Hrant Dink cinayetinin soruşturması devam ederken ve sis perdeleri yavaş yavaş aralanırken olayla milliyetçilerin, ulusalcıların ve Trabzonluların hiçbir alakasının olmadığı da netleşiyor.Hedef tahtasına oturtulmak istenen bunlar; Dink'i kurban edip tuzağı kuranlar ise başkaları.Yapılan son açıklamalar, Hrant Dink'in son zamanlarda Ermeni diasporasından uzaklaştığıyla alakalı. Hatırlarsanız Dink, Fransa'da çıkartılmak istenen sözde soykırım yasasına da büyük ve sert bir tepki göstermişti.Meğer Dink'in diasporayla zıtlaşması sadece bu kadarla sınırlı değilmiş.Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol'un açıklamaları bu konuya açıklık getirmektedir:"Onu öldüren Ermeni Diasporası ve ardındaki güçtür. Dink, son zamanlarda onların işlerine çomak soktu. Çünkü kullanıldığını anlayıp uyandı. Ermeni Soykırımı iddialarında tamamen Türkler'den yana tavır almaya başladı. Güneydoğu'daki Kürtler'i, 'Oyuna geliyorsunuz' diye aydınlattı. Ancak bu onun sonu oldu. Kullanıldığını fark edince ortadan kaldırdılar. Tetiği çeken kişinin soyadının 'Samast' (Kilise Bekçisi) anlamına gelmesi önemlidir." Evet, Dink, ülkemiz üzerinde menfur hesapları olan birileri tarafından kullanıldığını fark etti. Sadece fark etmekle kalmadı, bu hesap kurucuların güneydoğumuzda çıkardığı fitne konusunda güneydoğulu vatandaşlarımızı uyardı, yani uyanışını pratiğe döktü.Tabii ki bu durum hesap kurucuları, Dink'in sahip olduğu bilgiler ve konumu sebebiyle telaşlandırdı.Dink'i ortadan kaldırmalıydılar, ama bunu fırsat bilip bir taşla birkaç kuşu da vurmalıydılar.Bu cinayet sebebiyle 301. madde konusunda baskıyı arttırmalıydılar.Bu cinayetin suçunu milliyetçi, ulusalcı kısacası Türk milletinin üzerine yıkarak soykırım yalanına pratik bir örnek bulmalıydılar, Türk milletini vicdan azabıyla yıpratmalıydılar.Bu cinayet üzerinden baskı yaparak bizi Irak'taki cehennemin içine çekmeliydiler, İran'la karşı karşıya getirmeliydiler, bu konuyu gizli oturumda görüşecek olan vekillerimize bu konuda baskı yapmalıydılar.Bu cinayeti kullanarak Ermeni vatandaşlarımızın huzurunu kaçırmalıydılar, Türk milletine karşı kışkırtmalıydılar, fitne tohumlarını aynen 1900'lü yıllarda olduğu gibi yeniden ekmeliydiler.Belki de bu cinayeti kullanarak, kin ve nefret tohumları ekerek, yıllardır tek başına TSK'yı uğraştıran PKK'nın yanına yeni ASALA'ları eklemeliydiler.Bu cinayeti delil olarak gösterip ABD Temsilciler Meclisi'nde sözde soykırım meselesini kabul ettirmeliydiler.Ve daha neler neler?Böylece hem artık Matrix'ten uyanan ve kendilerine zarar vermeye başlayan birini kurban ettiler, hem de Türkiye ve Türk milleti hedef tahtasına oturttular.İşte Ermeni Diasporası ve bilumum çıkarcıların planları bu.Peki, diyalogcuların konuyla alakası ne?Cinayet içeriden birilerine işlettirilmeliydi ki yukarıdaki hedeflerine ulaşabilsinler. Diyalog çalışmalarıyla kendi özünden, milletine ait değerlerden kopan, boynuna Haç'ı takıp eline İncil'i alan gençler bir süre sonra biraz daha ileriye giderek Batılı oyun kurucuların yerli taşeronu haline getirildiler.Hatırlarsanız geçtiğimiz yıllarda Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi(KTÜ)'den yüzlerce öğrenci değişik burslarla Yunanistan'a eğitim amaçlı götürüldü ve döndüklerinde boyunlarında Haç, ellerinde İncil vardı ve hemen hemen hepsi Türk olmasına rağmen "Ben Pontus'um" diyorlardı.Şimdi o gençlerin bazı siyasi konularda aktif roller üstlendiğini de görüyoruz.Papaz Santoro cinayetinin faili olan genç, arkadaşlarını para karşılığında kiliseye götürdüğü ve kişi başına aldığı 100 doları alamadığı için bu cinayeti işledi. Yani dini ve milli duygulardan koparılmış, diyalogcuların tuzağına düşmüş olan bir gençti.Yine Hrant Dink cinayetinde "Büyük abi" olarak ve cinayetin azmettiricisi olarak ifade edilen KTÜ öğrencisi Erhan Tuncel'in evinde yeşil kaplı bir İncil'in bulunması da dikkat çekiciydi. Kur'an'ın değil de İncil'in bulunması gencin dini eğilimini göstermektedir. Sonuç ne olur bilmem ama görünen o ki, diyalogculuk artık siyasi ve tehlikeli bir arenaya doğru taşınıyor, diaspora ise kazanı kaynatıyor.Böyle iç ve dış tehditlerin yoğunlaştığı bir dönemde devlet, millet, asker ve sivil tek bilek tek yürek olmalı, birlik ve beraberliğe daha fazla sarılmalıyız.Unutmayalım ki milli projelerden ve projesi olanlardan uzak kaldığımız her geçen gün bu tür tuzak kurucuların ekmeğine daha fazla yağ sürmekteyiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025