YÖK Başkanı Erdoğan Teziç evvelki gün Neşe Düzel ile yaptığı röportajda başörtüsü meselesine noktayı koydu:
"AİHM kararından sonra artık Anayasa'yı da değiştirseniz türban yasağını kaldıramazsınız. Konu kapanmıştır."
İşte size AKP hükümeti ile gelen acı sonuç... "Avrupa Birliği'nden hürriyet getireceğiz" diye yola çıkanlar, işi getirip Müslüman adına hangi hürriyetsizlik varsa ona bağladılar.
Anayasa'nın 90. maddesini değiştirerek uluslararası anlaşmaları Anayasa'nın üstüne çıkaran AKP hükümeti, belli ki kendini bugüne hazırlıyormuş!
Yani AİHM başörtüsünü yasaklayacak, iktidar da konunun ilelebet kapanması için gereğini yapacak...
Bir ünlü şarkıcının dediği gibi yani: "İşte bu bizim hikayemiz!"
Önce bir iktidar oluştururlar. Sonra onu çeşitli ama doğru gerekçelerle, yolsuzluk gibi, hastalık gibi, ürkeklik gibi nedenlerle indirirler. O inerken teraziye diğeri biner umut balonları uçurulur. Kabadayılık hikayeleri, şiirler devreye girer, cezaevi buna eklenir. Kısacası bir iktidar üretilir.
Ve bu iktidar ilk fırsatta yavrularını yer!
Siyah-beyaz film gibi yani...
Bu tanıdık ve tüm karelerini satır satır ezberlediğimiz oyun, bu ülkenin has evlatları için tüm çeşitliliği ile sahne almış durumda.
Başörtüsü yasağından kurtulan (!) hatta bunu 6 ayla cezalandıran yasağı hazırlayan hükümet, asıl altın vuruşu ise İncil'le, kilise ile yapıyor.
Van uyuşturucu dosyasında ismi geçen Bakan Çelik, ne zaman sıkışsa azınlıklarla yani hürriyetlerle karşımıza çıkıyor.
Van'daki Ermeni kilisesi için "kriz çıktı, onaramadık" diyerek hayıflanan zat, şimdi devr-i iktidarında bunun acısını çıkarıyor.
Zannediyor ki bu yolla, biraz daha iktidar olabilecek!
Bakan'ın son buluşu biliyorsunuz, gazete sayfalarını her 2 günde bir ziyaret ediyor. İşte yeni sistem: Kur'an seçmeli ders (!) başlığının altında tam bir İslam düşmanlığı yapılıyor.
İşin özü-esası şu:
"Yeni sistemde, Kur'an-ı Kerim seçmeli ders olarak ilköğretimde yerini alırken, Anayasa'ya göre zorunlu olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin içeriği sil baştan değişecek. 22 yılda Müslümanlık dininin eğitim-öğretimi haline dönüşen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde, yeni öğretim yılından itibaren tüm dinler ve mezheplerin öğretimine geçilecek."
İşte Çelik'in oynadığı aslında çok tanıdık, ucuz oyun bu!
Hedef İslam'ın öğretilmesi değil, azınlıkların önünün açılması.
Kur'an öğretmek dediği şeyin de aslında en büyük tehlikeyi içinde barındırdığını söyleyelim.
"Kur'an İslam'ı, Kur'an İslam'ı" diye yola çıkanlar bugün biliyorsunuz Hıristiyan limanına demirleyiverdiler!
Yani en büyük cinayetleri "Kur'an seçmeli ders oldu" diyerek, bu eğitimin gölgesinde işleyecekler. Bakan Çelik backroundu itibari ile bu konuları iyi bilir. Ve belli ki kompleksli hayatı ve Türkçe'sine de sirayet eden psikolojisi ile bu iş için biçilmiş kaftan!
Başbakanı öyle, bakanı böyle, tam gaz, dolu dizgin gidiyorlar.
Emin olun tren kazasında ortaya çıkan hükümet tavrı, hükümet ciddiyetsizliği her alanda var.
Eğitimde, ekonomide, kültürde ve diğer sahalarda...
Yangından mal kaçırma telaşıyla kirlerini, öfkelerini gizleyemiyorlar!
Milli Eğitim Bakanı'nın "22 yıldır Müslümanlık dinini öğretiyorlar" cümlesindeki tarza dikkat edin! İslam diyemiyor! 22 yıldır niye aynı mezhep, niye İslam öğretiliyor bundan rahatsız!
En azgın CHP günlerindeki tavır ve icraat emin olun bunlarınkinin yanında sinek vızıltısını geçmezdi!
Uyanmak için acaba daha neyi yapmaları gerekiyor dersiniz?
At alınsın Üsküdar geçilsin ondan sonra mı eski defterleri karacağız!
