2017'nin Aralık ayıydı. Hala 'dostum' denilen Trump Kudüs'ü, İsrail'in başkenti olarak kabul ettiklerini açıkladı.
Tabi dinci camiadan 60 yıldır izlemeye alıştığımız söz, açıklama ve protestoları bir kez daha dinledik.
AKP hükümeti ise bu kararı tanımadıklarını, Kudüs'ün kırmızı çizgimiz olduğunu ve bundan asla taviz vermeyeceklerini, açıkladı.
Ya sonra!
İsrail asker ve polisleri yine kanlı postallarıyla Mescid-i Aksa'ya girdi, namaz kılanlara, dua edenlere saldırdı.
Kudüs sokaklarında kızlarımızı, çocuklarımızı canlı nişangah olarak kullandı. Yüzlerce Filistinliyi katletti. Filistinlileri sürdü, yeni Yahudi yerleşim yerleri açtı.
Yani İsrail aynı İsrail.
Peki, Kudüs kırmızı çizgimizdir, bundan asla taviz vermeyiz' diyenler ne yaptı?
Örneğin İsrail'den büyükelçimizi çektiler mi? Siyasi ilişkileri en alt düzeye indirdiler mi?
Malum askeri anlaşmaları iptal ettiler mi?
300 milyon dolarlardan AKP döneminde 6 milyar dolarlara çıkan ticaret hacmini sıfırladılar mı?
Hayır. Hiç birisi yapılmadı. Sadece laf. Lafında ne İsrail, ne ABD ve ne de emperyalist dünya üzerinde hiçbir tesiri olmadı, olamazda. Sadece iç siyasette getiri bol olur, oluyor da!
Şimdi ABD başkanı ve İsrail başbakanı bir plan-proje açıkladılar. Maddelerini uzun uzadıya okumaya bile gerek yok. Özetle melunlar, 'bu topraklar bizimdir, sizin kutsallarınızı tanımıyoruz ve burada Filistinli (Müslüman) görmek istemiyoruz, diyorlar.
Biz ne diyoruz? 'Kudüs kırmızı çizgimizdir'.
Yani senaryoda değişen bir şey yok. Herkes rolünü oynuyor.
İdlib
Emperyalistlerin ve terör örgütlerinin topraklarına çöktüğü, bugün-yarın devrilecek denilen Eset, Rusya'nın da desteğiyle bugün, ülke topraklarının büyük bir bölümünün kontrolünü sağlamış durumda.
Tabi kontrolü sağlanan bölgeleri üs tutmuş terör örgütü mensupları İdlib'e sığınarak varlıklarını devam etme gayretindeler.
Netleştirirsek, Suriye devletinin toprağı olan İdlib'te bugün 40 ile 50 bin arasında terör örgütü militanı olduğunu Türk yetkililer de, ABD'de, Rusya'da, Suriye'de ve diğer devletler de, medya da kabul ediyor.
Suriye devleti ne yapmak istiyor? Topraklarını terör örgütlerinden temizleyip tam kontrol sağlamak. (Allah korusun) Aynı durumda bizde olsak aynı şeyi yapardık. Öyle değil mi?
Tabi bu şehirde büyük bir insan nüfusu yaşıyor. Terör örgütleriyle mücadele de sivillerin hayatı da tehlikeye giriyor ve maalesef yüzlerce, binlerce sivil hayatını kaybediyor, yurtlarını terk ediyor.
İşte bu kayıpları en aza indirmek, yeni bir göç dalgasını önlemek ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamak için 22 Ekim 2019'da Rusya'nın Soçi kentinde Putin ile Sayın Erdoğan arasında 6 saatlik bir görüşme neticesinde 10 maddelik Soçi mutabakatı açıklandı.
"Türkiye-Rusya Federasyonu Arasında Mutabakat Muhtırası"
1. Her iki taraf Suriye'nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün muhafazasına ve Türkiye'nin milli güvenliğinin korunmasına olan bağlılıklarını teyit ederler.
2. Terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele etme ve Suriye topraklarındaki ayrılıkçı gündemleri boşa çıkarma yönündeki kararlılıklarını vurgularlar.
3. Bu çerçevede, Tel Abyad ve Ras Al Ayn'ı içine alan 32 km derinliğindeki mevcut Barış Pınarı Harekatı alanındaki yerleşik statüko muhafaza edilecektir.
4. Her iki taraf Adana Anlaşması'nın önemini teyit eder. Rusya Federasyonu mevcut koşullarda Adana Anlaşması'nın uygulanmasını kolaylaştıracaktır.
6. Münbiç ve Tel Rıfat'tan bütün YPG unsurları silahlarıyla birlikte çıkarılacaktır.
7. Her iki taraf terörist unsurların sızmalarının önlenmesinin temini için gerekli tedbirleri alacaktır.
8. Mültecilerin güvenli ve gönüllü şekilde geri dönüşlerini kolaylaştırmak maksadıyla ortak çalışma yapılacaktır.
9. Bu muhtıranın uygulanmasını gözetmek ve koordine etmek amacıyla müşterek bir denetim ve doğrulama mekanizması ihdas edilecektir.
10. Taraflar Astana Mekanizması çerçevesinde Suriye ihtilafına kalıcı bir siyasi çözüm bulunması amacıyla çalışmalarını sürdürecek ve Anayasa Komitesi'nin faaliyetlerini destekleyecektir."
Şimdi Sayın Erdoğan diyor ki; 'Rusya sözünü tutmadı. Soçi moçi yok.'
Peki, ya sorarlarsa ki, siz hangi sözünüzü tuttunuz? Örneğin oturmam, dediğiniz Hafter ve Sisi ile aynı masaya oturdunuz ama neden Eset ile aynı masaya oturmuyorsunuz?
Evet, ne diyeceğiz?
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024