Piyalepaşa Kuran kursu 1962'de de İsmet Paşa tarafından yıkılmak istenmiş ama başta şimdiki Cumhurbaşkanının babası olmak üzere mahalleli yıkımı engellemek için nöbet tutmuştu. Hatta Sayın Erdoğan'ın bu kursta eğitim aldığı iddia edilmişti. 2007 yılında ise 48 yıllık Kuran Kursunun yıkılma kararı alındı. İlçe belediyesince değil büyükşehir belediyesince. Halk yine nöbete başladı. Ama bu sefer ismet Paşa'ya karşı değil başbakan Erdoğan ve belediyelerine karşı. Mahkeme yürütmeyi durdurma, kararı verdi. Ama asıl karar çoktan verilmişti. Kuran Kursu yıkıldı. Medyadaki cami kargaları oradaydı. "Nasıl Kuran Kursu yıkarsınız? Siz kimsiniz? Sizin millete, milletin değerlerine, İslam'a hiç mi saygınız yok" haberleri yapmak, başlıklar atmak için değil. Kimi siyaseten yıkımın haklılığını anlatmak, kimi de dinen caiz gösterip halkı ikna etmek içindi. Şimdilerde benzer bir tartışmayı daha yaşıyoruz. Üsküdar, Validebağ korusunda cami yapılacakmış. Bazı vatandaşları buna itiraz ediyor. CHP'den de birkaç vekil olay yerine gidiyor. Al sana cami kargaları için müthiş bir gündem! Kanmış, şehitmiş, terörmüş? Geç hepsini. CHP orada ve Din elden gidiyor? Ona bak! Türkiye'de ve Üsküdar'da neler oluyor, bir hatırlayalım. Malumunuz AKP iktidarları, "azınlıklara haklarını vermek bizim boynumuzun borcudur" diye 2.5 milyar dolarlık taşınmazı verdi. Tecavüz adasındaki (Van, Akdamar) yıkılmış kiliseyi, 4 Trilyona onarıp, Ermenilere açtı. Sümela'yı, besmeleyle açılan ve bir tek Hıristiyan'ın olmadığı yerde milyarlar harcanarak onarılan kiliseleri biliyorsunuz. İzmir'de cami, kiliseye çevrildi. Hatırlıyorsunuz! Cami kargaları bunların hepsini hatırlıyor. Öyle ya! İsmet İnönü devrini gün gün hatırlayanlar, 12 yıllık AKP dönemini mi unutacaklar! Hepsi oradaydılar. İktidarı alkışlıyorlardı. Aynen Piyalepaşa'da olduğu gibi kimisi, iktidarı siyaseten aklamaya çalışırken, kimisi de fetvabazlığa soyunmuştu.Yağmura yakalanmadan Üsküdar'a gelelim. Üsküdar, 2004 yılından beri AKP'li belediye başkanlarınca yönetiliyor. Hatırlarsınız! Üsküdar'ın bir önceki AKP belediye başkanı Mustafa Kara, ABD Dışişleri Bakanlığı Bakan Yardımcısı Philip Gordon ve o zamanki Amerikan Büyükelçisi Francis Ricciardone ile birlikte Müslüman halka iftar yemeği dağıtmışlar, vatandaşta bu yemekle iftar etmişti. Üsküdar belediyesinin diğer bir şöhreti ise "cami satan belediye" olarak adlandırılmaktan geliyordu. Başkan yine AKP'liydi. Bu satış, CHP'li milletvekili İhsan Özkes'in verdiği soru önergesini, henüz ismi yolsuzluk ve rüşvet dosyalarına girmemiş olan Muammer Güler'in verdiği yanıtla itiraf edilmişti. Evet, AKP'li Üsküdar belediyesi, devlete olan 7.3 milyon (trilyon) TL'lik vergi borcunu ödeyemediği için başta Amine Hatun Camisi, Alvarlızade Camisi, Bağlarbaşı Huzur Camisi ve Bahçelievler Camisi olmak üzere bir çok taşınmazını vergi borcu karşılığı devlete satmıştı. Malum kargalar tabii