Yetişecek çocuklarımıza verilecek eğitimin niteliği
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından kısa süre sonra, Bursa Şark Sineması'nda İstanbul'dan gelen öğretmenlerin de katıldığı 27 Ekim 1922 akşamı yapılan toplantıda, "Bu dakika karşınızda duyduğum en samimi hissi, izninizle söyleyeyim" dedikten sonra, konuşmasını şöyle sürdürür:
"İsterdim ki çocuk olayım, genç olayım, sizin ışık saçan sınıflarınızda bulunayım. Sizden feyz alayım. Siz beni yetiştiresiniz. O zaman milletim için daha yararlı olurdum. Ne yazık ki elde edilemeyecek bir istek karşısında bulunuyoruz. Bunun yerine sizden başka bir istekte bulunacağım: Bugünün çocuklarını yetiştiriniz. Onları vatana, millete yararlı insanlar yapınız. Bunu sizden istiyor ve diliyorum."
Türk'ün bağımsızlığına düşman olanlarla mücadele öğretilmeli
Atatürk, öğretmenlere seslenerek, yıllar boyunca verilen mücadelenin anlamını ifade ederken, eğitim konusunda izlemesi gereken yolu da şu sözlerle belirtiyordu: "Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize; görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en önce ve her şeyden önce, Türkiye'nin istiklâline, kendi benliğine, millî an'anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir." "Hiçbir zaman unutmayın ki, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister." diyerek, yetişecek neslin hangi karaktere sahip olması gerektiğini de vurgulayan Mustafa Kemal Atatürk bunu: "Bilelim ki millî benliğini bilmeyen milletler başka milletlerin avıdır." sözleriyle de dile getirir.
Millî varlığımıza düşman olanlarla dost olmayalım
Türk çocuğunun, ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacağını hemen her fırsatta yineleyen Atatürk, "Millî varlığımıza düşman olanlarla dost olmayalım. Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeler vermesi ancak irfan ordusuyla kaimdir." diyerek öğretmenlerin manevi değerinin ne kadar hayati öneme sahip olduğunu anlatır.