BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, şövenist değil milliyetçi, fundamantalist değil dindar, mandacı değil bağımsızlık yanlısı kimliğiyle BTP iktidarı döneminde hem devletin, hem de milletin selamette olacağını söylediBağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, partisinin, şövenist değil milliyetçi, fundamantalist değil dindar, mandacı değil bağımsızlıkçı bir kimliğe sahip olduğunu söyledi.Emsalsiz kimlikBTP'nin bu kimliğinin, aynı zamanda Türk milletinin de kimliği, Cumhuriyet Türkiye'sinde yaşayan Müslüman Türk milletinin de kimliği olduğu açıklamasında bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, milliyetçi, dindar ve bağımsızlıkçı kimliklerini şöyle detaylandırdı:"Biz, şövenist değiliz ama milliyetçiyiz. Kafatasçılığı öne çıkartan bir mantıkla hayata yaklaşan değiliz. Bu milletin içerisinde çeşitli etnik tabiattan insanlar da vardır. Bizim Türk milletine bakış tarzımız, milletin örfü, adeti, geleneği, maneviyatı ile yoğrulan bir medeniyet kimliğidir, bir siyaset kimliğidir. Adına Türk dediğimiz insanın içinde Laz'ı, Boşnak'ı, Arab'ı, Acem'i, Kürt'ü vardır. Türk şemsiyesi altındaki bu insanların örfü, adeti, geleneği, dini birdir. Yoğrulmuş, adına Türk milleti denmiştir. Bu millet kavramı da tarihin her döneminde bütün insanlığın can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini temin etmiştir. Siyasi sınırları içinde bulunanların değil komşusunun da insan haklarını doya doya yaşatmış bir kimliktir. Bizim milliyetçilik anlayışımız iki günlük bir milliyetçilik anlayışı değil, belki de beş bin yıllık tarihin süzülerek ortaya koyduğu bir milliyetçilik anlayışıdır. Bundan Kürt'ü de, Laz'ı da, Çerkez'i de, Boşnak'ı da memnundur. Çünkü her birinin paydası bunda mevcuttur. Tarihte bir başka millete kendi adını sevdire sevdire kabul ettiren Türk milletinden de başka bir millet yoktur. Balkanlar bunun en güzel şahididir."
Coğrafyamıza oynanan oyun
"Bugün Türk kimliğinden bizi soğutarak farklı bir kimliği kabul ettirmek istiyorlar. Temelinde yatan niyet de coğrafyamızı ele geçirmektir. Kimsenin aklından bu halimizle AB'nin bizi kabul edeceği geçmesin. AB, Türkiye'yi belki on parçaya ayırarak ancak kabul eder. Bu haliyle kabul etmez. Çünkü bu kimlik iddiasındaki Türkiye bir kaç tane Avrupa'yı besler."
Fundamantalizme yer vermeyen dindarlık
"İkincisi, biz fundamantalist değil ama sonuna kadar dindarız. Bizim dönemimizde, herkes din hürriyetini sonuna kadar yaşama imkan ve zeminini bulacaktır. BTP, bu hürriyeti insanına doya doya verecektir.
Neden bugüne kadar bazı konularda şikayet olunmuş, çok tabii hak olan din hürriyeti bu insanlara verilmemiştir? Veya bu şekilde bu propaganda ediliyor. Bunun asıl sebebi şudur: Cumhuriyetin başlangıcı döneminde saltanat cumhuriyet çatışması olmuştur. Birileri bunu çok iyi tezgahlayarak, saltanat ve cumhuriyet arasında olan mücadeleyi cumhuriyetle müslümanlık arasında var haline getirmiştir. Maalesef o günün saf insanları da buna alet olmuştur. Aslında saltanatın uzaktan ve yakından İslam'la alakası yoktur. Fakat geçmişte, imparatorluk döneminde, İslam'la alakası olmayan saltanatla İslam'a fevkalade bir hizmet getirilmiştir. Bu hizmeti saltanatla beraber meczettiler. Bu, budur zannedildi. Saltanatı müdafaa edenlerle cumhuriyeti müdafaa edenler arasında bir çatışma oldu. Zannedildi ki çatışma, İslam'la cumhuriyet arasında bir çatışmadır. Oysa cumhuriyete hizmet edenler de İslam'a hizmet ederler. Bugün sistem, 'Laik bir ülkedesin. Din işleriyle devlet işlerini birbirinden ayrı tutacaksın. Dinin istediğini kendi nefsinde istediğin şekilde, istediğin kadar yaşama imkanı, hakkı sana verilmiştir. Devletin iradi çizgisine kadar verilmiştir' diyor. Bu haddi, hududu tayin eden her birey toplum içerisinde istediği gibi dinini yaşayabilir. Ama bu haddi aşıp da 'ben bunu devlete hakim kılacağım' tarzında bir inancı fiiliyata dökene müsaade et de devlet de müdahale etsin. O da hayatını korumak mecburiyetinde. İşte bu çizgiyi BTP hem bilimadamlarıyla beraber en güzel tarzda ortaya koymuştur. Devleti, Müslüman kimliğiyle beraber koruyan ve fakat devlete Müslüman kimliğini giydirmeyen, kendisi Müslüman gömleği giyen veya şu gömleği giyen, inanç gömleğini giyen ama devletine hiç bir inanç kimliği, gömleği giydirmeyen bir anlayışla onun bekası için merhum Mustafa Kemal Atatürk'ün ilkeleri doğrultusunda dünyada hakim kılmaya çalışan bir insana Türkiye'nin içinde mevcut olan kurumlardan bir tanesinin ters düşmesine imkan ve ihtimal yoktur. O bakımdan BTP, 'fundamantalist değiliz ve fakat dindarız' diyor. Onun için bizim dönemimizde devlet selamettedir, millet de selamettedir. Devleti koruyacak olan irade de BTP'nin projelerindedir, milletin dini hayatını yaşatacak olan irade de BTP'nin projelerindedir. Hiç kimsenin bunda kuşkusu olmasın. Yani bizim devrimizde devlet ve millet beraberliği, sivil ve asker birliği olacaktır. Bir bilek, bir yürek olacaktır."
