Birkaç gün önce gazetelerde fazla dikkat çekmeyen önemli bir haber vardı;Antalya Talya Oteli'nde düzenlenen 5. Uluslararası Biyomedikal Mühendisliği ve Gelişen Teknolojiler Sempozyumu'nda konuşan Prof. Dr. Jose C. Principe, yaptığı açıklamada, yaptıkları çalışma ile beynin hangi bölümünün ne iş yaptığını ortaya koyduklarını bildirdi."Çağın devrimi" olarak nitelendirdiği çalışma ile beynin hangi bölümünün ne işe yaradığını, hangi organa hükmettiğini belirlediklerini ifade eden Principe, şunları söyledi: "Bu çalışma ile beyin dalgalarını toparlayıp, işleyip, elleri çalışmayan insanların ellerinin çalışması sağlanabilecek. Artık beyindeki sinyallerin ne anlama geldiğini biliyoruz. Beyin ile vücut arasındaki iletişim çözüldü. Bu metotla beynin hangi bölümünün ne iş yaptığını ortaya çıkardık. Beyne yerleştirilen elektronik bir cip vasıtasıyla yapay kola beyinden komut vererek istenilen hareket yaptırılabiliyor. Artık doğuştan veya kaza sonucu kolu olmayanlara takılacak yapay kolla, organ eksikliği giderilecek. Yapay kol sağlam kol gibi iş yapabilecek hale gelebilecek. Bu konuda çalışmalar devam ediyor."Bilim adına güzel bir gelişme. Ama her büyük buluş insanlık yararına göründüğü kadar yanlış ellerde yine insanlık adına büyük tehlikeleri de doğurabilir. İnsan beyni ve kontrol edilmesi konusundaki çalışmalar ABD'de öteden beri devam etmektedir. Özellikle CIA'nın yaptığı ve insanların kobay olarak kullandığı çalışmaların varlığını, deneklerin belli bir süre sonunda beyin fonksiyonlarını yitirince CIA hakkında açtıkları davalar ortaya çıkarmıştı. Bu konularda daha detaylı bilgi edinmek için Ömer Özkaya "CIA Belgeleriyle Zihin Kontrol Operasyonları" kitabına müracaat edilebilir. Kitabın arka kapağındaki ilginç açıklamalar şimdilik bir fikir edinmemize yardımcı olacaktır."Frekansla herhangi bir kimsenin beynine bir duyum-mesaj gönderme teknolojik olarak mümkündür. Bu konu üzerinde gerek CIA ve gerekse KGB uzun zamandan beri çalışıyorlar SSCB'de Komünist Partisi'ne muhalif bazı kişiler, KGB'nin dalga harekatı yayınları sonucu ya intihar etmiş ya da delirmişlerdir" (Prof. Dr. Haluk Nurbaki)."CIA tarafından uyuşturucu ilaçlarla yapılan deneyler, ABD hükümetinin uyguladığı çok gizli zihin kontrol projesinin yalnızca bir kısmıdır. Bu deneyler binlerce kişi üzerinde 35 yıl devam etmiştir. Bu araştırmalar narkotik, hipnoz, elektronik olarak beynin uyarılması, alçak ses frekanslarıyla davranışların etkilenmesi ve davranış değişiklikleri terapisidir. Devletler parapsikolojik silahları, vatandaşlarını kendi ideolojik ve politik sistemleri içinde tutmak için veya diğer ülke insanlarının zihinlerini etkileyerek değiştirmek ve kendi gayelerini uygun yönlendirmek için kullanacaklardır..." (Walter Boward, Gazeteci - Yazar)."Radyohipnotik beyinler arası kontrol projesi, elektronik hipnoz yapmayı amaçlamaktır. Bu projede kişiye istemediği şeyleri yaptırmak mümkün hale gelecektir. Tuşlarla kontrol edilen insana neler yaptırılmaz ki!" (E. Kurmay Albay Nevzat Tahran)."CIA'da senelerdir, "Uyuyan Güzel" kod adlı bir araştırma operasyonu yürütülüyor. Amaç, insan beyninin uzaktan kumandası, yönetilmesi ve yönlendirilmesi... Pentagon, bu operasyon hakkında hiç ama hiçbir teknik bilgi vermiyor. Açıklama şu: "Bugün eski bir CIA patronu olan Başkan Bush bile bu araştırmalarla ilgili bilgi alamaz" (Sıtkı Uluç, AA Brüksel Temsilcisi). "EMF sinyalleri ile insanlar uzaktan tespit edildiği gibi öldürülebiliyor. Psikotronik silah 320 kilometre mesafeden insan üzerinde etki yapabiliyor, metabolizmayı etkileyerek ölüme yol açıyor" (Erol Erkmen, TUVPO Başkanı). Açıklamalar gerçekten dehşet verici... Yakında topla, tüfekle yapılan savaşlar tarih olacak. Belki daha az kan akacak, daha az ölüm olacak, ama daha büyük kitleler, daha kolay ele geçip kontrol edilebilecek, hatta esaret altına alınabilecek. Bu teknolojiye kısa vadede yetişemesek de şimdiden panzehirini bulma için çalışmalar başlatılmalı.ABD veya bu konuda çalışma yapan diğer ülkelerin ne kadar yol aldıkları şimdilik meçhul. Ama eğer ortaya somut birtakım sonuçlar çıktıysa bunu ilk önce Ortadoğu'da uygulayacakları da malum. Bu açıdan Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı dejenere durumu daha dikkatli gözlemekte fayda var. Çevresindeki büyük olaylara tepkisizleşen toplumumuzun bu hale gelmesinde gizli gizli yürütülen zihin kontrol çalışmaları etkili olmuş olabilir mi?Bugün yaşadıklarımızı 15-20 yıl önce yaşasaydık büyük tepkiler göstereceğim halde şimdi normal karşılıyorsak, hemen her gün verdiğimiz şehitlerimiz, komşumuz Irak'ta yine her gün onlarca kişinin öldürülmesi bizi ilgilendirmiyorsa, tepkesiz bırakıyorsa, bu vahşetlerin mimarı olan ABD hala doğal müttefik olarak kabul edilebiliyorsa endişelerimizin yersiz olmadığını düşünme zamanı gelmiştir. Şu soruyu kendimize sormalıyız;Ben ben miyim? Yoksa matrix filminin oyuncusu mu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012