Birçok insan doğup büyüdüğü şehirden, başka şehirlere, bazen başka devletlere, bazen de başka kıtalara, değişik sebeplerden dolayı göç etmektedir.
En başta ekonomik sebeplerden kaynaklanan göçlerin, siyasi, toplumsal, iklimsel başta olmak üzere birçok faktörleri vardır.
Peygamber Efendimizin (s.a.a.) ve ashabının Mekke'den Medine'ye gitmeleri, yapılan baskılardan, suikastlardan kurtulmak için inançları gereği, yapmış oldukları göçe verdikleri isim, hicrettir.
Efendimizden önce gönderilen Peygamberler, bazen yalnız, bazen kavimleri ile beraber meşakkatli göçler, hicretler yapmışlardır. İlk örnek İnsanlığın babası Hz. Adem'dir (a.s.). Dünya ya imtihan gereği gönderildiğinde Havva annemizle bulaşabilmek için Hindistan'dan Hicaz'a kadar göçüp hicret etmiştir.
Atamız Hz. İbrahim (a.s.) Nemrut'un kendisini ateşe atmasından sonra doğduğu büyüdüğü topraklardan Filistin'e, Mısır'dan Mekke'ye bütün Ortadoğu coğrafyasında hicret etmiştir. Oğlu Hz. İsmail'i (a.s.) Mekke'ye, diğer oğlu Hz. İshak'ı (a.s.) Kenan diyarına hicret ettirmiştir.
Hz. Lut (a.s.), kendi kavmi helak edilmeden önce, inananlardan çok az bölümüyle yurtlarını terk ederek, hicret etmişlerdi.
Hz. Yusuf'un (a.s.) kardeşleri, onu öldüreceklerine, Mısır'a köle olarak satmışlardı. Özgürlüğü elinden alınarak sürgün edilen Yusuf peygamber, İbraniceden farklı bir dili konuşan, farklı inançları olan farklı bir milletin topraklarına hicret ettirilmişti. Bu hicret İsrailoğulları için yeni bir vatanda rahat bir yaşama vesile olmuştur.
Hz. Musa (a.s.) Firavunun sarayında hanedan ailesine mensup bir hayat yaşarken, Mısır'dan ilk başta tek başına Kenan diyarına hicret etmiştir.
Firavunun boyunduruğundan kurtardığı kavmi ile beraber Kenan diyarına yapmış oldukları hicret, başka bir milletin, başka bir dilin, başka bir inancın gölgesinden sıyrılıp kendilerine vaat edilmiş topraklarda, inançları gereği yaşayabilmeleri için, yapılan bir hicrettir.
Tabi ki, Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed Mustafa'nın,(s.a.a.) ilk başta ashabını Mekke'den Habeşistan'a, kendi ırkından, kendi dilinden olmayan başka bir kavmin topraklarına iki defa hicret ettirmesi. Daha sonrasında kendi kavminden, kendi dilinden ve az da olsa kendi dininden olanların yanına, Rabbimizin emri ile yapmış olduğu, canın ve dinin korunması için yapılan göçtür, Hicret.
Enfal suresi 72. ayet-i kerimede mealen şöyle buyruluyor; "İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir. İman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar, onların velayetleri size ait değildir. Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir".
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Maarif yüzyılı! / 13.01.2025
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024