"Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı" (Yahya Kemal/Süleymaniye'de Bayram Sabahı). Bayramlar dini ve milli beraberliğin kilit taşıdır. Ne çâre ki, şu bayram günlerinde sevinemiyoruz; Keşke, Yahya Kemal Bey'in "Süleymaniye'de Bayram Sabahı" şiirinde dile getirdiği, kutsal ve muhteşem anılar rüzgârının etkisiyle coşku ve umut karışımı ruh hâlini, yaşayabilseydik. Müslümanlar hedefte,barbarların zulmü tırmandıkça tırmanıyor. Koskoca milletler camiası seyirci, İslâm dünyası ise suskun! İnsancıl hukuk krizde ama asıl sorun alt yapıda; emperyal güçler ne sömürüye ne de kana doymak biliyor! ekonomilerine sahip çıkamamış,düzeltememiş toplumlar barbarların istilâsına razı olmuş görünüyor. Uyumayan lider Haydar Baş hocamız çoktaaan tehlikeyi görmüş ve reçeteyi açıklamış: "Milli Ekonomi Modeli (MEM) ve Sosyal Program!" Reçeteden Dünya istifade etmiş, uykuda olanlar ise sorumluluğunu üstlendikleri ama yönetmeyi beceremedikleri toplumları sömürgecilere teslim etmekte beis görmedikleri gibi,bunu başarı olarak da yutturmaya kalkışmışlardır. Oysa, her şey farklı olabilirdi?Yapılan yanlışların haddi hesabı yoktu; bunlardan biri de 1996'da Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği antlaşması olmuştu. Mustafa Koç, 2008'de "Bu işte çırak çıktık" diyerek özeleştiri yaptığında çok geç kalınmıştı. Gümrük Birliği antlaşmasıyla birlikte, Türkiye özellikle benzer mallar üretip ihraç eden Asyalı rakipleri karşısında korumasız kalmıştı. Prof. Dr. Sayın Haydar Baş Bey'in tez ve uyarıları dikkate alınsaydı,ekonomik krizden toplumsal krize düşülmez, MEM'le toplumun mutlu bir izdivacı, bayramları bayram gibi yaşatırdı bizlere. Verilere baktığımızda kayıtlı işsiz sayısının 10 yılda yüzde 500 arttığı, kayıtsız işsiz sayısının ise dipsiz kuyu olduğu görülmektedir ki, bu şu demektir; Türkiye,kayıtlı çalışanların çalışmayanlara baktığı bir ülkedir. Banka borçları, kredi ve kredi kartı borçlarını ödemeyenler?sayıları on milyonları bulan icrâ tâkip ve davaları ve de bunların dâvet ettiği en hafifinden boşanma davaları; en ağırı intihar vak'aları?deli gömleği giydirilenler de cabası. İntihar edenlerin çoğu yaşlı emekliler; sorsanız yetkililerden alacağınız cevap kuvvetle muhtemel şöyle olacaktır:" Niye intihar ediyorlar ki, yaşlılar her bakımdan zengin; saçları gümüş,dişleri altın (altın kaplama), kanlarında yüksek şeker, damarlarında demir, böbreklerinde taş, ayaklarında kurşun,barsaklarında bol miktarda doğal gaz?". Böyle bir yanıt alır mıyız, bilemem ama, bildiğim; emeklilerin, toplumsal yapıda sefilleri oynadığı,açlık sınırının kat be kat altında bir maaşla yaşamaya çalıştığı ve sayılarının 10 milyona yaklaştığıdır. Krize karşı sosyal program ve proje ile çâre arayışı zorunludur. Üretime dönük kamu yatırımlarının genişletilmesi, istihdamı koruyan işletmelere kaynak aktarılması, geliri olmayan hanelere ödenek sağlanması, kredi kartı borç faizlerinin silinmesi,işsizlik sigortası koşullarının iyileştirilmesi,sosyal programın uygulanma sürecine başta sendikalar olmak üzere tüm meslek birlik ve kuruluşlarının aktif olarak katılması gerekmektedir. Yol ayrımındayız: ya Milli Ekonomi, ya da intihar ekonomisi? Hayırlı bayramlar dileğiyle.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023