Şubat, Ocak'tan, Mart'ta Şubat'tan iyi olmadı. Nisan daha da kötü olacak. Çünkü ortada ekonomik bir enkaz var ve bu enkazın daha da büyüyeceği herkesin malumu.
Sayın Erdoğan'a da bu malum olmuş olacak ki, bir ay öncesinde, 'Aynı gemideyiz, ülkenin kazancından hep birlikte istifade ettiğimize göre külfetine de beraberce katlanacağız' cümlesini kurdu.
Külfete katlanmak (!) eyvallah! Alıştık zaten. Ama hangi nimet ve kazançları beraber paylaştık, sorusu da artık cevap bulmalı.
Ucuz salatalık, domates, ekmek, yağ, benzin kuyruklarına, ucuz kampanya kuyruklarına, 'Allah'ın nimetleri için millet sıraya geçti' diyorsanız, yazının kalanını okumanıza gerek yok.
Okuyorsanız o zaman ülkemizde neler konuşulduğuna bir bakalım!
Yerli oligarklardan, güncel Reza Zarrablardan, meşhur beşli ihalecilerden, yurt dışında banka satın alanlardan, yurt dışında emlakçılık yapan bakanlardan, İngiltere'den mahalleler, villalar satın alanlardan bahsediyoruz.
İstifa eden bakanların bir eli yağda, bir eli balda yaşamlarına devam ettiklerini konuşuyoruz.
Çok maaşlı AKP'li bürokratların bu maaşlarla neler yaptıklarını konuşuyoruz.
Milyonluk operasyonları, milyarlık vurgunları, yurt dışına kaçanları, kaçırılanları konuşuyoruz.
Başka? Ziraat Bankası'nın çitçiye değil de medya patronlarına, iş kişilerine verdiği akıbeti meçhul milyarlarca doları konuşuyoruz.
Başka? 5 yıllık karına, Hariri'ye 5 yıl ödemeli satılan Türk Telekom'u, Hariri'nin, TT'nin kaymağını nasıl yediğini, borcu bankalara bıraktığını, bankaların TT'yi işletmeye başladığını ve şimdi de TT'yi satanların 1,5 milyar dolar vererek, TT'nin bir kısmını geri aldıklarını konuşuyoruz.
Başka? 5'li diye gündeme gelen ama asılda üç yüzü geçen yandaş ihaleci firmalara ihale edilen katrilyonları konuşuyoruz.
Başka? 'İsraf haramdır' deyip de milyarlarca liralık fatura çıkaranları konuşuyoruz.
Yağ, buğday, ekmek, akaryakıt başta olmak üzere bitmeyen zamları, tükenmeyen mazeretleri konuşuyoruz.
20 yıllık tek parti iktidarının öğretmenleri, doktorları, çiftçileri, sosyal medyayı, televizyonları, gazeteleri, gazetecileri tehditlerini konuşuyoruz.
Ve Sayın Erdoğan'ın fedakarlık isteğini konuşuyoruz.
Evet, Sayın Erdoğan, 'ülkenin kazancından hep birlikte istifade ettiğimize göre külfetine de beraberce katlanacağız' diyor. Bir kez daha soralım: Hangi nimet ve kazançları beraber paylaştık?
BTP Lideri Hüseyin Baş tek cümlede yaşanılan tabloyu özetledi: "Ekonomi kötü. Dolayısıyla hepimiz fedakarlık yapacağız. İktidar ve etrafı hariç!"
Artık inkar edilemez bir gerçektir ki, bu ülkede 'nimeti tekeline alıp, külfeti paylaşma' başlığında aynen Osmanlının son döneminde olduğu gibi Türk Milletine yüklemek istiyor.
Yine birileri de, ülkemizdeki ekonomik krizi utanmadan, sıkılmadan 'Çanakkale'de, askerimizin günde iki öğün üzüm hoşafı ve kuru ekmekle destan yazdığını, Milli Mücadeleyi aç, susuz, silahsız nasıl kazandığını' anlatarak, milletimizi fedakarlığa çağırıyorlar.
Ama anlatmadıkları şey! Askerimiz üzüm hoşafı ve kuru ekmekle destan yazarken, ülkeyi yönetenler kapı ve pencere kolları altından, masa ve koltukları altın oymalı mekanlarda bin bir çeşit yemeğe lokma sallayıp, nikah tazeliyorlardı.
Yetmezmiş gibi o gün sarayda oturanlar, İngiliz ve Fransızların isteğiyle Milli mücadele kahramanları için 'kafirdir' fetvası çıkartıyorlardı.
Ama milletimiz her şeye rağmen Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde vatanını savundu, onurunu, namusunu, inancını kurtardı.
Artık iktidarlar için fedakarlık yapmak istemeyen, kendi hakkını ve geleceğini isteyen insanımız için BTP Lideri Hüseyin Baş şu çağrıyı yapıyor:
"Biz (devlet ve milletimizin) sorunlarını Milli Ekonomi Modeli çerçevesinde çözebilecek yegâne yapıyız.
Çalışacağız, didineceğiz ve günün sonunda Türkiye'de iktidar olmak için iktidar olmayacağız, şu millete hizmet etmek için iktidar olacağız.
Bu milletin tarihini, kültürünü, medeniyetini, dinini, inancını bu millete tekrar hatırlatmak için, tekrar yaşatabilmek için bu ülkeye hizmet edeceğiz.
Bu insanlara tarihini, köklü medeniyetini hatırlatacağız ve tarihi ile övünmekle yetinmeyip geleceğe gerçekten bir Türk insanı damgasını vurmak için çabalayacağız, gayret edeceğiz ve bunu başaracağız."
Başaracağız…
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024