Hafta içi iki gün boyunca Ege'yi turladık.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin yoğun programını izlemek üzere İzmir-Manisa hattında tur attık.
BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın hızına yetişmek ne mümkün.
Çöl sıcaklarının Türkiye'yi kavurduğu Temmuz ayında bütün siyasi liderler millet yerine serin sularla kucaklaşırken sayın Baş, kavurucu çöl sıcağına meydan okurcasına en sıcak bölgemiz olan Ege'de çiftçiyle, halkla kucaklaşıyor.
Gittiği her ilin ticaret, sanayi, esnaf ve çiftçi odalarını ziyaret ediyor. Oda başkanlarının, Meslek kuruluşlarının sivil toplum örgütlerinin dertlerini dinliyor, çözüm ve projeleri ile yüreklerine su serpiyor.
odaların Meclis salonlarında yaptığı konuşmalar mini bir konferansa dönüşüyor. ilginç diyaloglar, soru cevap faslından sonra samimi kucaklaşmalarla uğurlanıyor.
Ve arkasından İzmir ve Manisa'nın alev gibi yakan sıcak rüzgarı ile boğuşarak gecenin panel ve mitinglerine koşuyoruz.
Orada da milletimizin yoğun ilgi ve sevgisi, Prof. Dr. Baş'ın çözümleri bir milli duruşa, bir milli oluşa dönüşüyor.
Geleceğe dair ümitler bileniyor. Bu seferki gezilerde en çok dikkatimi çeken nokta Prof. Dr. Haydar Baş'a ticaret ve meslek odalarının en az sıradan halk kadar yoğun ilgi ve alaka göstermeleriydi.
Görüştüğümüz hemen her Başkan, Prof. Dr. Haydar Baş'a şunları söyledi:
"Hocam sizi ilgiyle ve dikkatle takip ediyoruz. Dobra ve kararlı tavrınızı çok beğeniyoruz. Milletle kurduğunuz sıcak ilişkiye hayranız.
Ekonomiye getirdiğiniz farklı yorumlar bize çok farklı ufuklar açıyor.
Dedikleriniz bir bir gerçekleşiyor."
Gerçekten de haksız sayılmazlar. Türkiye, enflasyonu, deflasyonu, stagflasyonu Ondan öğrendi.
Paraya getirdiği tanım ve fonksiyon, durgunluğa getirdiği çözüm, vergiye getirdiği devrimci yorum, sadece halkımızın değil ticaret erbabı, yörenin kremasının da dikkatini çekmiş durumda.
Hele hele borç batağına saplanan Türkiye'ye gösterdiği milli ekonomi modelinin üretim ve istihdama yönelik açılımları, özellikle çiftçi kesimini mest ediyor.
Bu gezilerde gözlemlediğim bir başka husus, Anadolu'daki Oda ve kuruluş yöneticilerinin bilgisi, birikimi ve bir o kadar da tevazusu...
Bu kalite maalesef Meclis'e tam anlamıyla yansımıyor.
Bir örnek olarak Manisa Ziraat odası Başkanı Nuri Sorman beyi verebiliriz.
Sayın Sorman bir Anadolu dervişi ve bilgesi edasıyla çiftçimizin sorunlarını Prof. Dr. Haydar Baş beye anlatıyor.
Anlattıkça açılıyor. İktidarın önceki iktidarların yolundan giderek nüfusumuzun yüzde 45'ini oluşturan tarım kesimini bitirdiğini söylüyor.
Anlattıkça anlatıyor, biz hayranlıkla onu dinliyor sayfalarca not alıyoruz.
Prof. Dr. Haydar Baş da, Başkanı takdir ve tebrik ediyor.
Bir oda üyesi söze giriyor: "Hocam biz çiftçiyiz ama hemen hepimiz üniversitede öğretim üyesiyiz. İşimizi çok iyi biliyoruz" diyor.
Ardından Haydar Baş, iş bilenlere konuşmanın rahatlığı ile ekonomiye getirdiği yeni çözümleri, çiftçi kesimine yönelik önerileri anlattıkça salon konferans dinleyicisi gibi kaptırıp gidiyor.
Alkış tufanı ile kendimize geliyoruz. Artık çiftçinin gerçek 'Baba'sı var.
"Yıllarca çiftçinin sırtından geçinen, ama, çiftçiye bir kuruş katkısı olmayan sahte babalar devri bitiyor"; bu sözler, Manisa Ziraat Odası Meclis Üyesinin.
Çiftçi her şeyi ne kadar yalın okuyor değil mi?
