Yıllardır meclisteki partilerin değişmez gündemi, 'kim daha çok terör örgütlerinin yandaşı' başlığındaki karşılıklı iddialar, söylemler ve de hakaretler çerçevesinde gerçekleşiyor.
Kim haklı sorusunun cevabı, hiçbirisidir. Diğer taraftan bu konuda da laf çok, iddia çok. Bende bu yazımda laf ve iddialar ötesinde bizzat icraatları bir hatırlatayım dedim.
İşte CHP'nin, PKK dosyası!
CHP Genel Başkanı, 29 Ekim 2007 aynen şöyle diyordu: "Barzani, bizim muhatabımız olamaz… Barzani terör konusunda tavrını çok açık ortaya koymak durumunda. Kendisi terör örgütüne yataklık yapan durumundadır."
CHP Genel Başkan Yardımcısı ise 14 Nisan 2007'de, 'Barzani'nin her sözü, Türkiye'nin egemenlik haklarına da bir tecavüzdür' diyordu.
2009 yılının Mart ayında dönemin Cumhurbaşkanı, adına 'Kürt sorunu' dedikleri konu ile ilgili olarak 'ilerleyen günlerde çok iyi şeyler olacak' açıklamasını yapmıştı.
6 ay sonra CHP'nin isteği ve Öcalan'ın çağrısıyla 34 PKK'lı Habur'dan ülkemize giriş yaptı. Çadırdan mahkeme kurdular ve o teröristler serbest bırakıldı. CHP çok mutluydu. Muhalefet ise memnundu.
Habur'daki seyyar mahkemeden sonra 15 Kasım 2009'da CHP genel başkanı çıktı ve 'Milli birlik ve kardeşlik projemiz bir hedeftir. Demokratik açılım süreciyle bu hedefe ulaşacağız' dedi.
Tarihler 13 Eylül 2011'i gösterdiğinde MİT'in, PKK ile Oslo'da buluştuğu ortaya çıktı. MİT Müsteşarı hem Öcalan'la, hem PKK'lılarla, CHP Genel Başkanının özel temsilcisi sıfatıyla görüştüğü açıklandı.
Gelen tepkiler üzerine CHP Genel Başkanı; "PKK ile görüşme talimatını bizzat ben verdim. Biz, İmralı olsun, Oslo olsun çok açık ve net bu adımları attık' açıklamasını yaptı.
Tepkiler çoğalınca CHP Genel Başkanı resti çekti: "PKK ile görüşülmesini ben istedim; sıkıntısı olan bana söylesin. MİT her an her türlü hareketi yapabilir. Mesela yarın İmralı'ya gitmek gerekiyorsa müsteşarıma 'gerekeni yap' derim."
Süreç hızla ilerliyordu ve tarihler 28 Aralık 2012'yi gösterdiğinde bu sefer CHP Genel Başkanı, MİT'in Öcalan'la görüştüğünü açıklıyordu.
CHP'nin terör örgütüne, Kuzey Irak'taki Barzani yapılanmasına ve İmralı'daki idam mahkumuna ilgisi artarak devam ediyordu.
Öyle ki, 2012 yılındaki CHP'nin büyük kongresinde tribünlerin, 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganlarıyla Barzani katıldı.
Aynı yıl bir CHP'li vekil: "Yerel yönetimlerin güçlendirildiği bir modelde PKK seçime girsin ve seçilsin. Seçilerek gelsin. Abdullah Öcalan'ın, PKK üzerindeki hakimiyeti, gücü ve sembolleşen liderlik konumu devlet için bir şanstır. Öcalan devlet için bir aktör haline geldi" diyordu.
Ve tarihler 2013 yılının ilk gününü gösterdiğinde CHP, 'çözüm süreci' adı altında resmi bir adım attı.
2004 yılında 'BOP kapsamında Diyarbakır merkez olabilir' müjdesi veren CHP Genel Başkanı bu sefer, 13 Kasım 2013'te 'bu hafta sonu Diyarbakır'da tarihi bir süreci yaşayacağız' müjdesini veriyordu.
Gerçekten de tarihi bir süreç yaşanmış, Barzani kırmızı halı ve devlet protokolü ile karşılanmış hatta bizzat Barzani, 'böyle bir şeyi hayal bile edemezdim' demişti.
