Önümde Çanakkale savaşına katılan çocuk askerlerin bir fotoğrafı var. Duygulanmamak mümkün değil.
Bu vatanı onların kanlarına borçluyuz.
Allah bir daha böyle bir savaşı göstermesin bizlere?
Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir destan Çanakkale.
"Cephede görev alan 11 yaşındaki Ali, binbaşı Lütfi Bey'in oğlu Emrullah, Küçük Mehmet, Ali, Küçük Bilal, Nezahat Onbaşı gibi çocukların yaşları 8 ila 16 arasında değişiyordu.
Mesela, Balıkesir'den Çanakkale ve diğer cephelere sevk olunan öğrenciler olmuştur. Balıkesir Erkek Muallim Mektebi'nden çok sayıda öğrenci cepheye sevk edilmiş, 1914-1918 yılları arasında bu okul sadece 2 mezun vermişti.
Galatasaray Lisesi, Trablusgarp savaşından kurtuluş savaşına 50 şehit vermişti.
Çapa Öğretmen Okulu, öğretmen ve öğrencileri ile savaşa katılmıştı.
Edirne Lisesi, öğretmen ve öğrencileri ile savaşa katılmış ve hiçbiri geri dönmemiştir.
Kastamonu Abdurrahmanpaşa Sultanisi, 1911'de 64 mezun vermişken, 1912-1913 ve 1916-1917'de başta Çanakkale olmak üzere katıldığı savaşlar nedeniyle mezun verememiştir.
Çanakkale'ye giden tıbbiyeli öğrenciler 1915 savaşlarına katılmışlar, ağır kayıp nedeniyle fakülte bir yıl kapalı kalmıştı. 1921 senesine kadar mezun verememiştir.
Nezahat Onbaşı, tabur komutanı binbaşı Halit Bey'in kızı idi ve 12 yaşındaydı.
Çok iyi ata binen bu küçük asker, elinde silahı ile 70. Piyade Alayı'nda cephede savaşmıştı." (Mahşerin Kanlı Çiçekleri Çanakkale, Ali Kuzu).
Bu örnekler, Türk milletinin vatanına olan bağlılığının göstergesi.
Evladından, canından, kanından geçen ecdadımız bizleri bugünlere taşıdı.
Geçmişin milli duygularla yoğrulmuş gençliğe günümüzde de ihtiyacımız var.
Milli birlik şuuru, milli tarih bilinci, milli ve manevi değerlere bağlılık bir milleti devleti ile beraber yapan, ayakta tutan, dış güçlere karşı direncini oluşturan olmazsa olmazlar...
Siz eğer gençlerinize bu şuuru değil de Batıcılığı empoze edersiniz; sömürgeciliğin şekil değiştirmiş hali olan emperyalizmle baş edemezsiniz.
Ve bugün bizler gençlerimizi Batı hayranlığı içinde "adam sen de" rahatlığı için de görüyoruz.
Tarih geçmişte yaşanmış olayları değil, ders alınması gereken gerçekleri anlatır.
Umarız, Çanakkale destanını yaşayan Türk milleti ve özellikle Türk gençliği bu milli şuuru tekrar kazanır.
Bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza çok şeyler borçluyuz. Zira kendilerini örnek alan İcmal Gençliği, vatan kutsallığını, bayrak sevdasını, mili ve manevi değerlere bağlılığı öğrenen, yaşayan ve anlatan bir nesil olarak bizlere ümit veriyor.
Bu vatanı onların kanlarına borçluyuz.
Allah bir daha böyle bir savaşı göstermesin bizlere?
Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir destan Çanakkale.
"Cephede görev alan 11 yaşındaki Ali, binbaşı Lütfi Bey'in oğlu Emrullah, Küçük Mehmet, Ali, Küçük Bilal, Nezahat Onbaşı gibi çocukların yaşları 8 ila 16 arasında değişiyordu.
Mesela, Balıkesir'den Çanakkale ve diğer cephelere sevk olunan öğrenciler olmuştur. Balıkesir Erkek Muallim Mektebi'nden çok sayıda öğrenci cepheye sevk edilmiş, 1914-1918 yılları arasında bu okul sadece 2 mezun vermişti.
Galatasaray Lisesi, Trablusgarp savaşından kurtuluş savaşına 50 şehit vermişti.
Çapa Öğretmen Okulu, öğretmen ve öğrencileri ile savaşa katılmıştı.
Edirne Lisesi, öğretmen ve öğrencileri ile savaşa katılmış ve hiçbiri geri dönmemiştir.
Kastamonu Abdurrahmanpaşa Sultanisi, 1911'de 64 mezun vermişken, 1912-1913 ve 1916-1917'de başta Çanakkale olmak üzere katıldığı savaşlar nedeniyle mezun verememiştir.
Çanakkale'ye giden tıbbiyeli öğrenciler 1915 savaşlarına katılmışlar, ağır kayıp nedeniyle fakülte bir yıl kapalı kalmıştı. 1921 senesine kadar mezun verememiştir.
Nezahat Onbaşı, tabur komutanı binbaşı Halit Bey'in kızı idi ve 12 yaşındaydı.
Çok iyi ata binen bu küçük asker, elinde silahı ile 70. Piyade Alayı'nda cephede savaşmıştı." (Mahşerin Kanlı Çiçekleri Çanakkale, Ali Kuzu).
Bu örnekler, Türk milletinin vatanına olan bağlılığının göstergesi.
Evladından, canından, kanından geçen ecdadımız bizleri bugünlere taşıdı.
Geçmişin milli duygularla yoğrulmuş gençliğe günümüzde de ihtiyacımız var.
Milli birlik şuuru, milli tarih bilinci, milli ve manevi değerlere bağlılık bir milleti devleti ile beraber yapan, ayakta tutan, dış güçlere karşı direncini oluşturan olmazsa olmazlar...
Siz eğer gençlerinize bu şuuru değil de Batıcılığı empoze edersiniz; sömürgeciliğin şekil değiştirmiş hali olan emperyalizmle baş edemezsiniz.
Ve bugün bizler gençlerimizi Batı hayranlığı içinde "adam sen de" rahatlığı için de görüyoruz.
Tarih geçmişte yaşanmış olayları değil, ders alınması gereken gerçekleri anlatır.
Umarız, Çanakkale destanını yaşayan Türk milleti ve özellikle Türk gençliği bu milli şuuru tekrar kazanır.
Bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza çok şeyler borçluyuz. Zira kendilerini örnek alan İcmal Gençliği, vatan kutsallığını, bayrak sevdasını, mili ve manevi değerlere bağlılığı öğrenen, yaşayan ve anlatan bir nesil olarak bizlere ümit veriyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018