Herhalde bunu bekliyoruz!
"AİHM kararından sonra artık Anayasa'yı da değiştirseniz türban yasağını kaldıramazsınız. Konu kapanmıştır."
İşte size AKP hükümeti ile gelen acı sonuç... "Avrupa Birliği'nden hürriyet getireceğiz" diye yola çıkanlar, işi getirip Müslüman adına hangi hürriyetsizlik varsa ona bağladılar.
Anayasa'nın 90. maddesini değiştirerek uluslararası anlaşmaları Anayasa'nın üstüne çıkaran AKP hükümeti, belli ki kendini bugüne hazırlıyormuş!
Yani AİHM başörtüsünü yasaklayacak, iktidar da konunun ilelebet kapanması için gereğini yapacak...
Bir ünlü şarkıcının dediği gibi yani: "İşte bu bizim hikayemiz!"
Önce bir iktidar oluştururlar. Sonra onu çeşitli ama doğru gerekçelerle, yolsuzluk gibi, hastalık gibi, ürkeklik gibi nedenlerle indirirler. O inerken teraziye diğeri biner umut balonları uçurulur. Kabadayılık hikayeleri, şiirler devreye girer, cezaevi buna eklenir. Kısacası bir iktidar üretilir.
Ve bu iktidar ilk fırsatta yavrularını yer!
Siyah-beyaz film gibi yani...
Bu tanıdık ve tüm karelerini satır satır ezberlediğimiz oyun, bu ülkenin has evlatları için tüm çeşitliliği ile sahne almış durumda.
Başörtüsü yasağından kurtulan (!) hatta bunu 6 ayla cezalandıran yasağı hazırlayan hükümet, asıl altın vuruşu ise İncil'le, kilise ile yapıyor.
Van uyuşturucu dosyasında ismi geçen Bakan Çelik, ne zaman sıkışsa azınlıklarla yani hürriyetlerle karşımıza çıkıyor.
Van'daki Ermeni kilisesi için "kriz çıktı, onaramadık" diyerek hayıflanan zat, şimdi devr-i iktidarında bunun acısını çıkarıyor.
Zannediyor ki bu yolla, biraz daha iktidar olabilecek!
Bakan'ın son buluşu biliyorsunuz, gazete sayfalarını her 2 günde bir ziyaret ediyor. İşte yeni sistem: Kur'an seçmeli ders (!) başlığının altında tam bir İslam düşmanlığı yapılıyor.
İşin özü-esası şu:
"Yeni sistemde, Kur'an-ı Kerim seçmeli ders olarak ilköğretimde yerini alırken, Anayasa'ya göre zorunlu olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin içeriği sil baştan değişecek. 22 yılda Müslümanlık dininin eğitim-öğretimi haline dönüşen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde, yeni öğretim yılından itibaren tüm dinler ve mezheplerin öğretimine geçilecek."
İşte Çelik'in oynadığı aslında çok tanıdık, ucuz oyun bu!
Hedef İslam'ın öğretilmesi değil, azınlıkların önünün açılması.
Kur'an öğretmek dediği şeyin de aslında en büyük tehlikeyi içinde barındırdığını söyleyelim.
"Kur'an İslam'ı, Kur'an İslam'ı" diye yola çıkanlar bugün biliyorsunuz Hıristiyan limanına demirleyiverdiler!
Yani en büyük cinayetleri "Kur'an seçmeli ders oldu" diyerek, bu eğitimin gölgesinde işleyecekler. Bakan Çelik backroundu itibari ile bu konuları iyi bilir. Ve belli ki kompleksli hayatı ve Türkçe'sine de sirayet eden psikolojisi ile bu iş için biçilmiş kaftan!
Başbakanı öyle, bakanı böyle, tam gaz, dolu dizgin gidiyorlar.
Emin olun tren kazasında ortaya çıkan hükümet tavrı, hükümet ciddiyetsizliği her alanda var.
Eğitimde, ekonomide, kültürde ve diğer sahalarda...
Yangından mal kaçırma telaşıyla kirlerini, öfkelerini gizleyemiyorlar!
Milli Eğitim Bakanı'nın "22 yıldır Müslümanlık dinini öğretiyorlar" cümlesindeki tarza dikkat edin! İslam diyemiyor! 22 yıldır niye aynı mezhep, niye İslam öğretiliyor bundan rahatsız!
En azgın CHP günlerindeki tavır ve icraat emin olun bunlarınkinin yanında sinek vızıltısını geçmezdi!
Uyanmak için acaba daha neyi yapmaları gerekiyor dersiniz?
At alınsın Üsküdar geçilsin ondan sonra mı eski defterleri karacağız!
Herhalde bunu bekliyoruz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021