Buyrun AKP'nin Dış Politika Vizyonuna!

Abdullah Gül'ün buram buram kokan "bakın ben ne kadar önemli bir bakanım, Condi ile kişisel dostluk kurabiliyorum. Hatta aynı arabaya bindik" mesajı bir tarafa, -kim bilir belki de tüm hesap buydu- AKP hükumeti çok büyük bir yanlışa daha imza attı.Irak'ı işgal için ABD'yi "cesaretlendiren", "gizli formüllerle önünü açan", "stratejik ortaklık eden ve bunun gereklerini(!) yerine getiren" Gül-Erdoğan ikilisi, şimdide Washington'a İran'ın kapılarını açıyorlar. Ne diyor Gül Bakan:"Kitle imha silahlarının yayılmasından ve İran'ın nükleer faliyetlerinden endişeliyiz. Önümüzdeki hafta Ali Larijani gelecek. Kendisine verilmesi gereken mesajları vereceğiz."Condi durumdan memnun. O'nun söylediği de şu:"Türkiye'nin gereken mesajları vermesinden memnunuz."Buyrun size AKP'nin dış politika vizyonu!Condi'yi "mutlaka Ankara'ya gel" diye ucu yanık telefonlarla davet ediyorsunuz, sonra da ABD'nin İran savaşını desteklediğinizi ilan ederek Amerikalı Bakan'a sözler veriyorsunuz"Eminim Rice hayatının mutluluğunu yaşayarak ülkesine dönmüştür. Çünkü bu savaşın çıkmasından "en az İran kadar zarar görecek ülke olan Türkiye" savaşdan yana tavır almaktadır.Böyle bir mantık ve duruşun adına teslimiyet de denmez, kraldan çok kralcılık da! Bu bambaşka bir şey. Üstad Necip Fazıl'ın ifadesi ile lügatin halimize ayrı bir isim bulması gerekir.Bu kadar aymazlığın ve işgale teşvikin adı ne olabilir bilemiyorum.Fotoğraf netleşiyor. Bu hükumetin bir tek derdi var. O'da Ameriklalıların kendilerini "iş yapılabilecek adres listesinden " silmemesi. Gerisi hiç önemli değil. Bölge kan gölüne çevrilirmiş, ülke bölünürmüş. Bunların zerre-i miktar  kadar kıymeti harbiyesi yok. Yeterki Amerikalılar, başkaları ile iş tutmasın, yeter ki dostluk yaşasın!Bunda "işgal edilmiş bir ülkenin hükumeti" olmak varsa, o da var! Açıkçası kıblesini ABD'ye çevirmiş bu iman insanı fazlası ile ürkütüyor.Ortada İran savaşına karşı çıkmayı aklından bile geçirmeyen, bilakis yangına odun taşıyan bir iktidar var!Bu inanıl(a)maz cesaret ve imanla bu iktidar bizi bölgenin kıyameti İran-Türkiye savaşına sürüklerse kesinlikle şaşmamak gerekir. Emin olun abartmıyorum. Çünkü bütün işaret ve yollar bunu gösteriyor. Hem de fazlası ile.Bu iktidar Irak savaşında yaptığı yanlışları daha da büyüterek muhtemel İran savaşında da sürdürmek kararlılığında gözüküyor. İçerde desteği azaldıkça, Washington'a olan ihtiyacı ve de bağımlılığı sınır tanımaz bir noktaya ulaşıyor. Sonuçta Condi top secret davet edilerek Türkiye, ABD'nin dümen suyuna teslim edilyor.AB'li bir bakan Gül'ümüze "gündeminizde ne var" diye soruyor. Dışişleri Bakanımız "Kafkaslar, Balkanlar, İran ve Irak" diye cevap veriyor. AB'li Bakanın cevaba cevabı ironik ve son derece çarpıcı:"Oooo Abdullah Bey sizin gündeminiz ABD'nin gündemi gibi. Siz bir süper gücün gündemine sahipsiniz"Evet Abdullah Bey büyük bir gururla! AB'li bakanla arasında geçen bu diyaloğu Rice aktarıyor ve de Condi'den "aferini" koparıyor.Bilmiyorum fazla söze gerek var mı?Bu zihniyet ve bu çok kötü Ankara gemisi ile sakin sularda bile denize çıkmak tehlikeli iken, fırtınalarla boğuşmamız ve yenmemiz mümkün olabilir mi?Tahran'ı, Washington'u bir yana bırakalım bütün dikkatimizi Ankara'ya verelim. Çünlü o cenahlarda herşey bilindiği gibi gidiyor. Ama Ankara için aynı şeyi söylememiz mümkün mü? Burnunun ucunu görmemeye karar vermişler yazık ki Ankara'yı ellerinde tutuyorlar.