Bir asker

Gerek uygun adımda gerekse koşar adımda şu cümleyi çok sık kullanırdık askerde: "Her Türk asker doğar." Ama öyle günlere geldik, öyle akıl almaz olaylar yaşıyoruz ki, belki de şu an haklarında söylenti ve komplolardan bir tutuklanıp, bir bırakılan asker anneleri belki de şöyle diyordur: "Seni asker doğuracağıma taş doğursaydım." Bu bir aşağılama değil bir haykırıştır. Nereden emir aldığı, hangi hukuka göre hareket ettiği belli olmayanlara (!) karşı bir haykırıştır.Her gün haberlerde izliyoruz. Yok böyle bir şey! Hukuk bu kadar basit olabilir mi? Hukukçu bu kadar sorumsuz olabilir mi? İsimler sayılıyor... Ay Işığı, Balyoz, Sarıkız bilmem ne. Yani uzaydan bir yaratık getirip bu senaryoları izletseniz, "Yahu bu sizin askeriniz ne kadar beceriksiz. Bu kadar plan yap, sonra paşa paşa tutuklan. Akıl işimidir" der. Sonra hep bir şeyi merak etmişimdir. Televizyonlarda, gazetelerde haberler yer alır. İşte filan yerde bulunan kalıntılar 3000 yıllık, şu kemikler şu kadar bin yıllık, işte onun bilmem neyinde yapılan incelemede tarihin şu dönemine ait olduğu saptandı vs. haberleri hepimiz görüyoruz. Peki, bu kazılardan çıkan bu silah ve diğer mühimmatın ne zaman gömüldüğünü kimse araştırmıyor mu? Bilim bu kadar aciz mi? Yoksa akıllarına mı gelmiyor?Hani geçenlerde bir oda daha basıldı (odatv.com.tr). Son görüntülerini hatırlayan var mı? Evet, asker ve polis kontrolünde bir kazı yapılıyor. Malum beklenen silahlar çıkıyor. Astsubay komutanına silahların sarıldığı gazetenin bile çürümediğinden bahsediyor. Komutan hemen gazetenin tarihine bak diyor. Gazete iki gün öncesinin. Hani bu darbe planları yıllar öncesinindi? Ayrıca o olaydaki polis konuşmaları ise tam bir skandal. Ha bu görüntüler yayınlanmıştı ama sessiz. Şimdi sesli yayınlayanlar içerde. Neden? Ergenekon ve halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten.Asker bunu hak ediyor mu? Asla. İşin hukuk boyutundan anlamam ama uygulamalara bakarak kıyas yaparım ve derim ki, hukuk iflas etmiştir. Bir ailenin, bir mahallenin, bir ilçenin, bir ilin, bir milletin içinden hayırsız da çıkar, aslını inkâr eden de çıkar, şerefsiz de çıkar. Tekile bakarak geneli suçlamak, zan altında bırakmak, yıldırmak, yıkmak, yok etmek hangi anlayışa sığar. 

Asker kimdir?

Bir asker; "İmrenerek girdim bu mesleğe. Bu memleketi ileri doğru taşımak için yükün en ağır olduğu tarafa geçtiğime yürekten inanıyordum. Çünkü bize askerlik böyle anlatılıyordu? En kutsaldı, iki saat nöbet beş vakit namazdı? Ya şehitlik ya gazilik vardı. Düşünsenize "oğlum şehit" diyecek annemin gururunu. Düşünsenize köyüme sakat gittiğimde "gaziyim" derken yaşayacağım gururu. Başın göklere değmesi, bundan başka ne olabilir! Bu duygularla başladık. Kıta'ya çıktık. Bu fakir milletin vergisi ile maaş alan, yetim hakkıyla beslenen insanlardık? Ayağımızı çimene basıp, başımızı gölgeye sokarken arkamızdan "Yetim hakkı yiyorsunuz" diye bağıran komutanların elinde yetiştik. Erler ve ast'lar evlatlarımızdı. Onlar su içmeden içemezdik?Gerçeği anlatıyorum.. ama bugün bu anlattıklarım film olabilir elbette? Çünkü hizmetteki yarış, menfaate dönüştü.. Bozuldu bütün sihir? Hani derler ya; ben mi büyüdüm, mahalle mi küçüldü? o hesap. Bir komutanımın söylediği bir söz vardı; Çalışmaktan ve bu millet için harbe hazırlanırken ceketinin rengi terinin tuzuyla kaybolmasa rahat uyku haramdır?" Bu sözler geride kaldı, unutulmaya başlandı?"  (Teşkilatın Adamları, sayfa 68, Belma Akçura.)