Dünya Ekonomi Forumu (Davos) İstanbul’da toplandı ve ana gündem Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrasya’ydı. Kısaca Davos Büyük Ortadoğu Projesi amaçlı olarak toplandı. Toplantının içeriğine girmeden önce Davos hakkında bir şeyler ifade edelim.
Davos her ne kadar ekonomik bir toplantı olarak ifade edilse de dünya siyasetine yön veren bir toplantıdır. Davos’a, küreselleşme maskesiyle dünyayı avuçlarının içine almaya çalışan bir takım küresel şirket sahibi ailelerin, ülkeleri yöneten siyasilere talimat verme toplantısı da diyebiliriz. Bu küresel şirketlerin hemen hemen hepsinin ekonomik hedefleri olduğu gibi siyasi hedefleri de vardır.
Ekonomik hedefler, dünyanın tüm kaynaklarına hakim olma, üretim ve pazarı kontrol altında tutma ve başta para politikaları olmak üzere tüm yöntemlerle dünya insanlarını sömürme olarak özetlenebilir.
Siyasi hedefler ise kötüleşen iklim şartları sebebiyle kendilerine vatan arama, İslam ülkelerine olan tarihi nefret, arzı mevut hayalinin bir neticesi olarak hedeflenen Büyük İsrail Devleti’nin hayata geçmesi, ülkelerin küresel şer imparatorluğuna baş kaldıracak imkanı bulmalarının engellenmesi olarak belirtilebilir.
Bu açıdan da bakıldığında Davos’a, dünyaya hükmetme niyetinde olanların ekonomi sopasıyla siyasi iradeleri hizaya getirme toplantısı da diyebiliriz.
İşte bu amaçları taşıyan Davos’a bu sefer Türkiye ev sahipliği yaptı.
Ve 2009’da “one minute şov”la noktalanan Davos toplantısında “bir daha gelmem” diyen Sayın Başbakan tüm dünyanın gözleri önünde rest çektiği bu toplantıyı bu sefer İstanbul’a aldı. İşte bir şekilde batılılara kolunu kaptırdın mı sana böyle yaparlar. Bir daha gelmem dediğin toplantıyı sadece katılmakla kalmazsın aynı zamanda sana organize ettirirler. Ayrıca bu toplantının ne kadar mübarek(!) bir toplantı olduğunu anlatmak da sana düşer.
Başbakan Erdoğan toplantıda Türkiye olarak ne yanı başlarındaki ülkelerin ne de uzak ülkelerin hiçbirisinin içişlerine karışmak gibi bir niyetlerinin olmadığını belirtti.
Sayın Başbakan’a soruyoruz, peki, Afganistan, Irak, Libya ve son olarak İran ve Suriye konusunda yaptıklarımızı nasıl izah ediyoruz? Afganistan’da, NATO çatısı altında yapılan ABD işgaline her türlü desteği veriyoruz. Afgan halkı her gün zulüm altında olmasına rağmen, her gün sivil insanlar katledilmesine rağmen Afgan halkının direniş gösterememesine neden oluyoruz. Bu içişlerine müdahale değil midir?
ABD’nin Irak işgalinde İncirlik Üssü’nü kullandırdık. Buradan kalkan ABD uçakları milyonlarca Iraklının ölmesine neden oldu. Eğer ABD’ye kuzey sınırını açmasaydık, Irak asla işgal edilemeyecekti. Şimdi de Şii-Sünni çatışması çıkması için elimizden geleni yapıyoruz. Bunlar içişlerine karışmak değil de nedir?
ABD’nin Libya işgaline, en güçlü donanmayı biz gönderdik. Kaddafi aleyhine demediğimiz kalmadı. İşgalin merkez üssü İzmir oldu. Dış destekli isyancılara her türlü maddi ve manevi desteği verdik. Mısır’da, Tunus’ta yapılan canlı ikna konuşmalarıyla, Libya halkı Kaddafi’nin karşısına geçirildi. Libyalı isyancılara linç sonrası ödül Türkiye’de tatil olarak verildi. Bunlar içişlerine karışmak değil midir?
Suriye’ye neredeyse tampon bölge kuracaktık. Esad’a ilk yaptırımları Türkiye uyguladı. Suriye için terörist olan Özgür Suriye Ordusu’nun Türkiye’de konuşlanmasına müsaade ettik. Suriye’den para karşılığı kaçan kişilere Türkiye’de depremzedelere yapmadığımız konteynırları yaparak Suriye’nin uluslararası imajını bitirmeye çalıştık. Suriye’nin içişlerine bunların dışında daha nasıl karışılır? Daha da ötesi hem biz karıştık hem de NATO’nun da karışması için davetiye gönderdik.
İran’a “nükleer çalışmaları durdur” baskısı içişlerine karışmak değil midir?
Trajikomik olan ise dünyada bütün zulümlerde imzası olan ABD ve onların yerli uzantıları olan krallıklarla kalkıp Suriye ve İran gibi halkına her türlü hizmeti götüren ülkelere demokrasi dersi vermeye kalkıyoruz.
Daha neler göreceğiz bakalım.
