Şu dünyaya bir daha göz atalım. Bakalım neler var, neler yok. Onun hakları adına, demokrasi adına, özgürlük adına, modernizm ve uygarlık adına neler söylemiş, neler vadedilmiş ve neticede neler olmuş neler olmakta.
Mümkün olsa da ilgililer dünyanın kaç bucak, kaç köşe olduğunu istatistiki bilgilerle, rakamlarla ortaya koysalar. Siyasetin, ekonominin, silahın, kültürün, sanatın, felsefenin, ahlakın ve nihayet dinin kimlerin elinde şekillendiğini, kimlerin kontrolünde ve hizmetinde olduğunu yine istastiki bilgilere dayanarak birileri ortaya koyabilirler.
Dünden bugüne siyasi, ekonomik, kültürel ve ahlaki paylaşımı rakamlarla keşke birileri gözler önüne serebilseler. Dünden bugüne insan ne idi ne oldu. Bilgi ne idi ne oldu. Sevgi, saygı, edep, aşk ne idi ne oldu. Müzik, folklor, eğlence ne idi ne oldu.
Hak, hukuk ve adalet ne idi ne oldu.
Anne, baba, eş, evlat, komşu, arkadaş ne idi ne oldu.
Gazete, dergi, kitap, radyo, televizyon ne idi ne oldu.
Sivil toplum örgütleri, dernekler, cemiyetler, partiler, ocaklar ne idi ne oldu.
Yaşamak, hasta olmak, ölmek ne idi ne oldu. İnanmak, konuşmak, yazmak, susmak, gülmek, ağlamak, küsmek, barışmak, dost olmak, düşman olmak ne idi ne oldu.
Yani dün mü daha insandık bugün mü? Dün mü daha medeni idik bugün mü? Hayatın her dalında ve her safhasında dün mü daha efendi, hanım, güvenilir, ahlaklı, namuslu, hak-hukuk tanır, adaletli ve merhametli idik bugün mü?
Hayat durmadığı için her an yeni tecrübeler kazandığına, yeni oluşlar, yeni buluşlar yeni gelişmelerle daha düzeyli, daha olgun, daha mükemmel olması gerekirken dünya gittikçe yozlaşmıyor mu, kabalaşmıyor mu, kanunsuzlaşmıyor mu?
Hayatın, basın, medya magazin cephesine baktığımız zaman dünya her an bir şeyler kaybetmiyor mu? Kaybettikçe biraz daha çirkinleşip biraz daha çirkefleşmiyor mu?
Yasaklar, ayıplar, günahlar, suçlar bir bir ortadan kaybolurken en lüks semtlerden kenar mahallelere kadar toplumu kumarın, fuhuşun, uyuşturucun, hırsızlığın, cinayetin, şiddetin ve terörün bataklığı haline getirmedik mi? Ve bütün bunları hoşgörü adına, modernleşme adına, cağdaşlaşma ve batılılaşma adına yapmadık mı?
Hatta bütün bunları birilerinin adına yapmadık mı?
Şimdi bu ve benzeri bütün yolları uluslararası sektör haline getirip devlet politikası yapan ABD ve AB niyetiyle beraber kültürünü hayat tarzını, seviyesini, terbiyesini de sergilemiş olmuyor mu?
Bu dünyaya bakınız ve görmeye çalışınız.
Hiçbir devlet de dünya bu kadar sarhoş, bu kadar alkolik, bu kadar şevhet, bu kadar gaddar, bu kadar hilekar, bu kadar zalim olmuş mudur?
Dünya hiç bir devirde bu kadar kokuşmuş bu kadar çürümüş bu kadar itilmiş ve bu kadar terkedilmiş midir?
Peki bunun devamı neyi hatırlatıyor.
Nereden nereye geldik. Dün ne idik, bugün ne olduk, yarın ne olacağız.
Bu yıkımın, bu yangının, bu çürümenin tehdit etmediği bir millet bir toplum bir aile, bir fert sözkonusu olabilir mi?