Tabi CHP bu adımları tek başına atmıyordu. BDP ile (bugünkü HDP) paralel yürüyorlardı.
13 Şubat 2013'te BDP'ye izin verdiler. Onlarda, İmralı'ya gidip Öcalan'la görüştü. Öcalan, BDP heyetiyle Kandil'e, PKK'nın Avrupa ayağına ve kamuoyuna bir mektup gönderdi.
CHP vitesi iyice yükseltmişti. Tarihler 21 Mart 2013'ü gösterdiğinde PKK'nın kurucusu idam mahkumu Öcalan'ın mektubu Türkçe ve Kürtçe olarak Diyarbakır'da okundu. 9 dilde yayımlanarak dünyaya duyuruldu.
CHP'nin aldığı karar ve yaptığı açıklamalarla devlet kurumlarından 'T.C' ibareleri sökülmeye, şehirlerden 'Ne mutlu Türk'üm diyene' tabelaları kaldırılmaya başlandı.
Diğer taraftan örgüte katılımlar hızla devam ediyor, terör örgütü şehirlerde yapılandığı gibi bazı şehirlerde hendekler kazıyordu.
Çözüm süreci hızla devam ediyor, CHP Genel Başkan yardımcıları ise değişik tarihlerde sürecin nimetlerini şöyle dile getiriyordu:
"Abdullah Öcalan'ın düşünceleri, bizim de düşüncelerimiz. Biz aslında devleti, kurumları kendisiyle hesaplaştırdık… Öcalan'la direkt diyalogumuz var…
Beğenin ya da beğenmeyin Öcalan, Kürtlerin lideri. Bir mekanizma oluşturduk. MİT, Öcalan'la görüşüyor. Biz, BDP'lilerle görüşüyoruz, onlar da Kandil'le görüşüyor…
Heyetimizin, Kandil'le de direkt görüşmesini arzu ediyoruz…
Oslo'da anlaşmıştık… PKK ile AKP doğrudan görüşüyor… Çözüm sürecinde müsamaha gösterdik."
"Abdullah Öcalan, Türkiye'nin demokrasisine katkı sağlıyor. Biz, KCK'yı paralel devlet olarak görmüyoruz."
Hem kanuni hem de vicdani olmayan bu sürece karşı çıkanları, tepki gösterenleri ise CHP'nin kurmayları anında, 'hain, barışın önündeki engeller, milletin kardeşliğini istemeyenler' olarak millete şikâyet ediyordu.
Ve 28 Şubat 2015'te Dolmabahçe'de CHP ve HDP vekilleri ortak hazırladıkları mutabakat metnini tüm Türkiye'ye açıkladılar.
Tarihi itiraf
Bu sürecin mimarı, yılmaz savunucusu CHP Genel Başkanı, Dolmabahçe mutabıkından yaklaşık 7 ay sonra 6 Eylül 2015'te çıktı dedi ki:
"PKK, çözüm sürecini silah stoklama süreci olarak değerlendirdi. Bu süreç içinde güvenlik güçlerimiz, 'herhangi bir çatışmaya, şuna-buna girmeyelim' dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içinde bunlar, bunu yaptılar."
10 gün sonra ise (17 Eylül 2015); "Çözüm süreci içinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği PKK'ya operasyon yapmadı. Bu süreçte, hazırlık safhasına girdiler, mayın döşeyip bombalar yerleştirdiler. Bu terör eylemlerini, biz görmezden gelmeye nereye kadar devam edeceğiz" dedi.
İşte bu CHP ve CHP'nin Genel Başkanı yıllardan beri AKP'yi ve AKP Genel Başkanını terör örgütü PKK'ya sahip çıkmakla, terör örgütü ve siyasi uzantılarıyla iş birliği yapmakla suçluyor.
Bana göre AKP'de sütten çıkmış 'ak' kaşık değil. Ama her şey bu kadar açıkken bütün sorumluluğu CHP'ye yüklemekte akılları ziyandır.
Not: Yazıda geçen CHP yerine AKP, AKP yerine de CHP yazarsanız konu 'çuk' diye anlaşılır.
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025