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin yoğun programını izlemek üzere İzmir-Manisa hattında tur attık.
BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın hızına yetişmek ne mümkün.
Çöl sıcaklarının Türkiye'yi kavurduğu Temmuz ayında bütün siyasi liderler millet yerine serin sularla kucaklaşırken sayın Baş, kavurucu çöl sıcağına meydan okurcasına en sıcak bölgemiz olan Ege'de çiftçiyle, halkla kucaklaşıyor.
Gittiği her ilin ticaret, sanayi, esnaf ve çiftçi odalarını ziyaret ediyor. Oda başkanlarının, Meslek kuruluşlarının sivil toplum örgütlerinin dertlerini dinliyor, çözüm ve projeleri ile yüreklerine su serpiyor.
odaların Meclis salonlarında yaptığı konuşmalar mini bir konferansa dönüşüyor. ilginç diyaloglar, soru cevap faslından sonra samimi kucaklaşmalarla uğurlanıyor.
Ve arkasından İzmir ve Manisa'nın alev gibi yakan sıcak rüzgarı ile boğuşarak gecenin panel ve mitinglerine koşuyoruz.
Orada da milletimizin yoğun ilgi ve sevgisi, Prof. Dr. Baş'ın çözümleri bir milli duruşa, bir milli oluşa dönüşüyor.
Geleceğe dair ümitler bileniyor. Bu seferki gezilerde en çok dikkatimi çeken nokta Prof. Dr. Haydar Baş'a ticaret ve meslek odalarının en az sıradan halk kadar yoğun ilgi ve alaka göstermeleriydi.
Görüştüğümüz hemen her Başkan, Prof. Dr. Haydar Baş'a şunları söyledi:
"Hocam sizi ilgiyle ve dikkatle takip ediyoruz. Dobra ve kararlı tavrınızı çok beğeniyoruz. Milletle kurduğunuz sıcak ilişkiye hayranız.
Ekonomiye getirdiğiniz farklı yorumlar bize çok farklı ufuklar açıyor.
Dedikleriniz bir bir gerçekleşiyor."
Gerçekten de haksız sayılmazlar. Türkiye, enflasyonu, deflasyonu, stagflasyonu Ondan öğrendi.
Paraya getirdiği tanım ve fonksiyon, durgunluğa getirdiği çözüm, vergiye getirdiği devrimci yorum, sadece halkımızın değil ticaret erbabı, yörenin kremasının da dikkatini çekmiş durumda.
Hele hele borç batağına saplanan Türkiye'ye gösterdiği milli ekonomi modelinin üretim ve istihdama yönelik açılımları, özellikle çiftçi kesimini mest ediyor.
Bu gezilerde gözlemlediğim bir başka husus, Anadolu'daki Oda ve kuruluş yöneticilerinin bilgisi, birikimi ve bir o kadar da tevazusu...
Bu kalite maalesef Meclis'e tam anlamıyla yansımıyor.
Bir örnek olarak Manisa Ziraat odası Başkanı Nuri Sorman beyi verebiliriz.
Sayın Sorman bir Anadolu dervişi ve bilgesi edasıyla çiftçimizin sorunlarını Prof. Dr. Haydar Baş beye anlatıyor.
Anlattıkça açılıyor. İktidarın önceki iktidarların yolundan giderek nüfusumuzun yüzde 45'ini oluşturan tarım kesimini bitirdiğini söylüyor.
Anlattıkça anlatıyor, biz hayranlıkla onu dinliyor sayfalarca not alıyoruz.
Prof. Dr. Haydar Baş da, Başkanı takdir ve tebrik ediyor.
Bir oda üyesi söze giriyor: "Hocam biz çiftçiyiz ama hemen hepimiz üniversitede öğretim üyesiyiz. İşimizi çok iyi biliyoruz" diyor.
Ardından Haydar Baş, iş bilenlere konuşmanın rahatlığı ile ekonomiye getirdiği yeni çözümleri, çiftçi kesimine yönelik önerileri anlattıkça salon konferans dinleyicisi gibi kaptırıp gidiyor.
Alkış tufanı ile kendimize geliyoruz. Artık çiftçinin gerçek 'Baba'sı var.
"Yıllarca çiftçinin sırtından geçinen, ama, çiftçiye bir kuruş katkısı olmayan sahte babalar devri bitiyor"; bu sözler, Manisa Ziraat Odası Meclis Üyesinin.
Çiftçi her şeyi ne kadar yalın okuyor değil mi?
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014