O halde bırakın, siyasileri, toplum mühendislerini, ilgili ve yetkilileri kim "ben bu işte yokum" diyebilir. Şimdi anladık mı? BTP niçin vardır ve niçin var olmak zorundadır.
Mümkün olsa da ilgililer dünyanın kaç bucak, kaç köşe olduğunu istatistiki bilgilerle, rakamlarla ortaya koysalar. Siyasetin, ekonominin, silahın, kültürün, sanatın, felsefenin, ahlakın ve nihayet dinin kimlerin elinde şekillendiğini, kimlerin kontrolünde ve hizmetinde olduğunu yine istastiki bilgilere dayanarak birileri ortaya koyabilirler.
Dünden bugüne siyasi, ekonomik, kültürel ve ahlaki paylaşımı rakamlarla keşke birileri gözler önüne serebilseler. Dünden bugüne insan ne idi ne oldu. Bilgi ne idi ne oldu. Sevgi, saygı, edep, aşk ne idi ne oldu. Müzik, folklor, eğlence ne idi ne oldu.
Hak, hukuk ve adalet ne idi ne oldu.
Anne, baba, eş, evlat, komşu, arkadaş ne idi ne oldu.
Gazete, dergi, kitap, radyo, televizyon ne idi ne oldu.
Sivil toplum örgütleri, dernekler, cemiyetler, partiler, ocaklar ne idi ne oldu.
Yaşamak, hasta olmak, ölmek ne idi ne oldu. İnanmak, konuşmak, yazmak, susmak, gülmek, ağlamak, küsmek, barışmak, dost olmak, düşman olmak ne idi ne oldu.
Yani dün mü daha insandık bugün mü? Dün mü daha medeni idik bugün mü? Hayatın her dalında ve her safhasında dün mü daha efendi, hanım, güvenilir, ahlaklı, namuslu, hak-hukuk tanır, adaletli ve merhametli idik bugün mü?
Hayat durmadığı için her an yeni tecrübeler kazandığına, yeni oluşlar, yeni buluşlar yeni gelişmelerle daha düzeyli, daha olgun, daha mükemmel olması gerekirken dünya gittikçe yozlaşmıyor mu, kabalaşmıyor mu, kanunsuzlaşmıyor mu?
Hayatın, basın, medya magazin cephesine baktığımız zaman dünya her an bir şeyler kaybetmiyor mu? Kaybettikçe biraz daha çirkinleşip biraz daha çirkefleşmiyor mu?
Yasaklar, ayıplar, günahlar, suçlar bir bir ortadan kaybolurken en lüks semtlerden kenar mahallelere kadar toplumu kumarın, fuhuşun, uyuşturucun, hırsızlığın, cinayetin, şiddetin ve terörün bataklığı haline getirmedik mi? Ve bütün bunları hoşgörü adına, modernleşme adına, cağdaşlaşma ve batılılaşma adına yapmadık mı?
Hatta bütün bunları birilerinin adına yapmadık mı?
Şimdi bu ve benzeri bütün yolları uluslararası sektör haline getirip devlet politikası yapan ABD ve AB niyetiyle beraber kültürünü hayat tarzını, seviyesini, terbiyesini de sergilemiş olmuyor mu?
Bu dünyaya bakınız ve görmeye çalışınız.
Hiçbir devlet de dünya bu kadar sarhoş, bu kadar alkolik, bu kadar şevhet, bu kadar gaddar, bu kadar hilekar, bu kadar zalim olmuş mudur?
Dünya hiç bir devirde bu kadar kokuşmuş bu kadar çürümüş bu kadar itilmiş ve bu kadar terkedilmiş midir?
Peki bunun devamı neyi hatırlatıyor.
Nereden nereye geldik. Dün ne idik, bugün ne olduk, yarın ne olacağız.
Bu yıkımın, bu yangının, bu çürümenin tehdit etmediği bir millet bir toplum bir aile, bir fert sözkonusu olabilir mi?
O halde bırakın, siyasileri, toplum mühendislerini, ilgili ve yetkilileri kim "ben bu işte yokum" diyebilir. Şimdi anladık mı? BTP niçin vardır ve niçin var olmak zorundadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010