Geçtiğimiz hafta dolar bir anda yükselmeye başladı ve gerek para piyasaları gerekse reel sektör allak bullak oldu.Yerli ve yabancı bankalardan YTL'den dolara doğru yoğun bir talep olmuştu ve 3 milyar dolar civarında bir döviz alımı yapılmıştı. Bunun neticesinde dolar ve euro yüzde 6 civarında değerlenmişti, borsa ise yüzde 4'ten fazla değer kaybetmişti. Hala etkileri devam ediyor. Her ne kadar bu ani değişim için devalüasyon denmesine Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan kızsa da bu bal gibi bir devalüasyondu.Bu konuda birçok yorumlar ve açıklamalar yapıldı. Bu devalüasyonun sebepleri arasında, doğru ya da yanlış, nisanda enflasyonun yüksek çıkması, artan cari açık korkusu, sosyal güvenlik vetosu, Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) faiz arttırımı, erken seçim spekülasyonları, savaş olasılıklarının artması gibi yerli ve yabancı etkenler sayıldı ve daha bunun gibi birçokları ilave olabilir.En etkili ve çarpıcı yorum ise Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den geldi. Sayın Baş, meseleyi yine tam odak noktasından yakalamıştı.Hafta sonu düzenlenen BTP Başkanlık Divanı toplantısında Sayın Baş, dövizdeki bu hızlı yükselişi bir şeylerin pazarlığı olarak yorumladı.Yanlış anlaşılmasın pazarlık siyasi iradenin ikna edilmesi için değil, topyekün Türk milletinin ikna edilmesi için. Küresel güçler geleceğe yönelik önemli tavizler konusunda milletin belini bükmek için aba altından sopa gösteriyordu.Başta İran savaşına ABD'nin paralı askeri olarak müdahil olmamız olmak üzere, Patrikhane, Kıbrıs, Güneydoğu, Ege kıta sahanlığı, Pontus, azınlıklar gibi meseleler, AB'ye uyum adı altında, tarımın bitirilmesi, hukuk, eğitim gibi konularda ciddi tavizler hep önümüze konulan ve bizlere dayatılan konular.Siyasilerimizin bu konularda adım atma gibi bir sorunu yok. Her türlü tavize gönüllü olarak atlıyorlar, hatta bazen kraldan fazla kralcı olarak beklenenden daha fazlasını Batılı dostlara(!) altın tepside sunuyorlar. Örneğin ABD'li yetkililer Irak'ın işgalinin başlangıcında cesaretlerinin olmadığını, bu konuda cesareti bizim siyasilerimiz vesilesiyle kazandıklarını ve Irak'ı işgal ettiklerini basından takip etmiştik.Batılılar nezdinde sorun Türk milletinde. Milletimizin gündemini dağıtmak ve zorunlu olarak ikna etmek için genellikle hep aba altından ekonomi sopası gösteriliyor.İşte dövizdeki bu fırlama bunun habercisi. Küresel güçler bu hamleyle beraber ekonomimizi ne noktaya getirdiklerini de göstermiş oluyorlardı. Artık ekonominin kontrolü elimizde değildi.400 milyar doların üzerinde borç, 23 milyar dolar cari açık, 45 milyar dolara varan dış ticaret açığı, yabancı sermayenin 63.4 milyar dolarlık sıcak para stoku, yabancı bankaların milyarlarca dolarlık günlük işlem hacmiyle döviz kuruyla dilediği gibi oynama gücüne sahip olması, borsada yabancıların ağırlığı ve bunlar gibi birçok etken ekonomimizin kontrol dışı olduğunu zaten ispatlamıyor muydu?Ve başta Sayın Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere bizler, bu kontrol dışı durumun ülkemizi her konuda ciddi tavizler vermeye zorlayacağını sık sık ifade etmiyor muyduk? Zaten bu sebeple Sayın Baş'ın çözüme ekonomiden başladığını ve dünyaca ünlü yüzlerce bilim adamının da hayran kaldığı Milli Ekonomi Modeli'ni ortaya koyduğunu defalarca ifade etmemiş miydik? Ekonomimizi tamamen dışa bağımlı bir hale getirdikten sonra milli egemenlikten bahsetmek mümkün mü? Bu gidişat bizi nereye götürecek?Atatürk'ün sunduğu milli çözümlerle ülkemizin bütün borçlarını ödeyerek artıya geçtiği gerçeği bütün gerçekliğiyle önümüzde örnek olarak dururken, Osmanlı'nın son dönemlerinde yaptığı yanlışları yapmanın ve bunda ısrar etmenin mantığı ne?Prof. Dr. Haydar Baş bey, "bu ülke kendi kaynaklarıyla ve emeğiyle lider bir devlet olabilir ve biz bunu başarırız, bunun için projemiz, modelimiz var" dedi ve milletimiz buna inanmadı. Ya da inandı ama fırsat vermedi. Şimdi 3.5 yıldır bunun ceremesini hala çekmiyor muyuz? Daha ne kadar çekmemiz gerekiyor?Sayın Baş bizlere dedi ki, "ben sizi maden zengini yapacağım, köylümü baş tacı edeceğim, bu ülkede fakir hiç kimse kalmayacak, annelerimizi emekli edeceğim, dolaylı vergileri kaldıracağım", fakat bizler itibar etmedik; şimdi ise önümüze simit hesabı konuluyor, vergi üzerine vergi ödüyoruz, yabancıların bir hamlesiyle bir günde fakir oluveriyoruz; bu taviz süreci devam ettikçe yakında gençliğimiz ABD için ölen paralı asker olacak, millet olarak kendi topraklarımızda yabancı efendiler için çalışan marabalar konumuna geleceğiz. Allah muhazafa etsin.Acilen milli çözümlere geçmeli, tek bilek tek yürek olmalıyız. Yoksa karanlık günler bizleri bekliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025