ki oradaydı ve satış lafına, iktidar gibi içerlemişlerdi. Çünkü önlerinde koskoca bir put vardı. Nasıl bir put mu? "Bu ülkede cami yıkılsa ancak CHP yıkar. Cami satılmışsa ancak CHP satar. AKP yıkmışsa, hikmeti vardır. AKP satmışsa, bu satış değil devirdir" putu.Ne AKP ve ne de bu cami kargaları söylemlerinde samimi değillerdir. Bu ispatlı bir iddiadır. Bakın! Yıllarca Ayasofya üzerinde oy devşirildi. Ama iktidara gelindi. "Ayasofya tartışmalarının boş olduğu, bu haliyle kalması gerekliliği" vurgulandı. Kargalardan "tık" çıkmadı. Geçen yıl Saadet Partisi, Ayasofya'yı tekrar gündem etme gayretine girdi. Hatta 20 bin kişi topladılar ve Ayasofya önünde namaz kıldılar. Eski başbakanın tavrı net ve keskindi; "Önce Sultan Ahmet'i (camisini) doldurun, sonra bakarız" Cami kargalarından yine ses yoktu. Yaz serinliğinde Ayasofya önünde toplanan 20 bin Saadetliden ise haber alınamıyordu.Ve Erdoğan karar verdi; "Çamlıca'ya görkemli bir cami yapıla?" Çamlıca'da, 37.500 kişi kapasiteli, maliyetinin 100 milyon (trilyon) TL'yi geçeceği açıklanan bir cami yapılıyor. Kargalar alkışlıyor. Sabahın seher vaktinde Ayasofya için toplanan ve "gidin Sultan Ahmet'te kılın namazınızı" fırçasını yiyen 20 bin kişi, "Biz, Sultan Ahmet'i bile dolduramıyorken sen, neden Çamlıca'ya 37.500 kişilik cami yapıyorsun? Böyle bir ihtiyaç var mıdır? Bu cami kimin parasıyla yapılıyor? Kendi paranla yaptırıyorsan israftır. Milletin parasıyla yaptırıyorsan haramdır" demiyor, diyemiyor. Bakın! Çamlıca olsun, Validebağ olsun fark etmez camiler, mescitler bizim inancımızın, kültürümüzün simgeleridir. Kutsal mekânlardır. Her ortamda Müslüman'ların ibadet etme imkânını sağlamak devletin görevidir. Ama cami veya başörtüsü gibi inancımızdan gelen değer ve simgeler kimsenin tekelinde olmamalı ve en önemlisi kimsenin tekeline terk edilmemelidir. Millet olarak bütün değerlerimize sahip çıkarsak, hem kargaları kovar, hem de dini simgeler üzerinden kibrini yansıtanları sustururuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Allah'ın dininde renkten renge girip kaypaklık etmeyin / 20.06.2025
- Bizim ünlülerin vicdanı yok mu? / 19.06.2025
- MOSSAD’ın Afganlı ajanları ve Türkiye / 18.06.2025
- İran, İsrail ve biz / 16.06.2025
- Bugün İslam Dini ‘kemale’ erdi / 15.06.2025
- İran uyanacak ve uyandıracak mı? / 14.06.2025
- Bakan Şimşek’ten korkutan açıklama: ‘En kötüyü geride bıraktık’ / 13.06.2025
- Gerçekler ve yalanlar / 12.06.2025
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Bizim ünlülerin vicdanı yok mu? / 19.06.2025
- MOSSAD’ın Afganlı ajanları ve Türkiye / 18.06.2025
- İran, İsrail ve biz / 16.06.2025
- Bugün İslam Dini ‘kemale’ erdi / 15.06.2025
- İran uyanacak ve uyandıracak mı? / 14.06.2025
- Bakan Şimşek’ten korkutan açıklama: ‘En kötüyü geride bıraktık’ / 13.06.2025
- Gerçekler ve yalanlar / 12.06.2025
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025