Davos her ne kadar ekonomik bir toplantı olarak ifade edilse de dünya siyasetine yön veren bir toplantıdır. Davos’a, küreselleşme maskesiyle dünyayı avuçlarının içine almaya çalışan bir takım küresel şirket sahibi ailelerin, ülkeleri yöneten siyasilere talimat verme toplantısı da diyebiliriz. Bu küresel şirketlerin hemen hemen hepsinin ekonomik hedefleri olduğu gibi siyasi hedefleri de vardır.
Ekonomik hedefler, dünyanın tüm kaynaklarına hakim olma, üretim ve pazarı kontrol altında tutma ve başta para politikaları olmak üzere tüm yöntemlerle dünya insanlarını sömürme olarak özetlenebilir.
Siyasi hedefler ise kötüleşen iklim şartları sebebiyle kendilerine vatan arama, İslam ülkelerine olan tarihi nefret, arzı mevut hayalinin bir neticesi olarak hedeflenen Büyük İsrail Devleti’nin hayata geçmesi, ülkelerin küresel şer imparatorluğuna baş kaldıracak imkanı bulmalarının engellenmesi olarak belirtilebilir.
Bu açıdan da bakıldığında Davos’a, dünyaya hükmetme niyetinde olanların ekonomi sopasıyla siyasi iradeleri hizaya getirme toplantısı da diyebiliriz.
İşte bu amaçları taşıyan Davos’a bu sefer Türkiye ev sahipliği yaptı.
Ve 2009’da “one minute şov”la noktalanan Davos toplantısında “bir daha gelmem” diyen Sayın Başbakan tüm dünyanın gözleri önünde rest çektiği bu toplantıyı bu sefer İstanbul’a aldı. İşte bir şekilde batılılara kolunu kaptırdın mı sana böyle yaparlar. Bir daha gelmem dediğin toplantıyı sadece katılmakla kalmazsın aynı zamanda sana organize ettirirler. Ayrıca bu toplantının ne kadar mübarek(!) bir toplantı olduğunu anlatmak da sana düşer.
Başbakan Erdoğan toplantıda Türkiye olarak ne yanı başlarındaki ülkelerin ne de uzak ülkelerin hiçbirisinin içişlerine karışmak gibi bir niyetlerinin olmadığını belirtti.
Sayın Başbakan’a soruyoruz, peki, Afganistan, Irak, Libya ve son olarak İran ve Suriye konusunda yaptıklarımızı nasıl izah ediyoruz? Afganistan’da, NATO çatısı altında yapılan ABD işgaline her türlü desteği veriyoruz. Afgan halkı her gün zulüm altında olmasına rağmen, her gün sivil insanlar katledilmesine rağmen Afgan halkının direniş gösterememesine neden oluyoruz. Bu içişlerine müdahale değil midir?
ABD’nin Irak işgalinde İncirlik Üssü’nü kullandırdık. Buradan kalkan ABD uçakları milyonlarca Iraklının ölmesine neden oldu. Eğer ABD’ye kuzey sınırını açmasaydık, Irak asla işgal edilemeyecekti. Şimdi de Şii-Sünni çatışması çıkması için elimizden geleni yapıyoruz. Bunlar içişlerine karışmak değil de nedir?
ABD’nin Libya işgaline, en güçlü donanmayı biz gönderdik. Kaddafi aleyhine demediğimiz kalmadı. İşgalin merkez üssü İzmir oldu. Dış destekli isyancılara her türlü maddi ve manevi desteği verdik. Mısır’da, Tunus’ta yapılan canlı ikna konuşmalarıyla, Libya halkı Kaddafi’nin karşısına geçirildi. Libyalı isyancılara linç sonrası ödül Türkiye’de tatil olarak verildi. Bunlar içişlerine karışmak değil midir?
Suriye’ye neredeyse tampon bölge kuracaktık. Esad’a ilk yaptırımları Türkiye uyguladı. Suriye için terörist olan Özgür Suriye Ordusu’nun Türkiye’de konuşlanmasına müsaade ettik. Suriye’den para karşılığı kaçan kişilere Türkiye’de depremzedelere yapmadığımız konteynırları yaparak Suriye’nin uluslararası imajını bitirmeye çalıştık. Suriye’nin içişlerine bunların dışında daha nasıl karışılır? Daha da ötesi hem biz karıştık hem de NATO’nun da karışması için davetiye gönderdik.
İran’a “nükleer çalışmaları durdur” baskısı içişlerine karışmak değil midir?
Trajikomik olan ise dünyada bütün zulümlerde imzası olan ABD ve onların yerli uzantıları olan krallıklarla kalkıp Suriye ve İran gibi halkına her türlü hizmeti götüren ülkelere demokrasi dersi vermeye kalkıyoruz.
Daha neler göreceğiz bakalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- Ortadoğu yeni bir savaşa mı hazırlanıyor? / 13.06.2025
- Ekonomik sıkıntılar nüfus krizini tetikliyor / 12.06.2025
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- Ortadoğu yeni bir savaşa mı hazırlanıyor? / 13.06.2025
- Ekonomik sıkıntılar nüfus krizini tetikliyor / 12.06.2025
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025