Tam 11 tane...
İsterseniz baştan başlayayım.
Saat: 13.08.
Altı tanesi pervazda beş tanesi de balkonda oturuyor...
Baştaki ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor. Gözlerini bana dikmiş göğsünü kabartmış. Bizler sizin yeni şubenizi ziyarete geldik. Duyduk ki her tarafta neşeli bir pırıltı var.
Eşref-i mahluk olan insanın elinden tutacak ona gerçek değerini verecek mutlu edecek ehil adam çıktı.
-Bir dakika diyorum bu söze bir şey ekleyeceğim.
Tamam deyip başını edeple öne eğdi.
Ankara'da bu ehil adam bu bilgili vefalı insan bak ne dedi. Bu zamana kadar böyle bir yücelik hissine şahitlik edecek cesur bir sözü bu meydanlarda hiç duymamıştım.
-Söylesene ben de meraklandım.
"Biz ölülerimizi de unutmadık. Salih evlatlar yetiştireceğiz. Böylelikle onlara dua edecekler, şefaat edecekler".
-Allah!... Allah!...
Bu ne yüce söz.
-Tabi ya!... Sen salih, saliha insanlar yetiştirdin mi huzur çiçekleriyle dünya cennete döner. Hak, adalet, doğruluk, kanaat, cömertlik, saygı, sevgi, bağlılık duyguları ekildi mi bunlar Hak rızası ipine bağlandı mı insanlık saadete kavuşur.
Yunusumuz demedi mi?
Yaratılanı sev
Yaratandan ötürü.
Ben bunları düşünürken kendi kendime konuşurken diğerleri yanaklarını bana doğru çevirip çevirip merakla dinliyorlar.
Bu arada camlar açık olduğundan içeriden sızan sıcaklıkla pervazlara konan misafirler başlarını, kanatlarını kurutmaya çalışıyorlar.
Ne şirin, ne canlı, ne sevimli davranıyorlar. Birden el çırpmaya başlıyorum. Yani alkış... Şak şak seslerine hayretle bakınırken beni uyarmayı da unutmuyorlar...
Biz sevgiyle konarız. Şak şaka hevesli değiliz.
Sonra hemen yanı başındakine bakıyorum. Kanatlarını kaldırmış başını arasına sokmuş herhalde bizim projelerimizin bir an evvel hayata geçmesini düşünüyordur. Biri de beni balkonun açık kapısından dikkatle süzüyor. Görevine dikkat mi, uyukluyor mu, işte mi, oyunda mı? Şuna bak bekçi gibi... Ben en iyisi bunlara gazel söyleyeyim. Veya türkü... Ama türkü de bilmem. Hadi kelime dizisi uydurayım...
Ne güzel de renkler
Habercilik işleri
Peygamber koruyucular
Misafirler çiçekler
Kumrular
Melekler...
Yoksa siz melek misiniz?
Benimle dertleşmeye mi geldiniz?
Çiçekler, kokulular, tomurcuklar... Size anlamsız geliyor tabi bu sözler. Sakın yazıyı tamamlamadan burada kesmeyin.
Onlar gazelvari, irticalen okuduğum, seslendirdiğim kelimecikleri öyle dikkatle dinliyorlar ki neredeyse kalkıp başlarını okşayasım geldi. Acaba içeri buyur etsem gelirler mi?
Bak bir tanesi anlamış gibi pencerenin köşelerine bakıyor. Ama bizim işimiz uçmak diyorlar. Sizin işiniz yürümek.
Hem salih kimseler çoğaldıkça bizler de sizlerin huzur çiçeklerinize konar kanatlar çırparız. Hepimizin sahibi tek değil mi?
Biraz sonra kalkıp ceketimi giydim. Herhalde dışarı çıkacağımı zannedip onlar da kanatlarını kaldırdılar. Belki de bu kadar dilsiz dudaksız düşüncelerimden anlamadılar da benden korkup kaçtılar.
Yok yok... Onlar konarlar, göçerler tabi halleriyle yaşarlar.
Yeter ki biz dostça kalmasını bilelim.
Afedersiniz 11 misafir dediğim 11 güvercindir. Bazen failleri böyle saklayıp gizliyorum işte...
