'Birey ve siyasette yalan tehlikesi -1-' seslendirme dosyası:
Siyasetçilerin hedefi, amacı nedir, diye sorsak cevaplar genel olarak aynıdır; Adalet, refah, huzur, adil gelir dağılımı, güçlü devlet, bilinçli ve huzurlu toplum, şeffaflık, özgürlük, temel hak ve hürriyetlerin tam teşekkülü gibi devlet ve insana dair ne kadar pozitif başlık varsa hepsini gerçekleştirme hedefidir.
Ama sahaya baktığımızda bu konularda en iddiaları söylemler ve vurgular yapanların, sözler verenlerin bile koltuğa oturduktan sonra nerelere savrulduğunu bizzat yaşayarak görüyoruz.
Yüce Allah (c.c) iman edenlere, "Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz" çıkışının ardından, kişinin yapmayacağı, tutmayacağı sözü söylemesinin, vaatlerde bulunmasının gazabına neden olacağını ifade etmiştir. (Saff, 2-3)
Yine "Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur." (Ahzâb, 70-71) buyurur.
Bugün işlerimiz yolunda gitmiyorsa birey olarak bizler ve de toplumu yönlendiren ve de yöneten kişilerin, biz ne yaptık da işlerimiz yolunda gitmiyor veya ne yapmadık da bir türlü istediklerimiz gerçekleşmiyor manevi sorgulamasını yaparsak karşımıza çıkan şıklarda birisi de doğru söz söylememeniz, şeklinde olacaktır.
Peygamber Efendimiz (s.a.a.v); "Bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hainlik ile güvenilirlik bir arada bulunmaz" buyuruyor.
Bir şahıs Allah Resulüne (s.a.a) şöyle sordu: "Ey Allah'ın Resulü! İnsanın ateşe girmesine sebep olan amel nedir?"
Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Yalan söylemektir; zira yalan söylemek fücura (haktan sapmaya) ve fücur da küfre yol açar ve küfür ise ateşe girmeye neden olur."
Bir başka hadis-i şerifte de, münafıklığın üç alametinden birisinin de yalan söylemek olduğunu hepimiz biliyoruz.
İmam Ali (a.s); "Söz ağızda iken senin esirindir. Ağızdan çıktığında ise sen, onun esiri olursun" ifadesinde hem sözün kıymetini, hem de maliyetinin büyüklüğünü ifade etmiştir.
Diğer taraftan İmam Ali (a.s); "Yalancılardan daima uzak bulununuz; çünkü onlarla içli dışlı olur ve onlarla dolaşıp kalkarsanız siz de yalancı olursunuz" buyurarak konunun ehemmiyetini de vurgulamıştır.
İmam Mehdi'nin (a.s) babası İmam Hasan Askeri (a.s) ise şöyle buyurmuştur: "Bütün kötülük ve aşağılıklar bir evde toplanmış ve anahtarı da yalan olarak karar kılınmıştır."
Bu ilahi ikaz, uyarı ve tehditler ışığında günümüze baktığımızda maalesef insanların, yalana adeta her kapıyı açan bir araç gibi kabul ettiklerini ve hiç düşünmeden kullandıklarını görüyoruz.
En hayati konularda bile en yetkin kişilerin çok rahat bir tavırla yalan söylediklerine ve yalanda ısrar ettiklerine şahit oluyoruz. Yalan adeta karakter halini almış.
Herkes bir söz, vaat verme yarışında. Ama sözlerin icraata geçtiğini gören, duyan yok.
Görünüşte insanlar aldatılıyor gibi gözükebilir. Evet, insanlar aldatılıyor ama asıl kendilerini aldatıyorlar.
Yalan hem bireyin, hem de toplumun itibarını kaybetmesine neden olur.
Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Mümin kimsenin yalancı biriyle arkadaşlık ve kardeşlik etmemesi gerekir. Zira o, durmadan yalan söyler, sonra doğruyu söylediği halde söyledikleri tasdik edilmez."
Yalan, iman için açık bir tehdittir. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Yalan iman evini harap eder."
Toplum ahlakının bozulması ve fakirliğin çoğalmasının sebeplerinden birisi de yalandır, yalancılardır.
Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İnsanlardan mürüvveti en az olan kimse, yalan söyleyen kimsedir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Yalan söylemeyi âdet edinmek fakirlik getirir."
Yalan azaba vesiledir. Allah Resulü (s.a.a) "Yalandan sakınınız. Zira yalan insanı haktan sapmaya sürükler ve her ikisi de (yalan ve sapıklık) ateştedir" derken İmam Ali de (a.s) şöyle buyurmuştur: "Yalanın neticesi, dünyada horluk, ahirette ise azaptır."
İmam Sadık'ın (a.s) şu sözü 'balık hafızalı' tabirinin de açıklamasıdır: "Allah'ın, yalan söyleyen kimseler aleyhine yaptığı şeylerden biri de unutkanlıktır."
Öyleyse ne yapacağız?
