılmamalıdır. Ne affedilmişliğin getireceği şımarıklık ve gevşeklik ne de bağışlanma ümidinin yokluğuyla gelecek olan küskünlük ve Hakk'a(c.c) dargınlık, çıkış yolu değildir, çıkmaz sokaktır. Bu sebeple kul tövbeye sarılmalı ve her dem Rabbinin rahmet kapısını güzel amellerle, rahmeti celb edecek samimi ve ihlâslı gayretlerle çalmalıdır. Asla ümidini yitirmemelidir. Zira ancak kâfir olan Hak'tan ümidini keser…" (İslam ve Hz. Mevlana sh:275)
"İnananların dünyayı değil, Allah (c.c) ve Resulünün (sav) sevgisini kalbine koymaları, kalplerini masivadan uzak tutmaları lazımdır. Ancak o takdirde mü'min her şeyini Allah'a (c.c) ve Resulüne (sav) adayabilir. Zira kalplerinde Allah (c.c) ve Resulünden (sav) gayrisine muhabbet bulunmuş olsaydı sahabe her şeyini terk edip Medine'ye hicret etmezdi.
Samimiyet ve ihlâs sahibi mü'min bilsin ki, Allah (c.c) kuluna karşı, kişinin nefsine olan merhametinden daha da merhametlidir. O,rahmeti gereği her türlü zorlukta kullarına lütuf kapılarını açar. Bu hususta müminin Rabbi'ne tam bir itikat ve teslimiyetle bağlanması şarttır. Zira hayır ve şer Allah'tandır…
Hiçbir başarı kişinin kendisine ait olmayıp, Allah'ın (c.c) lütfündendir. Bu itikat üzere olan, her türlü kaza ve bela anında Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden ümit kesmeden, lütuf kapılarında sadık bir bekçi gibi bekler. Allah'ta(c.c) ona lütuf ve ihsan kapılarını açar." (Rahmet-el lil Alemin c.1- sh:242)
"Müminler, Hakk'ın yardımı ile kendi ayakları üzerinde, kendi güçleri üzerinde durmak ve yükselmek zorundadırlar. Aksi halde ikiyüzlü, samimiyet yoksunu dava işportacıları tarafından sancağın yüzüstü bırakılması kaçınılmazdır. Bu ise davanın bel kemiğine en kritik ortamda indirilebilecek ağır bir darbe olur…" (Rahmet-el lil Âlemin c.1- s:312)
Allah razı olsun Hocam…
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024