İsterseniz baştan başlayayım.
Saat: 13.08.
Altı tanesi pervazda beş tanesi de balkonda oturuyor...
Baştaki ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor. Gözlerini bana dikmiş göğsünü kabartmış. Bizler sizin yeni şubenizi ziyarete geldik. Duyduk ki her tarafta neşeli bir pırıltı var.
Eşref-i mahluk olan insanın elinden tutacak ona gerçek değerini verecek mutlu edecek ehil adam çıktı.
-Bir dakika diyorum bu söze bir şey ekleyeceğim.
Tamam deyip başını edeple öne eğdi.
Ankara'da bu ehil adam bu bilgili vefalı insan bak ne dedi. Bu zamana kadar böyle bir yücelik hissine şahitlik edecek cesur bir sözü bu meydanlarda hiç duymamıştım.
-Söylesene ben de meraklandım.
"Biz ölülerimizi de unutmadık. Salih evlatlar yetiştireceğiz. Böylelikle onlara dua edecekler, şefaat edecekler".
-Allah!... Allah!...
Bu ne yüce söz.
-Tabi ya!... Sen salih, saliha insanlar yetiştirdin mi huzur çiçekleriyle dünya cennete döner. Hak, adalet, doğruluk, kanaat, cömertlik, saygı, sevgi, bağlılık duyguları ekildi mi bunlar Hak rızası ipine bağlandı mı insanlık saadete kavuşur.
Yunusumuz demedi mi?
Yaratılanı sev
Yaratandan ötürü.
Ben bunları düşünürken kendi kendime konuşurken diğerleri yanaklarını bana doğru çevirip çevirip merakla dinliyorlar.
Bu arada camlar açık olduğundan içeriden sızan sıcaklıkla pervazlara konan misafirler başlarını, kanatlarını kurutmaya çalışıyorlar.
Ne şirin, ne canlı, ne sevimli davranıyorlar. Birden el çırpmaya başlıyorum. Yani alkış... Şak şak seslerine hayretle bakınırken beni uyarmayı da unutmuyorlar...
Biz sevgiyle konarız. Şak şaka hevesli değiliz.
Sonra hemen yanı başındakine bakıyorum. Kanatlarını kaldırmış başını arasına sokmuş herhalde bizim projelerimizin bir an evvel hayata geçmesini düşünüyordur. Biri de beni balkonun açık kapısından dikkatle süzüyor. Görevine dikkat mi, uyukluyor mu, işte mi, oyunda mı? Şuna bak bekçi gibi... Ben en iyisi bunlara gazel söyleyeyim. Veya türkü... Ama türkü de bilmem. Hadi kelime dizisi uydurayım...
Ne güzel de renkler
Habercilik işleri
Peygamber koruyucular
Misafirler çiçekler
Kumrular
Melekler...
Yoksa siz melek misiniz?
Benimle dertleşmeye mi geldiniz?
Çiçekler, kokulular, tomurcuklar... Size anlamsız geliyor tabi bu sözler. Sakın yazıyı tamamlamadan burada kesmeyin.
Onlar gazelvari, irticalen okuduğum, seslendirdiğim kelimecikleri öyle dikkatle dinliyorlar ki neredeyse kalkıp başlarını okşayasım geldi. Acaba içeri buyur etsem gelirler mi?
Bak bir tanesi anlamış gibi pencerenin köşelerine bakıyor. Ama bizim işimiz uçmak diyorlar. Sizin işiniz yürümek.
Hem salih kimseler çoğaldıkça bizler de sizlerin huzur çiçeklerinize konar kanatlar çırparız. Hepimizin sahibi tek değil mi?
Biraz sonra kalkıp ceketimi giydim. Herhalde dışarı çıkacağımı zannedip onlar da kanatlarını kaldırdılar. Belki de bu kadar dilsiz dudaksız düşüncelerimden anlamadılar da benden korkup kaçtılar.
Yok yok... Onlar konarlar, göçerler tabi halleriyle yaşarlar.
Yeter ki biz dostça kalmasını bilelim.
Afedersiniz 11 misafir dediğim 11 güvercindir. Bazen failleri böyle saklayıp gizliyorum işte...
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021