Daha terör örgütleri tarafından Suriye'de bombalar yeni yeni patlatılmaya, insanlar katledilmeye başlanmıştı.
Daha Suriye'nin şehirleri yerle bir edilmemişti.
Daha 500 binden fazla insan katledilmemiş, milyonlarcası vatanını terk etmemişti.
Ülkemizde ise 5 milyondan fazla değil 25 bin civarında Suriyeli vardı ve onlar da sınırdaki kamplardaydı.
Sınır illerimize, kasabalarımıza bombalar atılmıyor, insanlarımız ölmüyordu.
O zamanlar YPG-PYD sadece alfabede bir harfti. ABD bir tır bile silah göndermemişti. Fırat'ın doğusunda gayrı resmi bir devletleri bile yoktu.
Bırak sınır ötesine harekatlar yapmayı, gözlem noktaları kurmayı, ABD'nin donattığı PYD-PKK ile savaşmayı, 200'den fazla şehit vermeyi daha askerimizin ayağına çakıl bile değmemişti.
İşte o günlerde (Nisan 2012) dönemin başbakanı Sayın Erdoğan, Katar'a gitmiş ve El Cezire televizyonuna mülakat vermişti. Bakın neler demişti?
"Türkiye'nin, Suriyelilere kapılarını kapatması asla söz konusu değil. Biz, Suriye'deki muhalif güçlere hiçbir zaman uzak durmayacağız, onların yanında olacağız. Biz kapımızı kapatmayacağız. Suriye'den şu ana kadar 25 bini aşan kardeşimiz geldi, ne kadar gelirse alacağız."
Başka?
"Biz tüm bölgedeki dostlarla, bölge ülkeleriyle bu kanın, bu ölümün durması için elimizden geleni yapmak durumundayız, yapacağız. Bu hem insani görevimizdir, hem İslami görevimizdir."
Başka?
Erdoğan, BM gözlemcilerinin tüm ülkeye yayılmış olması gerektiğini belirterek, "Bunun başarılması lazım. Bu başarılmadığı taktirde bu sürecin eksik olacağı kanaatindeyim. Ve tabi ben temennimi açık söyleyeyim; Annan'ın başarılı olmasını temenni ediyorum. Bunu bekliyorum. Ama başarılı olamazsa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni çok çok önemli bir görevin beklediği kanaatindeyim."
Başka?
(NATO'nun devreye girip-girmeyeceği konusunda) "Ben, bunu daha önce açıkladım zaten. Sınır ihlali noktasında, bizi rahatsız edici sınır ihlalinin devamı halinde biz, tabii bir NATO ülkesi olarak, atılması gereken adımı atarız. Biz bu adımı attığımız anda NATO'nun üye ülkelerden birinin saldırıya uğramasıyla ilgili 5. maddesi devreye girer. Umarım tabi işler o noktaya kadar gitmez."
Başka?
"Güçlü bir silahlı kuvvetlere sahibiz. Bu noktada da attığımız adımları özellikle dikkatle atıyoruz ve dikkatle atmaya inşallah devam edeceğiz. Ama Suriye özellikle şunu bilmeli ki, yani bu sınır ihlalleri noktasında, daha önceki yanlışı tekrar etmeleri halinde, tabii ki Türkiye'nin yaklaşım tarzı böyle olmaz. Bunu çok çok iyi bilmeleri gerekir. Zaten de biliyorlar."
Tam 8 yıl geçti. Suriye devleti içerisinde onlarca terör örgütü türedi. Bir o kadar da emperyalist ülke Suriye topraklarına asker yığdı. Suriye yerle bir edildi, ediliyor. Milyonlarca insan topraklarından kaçtı. Sadece ülkemizdeki rakam 5 milyon.
Bu süre içerisinde Suriye Devleti hiçbir şekilde ülkemiz sınırlarını ihlal etmedi. Askerimize kurşun sıkmadı. Topraklarımıza bomba atmadı.
Askerimize kurşun sıkanlar, sınırlarımızı ihlal edenler, vatandaşlarımıza bomba atanlar PYG-PKK başta olmak üzere ABD ve batı destekli terör örgütleriydi.
Tabi geçen 8 yılda ülkemizde de çok şeyler oldu. Bunlardan birisi de o günün başbakanı Sayın Erdoğan'ın rejim değiştirerek bugün partili cumhurbaşkanı olmasıydı.
Değişmeyen tek şey ise BM'nin tanıdığı Suriye Devletine karşı takınılan düşmanlık tavrıydı.
Yerli-yabancı bütün askeri, siyasi uzmanlar Suriye'nin toprak bütünlüğü ve Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin ortadan kalkması için Türkiye ile Suriye'nin aynı masada oturması şarttır, dediler.
Apo ile görüşen, Barzani'yi protokolle karşılayan, Salih Müslim'i muhatap alan, Hafter ile aynı masaya oturan, Sisi ile aynı karede poz veren, darbeyle iktidara gelip darbeyle iktidardan alınan ve vatana ihanetle yargılanan Ömer Beşir'e kucak açanlar bir türlü Beşşar Esed düşmanlığından vazgeçmedi.
Aynen 2012'de olduğu gibi bugün de ABD'den yardım, NATO'dan himmet, AB'den de para istiyorlar.
Yazık oldu. Hem de çok yazık!
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024