Hem yalandan, hem de yalancılardan uzak duracağız. Özellikle siyasi ve sosyal alanlarda toplumun önünde olan kişileri bu ilahi ölçüler çerçevesinde adeta yalan terazisine çıkarıp, ona göre tercihimizi kullanacağız. Yoksa yalancılarla birlikte olanların da yalancı olacağı açıktır.
(Yarın devam edecek...)
Ama sahaya baktığımızda bu konularda en iddiaları söylemler ve vurgular yapanların, sözler verenlerin bile koltuğa oturduktan sonra nerelere savrulduğunu bizzat yaşayarak görüyoruz.
Yüce Allah (c.c) iman edenlere, "Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz" çıkışının ardından, kişinin yapmayacağı, tutmayacağı sözü söylemesinin, vaatlerde bulunmasının gazabına neden olacağını ifade etmiştir. (Saff, 2-3)
Yine "Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur." (Ahzâb, 70-71) buyurur.
Bugün işlerimiz yolunda gitmiyorsa birey olarak bizler ve de toplumu yönlendiren ve de yöneten kişilerin, biz ne yaptık da işlerimiz yolunda gitmiyor veya ne yapmadık da bir türlü istediklerimiz gerçekleşmiyor manevi sorgulamasını yaparsak karşımıza çıkan şıklarda birisi de doğru söz söylememeniz, şeklinde olacaktır.
Peygamber Efendimiz (s.a.a.v); "Bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hainlik ile güvenilirlik bir arada bulunmaz" buyuruyor.
Bir şahıs Allah Resulüne (s.a.a) şöyle sordu: "Ey Allah'ın Resulü! İnsanın ateşe girmesine sebep olan amel nedir?"
Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Yalan söylemektir; zira yalan söylemek fücura (haktan sapmaya) ve fücur da küfre yol açar ve küfür ise ateşe girmeye neden olur."
Bir başka hadis-i şerifte de, münafıklığın üç alametinden birisinin de yalan söylemek olduğunu hepimiz biliyoruz.
İmam Ali (a.s); "Söz ağızda iken senin esirindir. Ağızdan çıktığında ise sen, onun esiri olursun" ifadesinde hem sözün kıymetini, hem de maliyetinin büyüklüğünü ifade etmiştir.
Diğer taraftan İmam Ali (a.s); "Yalancılardan daima uzak bulununuz; çünkü onlarla içli dışlı olur ve onlarla dolaşıp kalkarsanız siz de yalancı olursunuz" buyurarak konunun ehemmiyetini de vurgulamıştır.
İmam Mehdi'nin (a.s) babası İmam Hasan Askeri (a.s) ise şöyle buyurmuştur: "Bütün kötülük ve aşağılıklar bir evde toplanmış ve anahtarı da yalan olarak karar kılınmıştır."
Bu ilahi ikaz, uyarı ve tehditler ışığında günümüze baktığımızda maalesef insanların, yalana adeta her kapıyı açan bir araç gibi kabul ettiklerini ve hiç düşünmeden kullandıklarını görüyoruz.
En hayati konularda bile en yetkin kişilerin çok rahat bir tavırla yalan söylediklerine ve yalanda ısrar ettiklerine şahit oluyoruz. Yalan adeta karakter halini almış.
Herkes bir söz, vaat verme yarışında. Ama sözlerin icraata geçtiğini gören, duyan yok.
Görünüşte insanlar aldatılıyor gibi gözükebilir. Evet, insanlar aldatılıyor ama asıl kendilerini aldatıyorlar.
Yalan hem bireyin, hem de toplumun itibarını kaybetmesine neden olur.
Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Mümin kimsenin yalancı biriyle arkadaşlık ve kardeşlik etmemesi gerekir. Zira o, durmadan yalan söyler, sonra doğruyu söylediği halde söyledikleri tasdik edilmez."
Yalan, iman için açık bir tehdittir. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Yalan iman evini harap eder."
Toplum ahlakının bozulması ve fakirliğin çoğalmasının sebeplerinden birisi de yalandır, yalancılardır.
Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İnsanlardan mürüvveti en az olan kimse, yalan söyleyen kimsedir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Yalan söylemeyi âdet edinmek fakirlik getirir."
Yalan azaba vesiledir. Allah Resulü (s.a.a) "Yalandan sakınınız. Zira yalan insanı haktan sapmaya sürükler ve her ikisi de (yalan ve sapıklık) ateştedir" derken İmam Ali de (a.s) şöyle buyurmuştur: "Yalanın neticesi, dünyada horluk, ahirette ise azaptır."
İmam Sadık'ın (a.s) şu sözü 'balık hafızalı' tabirinin de açıklamasıdır: "Allah'ın, yalan söyleyen kimseler aleyhine yaptığı şeylerden biri de unutkanlıktır."
Öyleyse ne yapacağız?
Hem yalandan, hem de yalancılardan uzak duracağız. Özellikle siyasi ve sosyal alanlarda toplumun önünde olan kişileri bu ilahi ölçüler çerçevesinde adeta yalan terazisine çıkarıp, ona göre tercihimizi kullanacağız. Yoksa yalancılarla birlikte olanların da yalancı olacağı açıktır.
(Yarın devam edecek...)
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024