Bağımsızlıktan taviz yok
"Kimliğimizin üçüncü şıkkı da biz mandacı değiliz. Filan devlet güçlü imiş! Dünyanın en güçlü devleti ve milleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milletidir. O bakımdan mandacı olamayız. Biz ulusalcıyız. Biz bağımsızlık yanlısı bir milletiz ve devletiz. Egemenliğimizden taviz veremeyiz. Bağımsızlığımızdan taviz veremeyiz."
Coğrafyamıza oynanan oyun
"Bugün Türk kimliğinden bizi soğutarak farklı bir kimliği kabul ettirmek istiyorlar. Temelinde yatan niyet de coğrafyamızı ele geçirmektir. Kimsenin aklından bu halimizle AB'nin bizi kabul edeceği geçmesin. AB, Türkiye'yi belki on parçaya ayırarak ancak kabul eder. Bu haliyle kabul etmez. Çünkü bu kimlik iddiasındaki Türkiye bir kaç tane Avrupa'yı besler."
Fundamantalizme yer vermeyen dindarlık
"İkincisi, biz fundamantalist değil ama sonuna kadar dindarız. Bizim dönemimizde, herkes din hürriyetini sonuna kadar yaşama imkan ve zeminini bulacaktır. BTP, bu hürriyeti insanına doya doya verecektir.
Neden bugüne kadar bazı konularda şikayet olunmuş, çok tabii hak olan din hürriyeti bu insanlara verilmemiştir? Veya bu şekilde bu propaganda ediliyor. Bunun asıl sebebi şudur: Cumhuriyetin başlangıcı döneminde saltanat cumhuriyet çatışması olmuştur. Birileri bunu çok iyi tezgahlayarak, saltanat ve cumhuriyet arasında olan mücadeleyi cumhuriyetle müslümanlık arasında var haline getirmiştir. Maalesef o günün saf insanları da buna alet olmuştur. Aslında saltanatın uzaktan ve yakından İslam'la alakası yoktur. Fakat geçmişte, imparatorluk döneminde, İslam'la alakası olmayan saltanatla İslam'a fevkalade bir hizmet getirilmiştir. Bu hizmeti saltanatla beraber meczettiler. Bu, budur zannedildi. Saltanatı müdafaa edenlerle cumhuriyeti müdafaa edenler arasında bir çatışma oldu. Zannedildi ki çatışma, İslam'la cumhuriyet arasında bir çatışmadır. Oysa cumhuriyete hizmet edenler de İslam'a hizmet ederler. Bugün sistem, 'Laik bir ülkedesin. Din işleriyle devlet işlerini birbirinden ayrı tutacaksın. Dinin istediğini kendi nefsinde istediğin şekilde, istediğin kadar yaşama imkanı, hakkı sana verilmiştir. Devletin iradi çizgisine kadar verilmiştir' diyor. Bu haddi, hududu tayin eden her birey toplum içerisinde istediği gibi dinini yaşayabilir. Ama bu haddi aşıp da 'ben bunu devlete hakim kılacağım' tarzında bir inancı fiiliyata dökene müsaade et de devlet de müdahale etsin. O da hayatını korumak mecburiyetinde. İşte bu çizgiyi BTP hem bilimadamlarıyla beraber en güzel tarzda ortaya koymuştur. Devleti, Müslüman kimliğiyle beraber koruyan ve fakat devlete Müslüman kimliğini giydirmeyen, kendisi Müslüman gömleği giyen veya şu gömleği giyen, inanç gömleğini giyen ama devletine hiç bir inanç kimliği, gömleği giydirmeyen bir anlayışla onun bekası için merhum Mustafa Kemal Atatürk'ün ilkeleri doğrultusunda dünyada hakim kılmaya çalışan bir insana Türkiye'nin içinde mevcut olan kurumlardan bir tanesinin ters düşmesine imkan ve ihtimal yoktur. O bakımdan BTP, 'fundamantalist değiliz ve fakat dindarız' diyor. Onun için bizim dönemimizde devlet selamettedir, millet de selamettedir. Devleti koruyacak olan irade de BTP'nin projelerindedir, milletin dini hayatını yaşatacak olan irade de BTP'nin projelerindedir. Hiç kimsenin bunda kuşkusu olmasın. Yani bizim devrimizde devlet ve millet beraberliği, sivil ve asker birliği olacaktır. Bir bilek, bir yürek olacaktır."
Bağımsızlıktan taviz yok
"Kimliğimizin üçüncü şıkkı da biz mandacı değiliz. Filan devlet güçlü imiş! Dünyanın en güçlü devleti ve milleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milletidir. O bakımdan mandacı olamayız. Biz ulusalcıyız. Biz bağımsızlık yanlısı bir milletiz ve devletiz. Egemenliğimizden taviz veremeyiz. Bağımsızlığımızdan taviz veremeyiz."