BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş diyor ki; (Türk milleti ile) “Etle tırnak değiliz.”
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı R. T. Erdoğan bu sözlere karşılık şöyle diyor; “Demirtaş'ın bir şeyi iyi öğrenmesi lazım. Bu ülkede iki ayrı halk diye teşhis yaparsanız ayrımcılıktır. Et ile tırnak derseniz bu halkların kaynaşmasıdır… Ben bu ülkede Kürt kardeşlerimle et ile tırnak gibiyim. Şu halk bu halk diye bir ayrım yok. Bu ideal olandır. Biz bu ülkede, ben Kürt kardeşlerimle et tırnak gibiyim, o, nedir bilemem…”
Şimdi! Başbakan, ülkemizde iki ayrı halk tanımını, ayrımcılık olarak adlandırıyor. Acaba! Demirtaş, bu ayrımcılık yapma cesaretini kimden almış ola ki? Yoksa tarihe yön vermiş bir milleti, Türk milletini (laf ile olsa da) bir anda “ayağımın altındadır” diye yok saymanızdan cesaretlenmiş olmasın…
Sonra Kürt kardeşlerimle etle, tırnak gibiyiz, tabirini yaparken muhatabınızı “Kürt” diye adlandırıyorsunuz. Siz nesiniz Sayın Erdoğan? Gürcü mü, Laz mı, Ermeni mi, ne?
***
Geçen hafta resmi ziyaret için KKTC’ye giden Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay için inanılmaz bir iddia ortaya atıldı. Bu iddia Kıbrıs’ta yayın yapan bir gazetenin ana manşeti oldu. Lefkoşa büyükelçimiz haberi yalanladı. Cumhurbaşkanı Eroğlu ise bu iddia için “Benim de kulağıma geldi” dedi.
“Gazetepor’un haberine göre, Afrika gazetesinin manşet haberinde “AKP, Derviş Eroğlu’nu tasfiye etmek istiyor. Beşir Atalay’ın son Kıbrıs seferi çok renkli geçmiş. TC Büyükelçiliğinde bir toplantı yapılmış. KKTC’li Bakanlar ile bazı TC kökenli örgüt başkanları katılmış. Beşir Atalay, “Denktaş bey de dinsizdi, Derviş Bey de. Müslüman bir toplumda imam hatipleri, Kur’an kurslarını engellediler… Biz İrsen Bey ile çalışmak istiyoruz, demiş” cümleleri yer aldı.
İddia doğru, yalan beni pek ilgilendirmiyor ama daha önceki Kıbrıs ziyaretinde bir kilise’ye gidip, mum yakıp, dua eden bir insanın, başkalarını dinsizlikte suçlamadan önce hangi dine mensup olduğunu ifade etmesi lazım gelir, diye düşünüyorum.
Sonra Rahmetli Denktaş’ın vatan mücadelesi malum. Namazlarda da görüldü. Cenaze namazı büyük kalabalıkla kılındı ve on binler “Müslüman olduğuna şahitlik etti.” Şia’nın katline cevaz veren Cübbelinin bu konuda da illa ki söyleyecekleri vardır. Gerçi AKP aleyhine konuşmayacağına dair söz vererek, içerden çıktı ama Allah’ın hükmü her şeyin üzerindedir. Öyle değil mi?
***
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, boğaz köprüleri ve bazı otoyolları 5.7 milyar TL’ye özelleştirdi. Bu açık kıyak toplumun her kesiminden tepki aldı ve ihale iptal edilmek zorunda kalındı.
Erdoğan ise bu köprü ve otoyolların 7 milyar TL’den aşağı bir fiyata satılmasını “vatan hainliği” olarak yorumladı. Özelleştirme idaresi, Başbakanlığa bağlı. Başbakan, kendine bağlı bir kurumun icraatlarından haberi yok muydu yoksa?
Sonra “vatana ihanet” lafzı, öyle sıradan bir söz değildir. Hele bir Başbakanın ağzından çıkıyorsa çok daha büyük anlamlar ifade eder. Bu mealde Telekom’un, Tekel’in, Tüpraş’ın, Petkim’in, Seka’nın ve daha birçok devlet taşınmazının ya birkaç yıllık kârı veya sahip olduğu toprak değeri karşılığında satılması “vatana ihanet” midir?
***
Hükümet bir paket daha hazırladı. Adı ‘4. Yargı Paketi’. Pakette kısaca; Güç ve iktidar sahiplerinin hoşuna gitmeyen söz ve eylemlere karışanlara özgürlükler getiriliyormuş. Yani artık Türk bayrağı ile eylem yapmak, yumurta atmak vs. serbest olacakmış. Meclis’te vekiller böyle anlatıyor.
Bu paketin uzunca tabiri ise herkesin bildiği gibi bu hazırlık, Öcalan’a teslimiyetin yargı boyutu. KCK tutukluları serbest bırakılacak.
Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın Meclis’e gönderdik, dediği paket kargoya takıldı. Günlerdir ortalıkta yok. Tabi paketle aynı günlere denk gelen İmralı seferleri; “Yoksa paket yolunu şaşırdı da, Meclis yerine İmralı’ya mı gitti?” sorusunu zihinlerde uyandırdı.
***
Suriyeli teröristlere kol kanat geren, her türlü faaliyetlerine göz yuman Hükümet, ülkemizdeki PKK’lı teröristlere “barış için ülkeyi terk et, başka bir ülkeye git” diyor.
Önceki hükümetler ve Erdoğan AB ülkelerini, İsrail’i ve üstü kapalı olarak ABD’yi teröre destek vermekle, teröriste ev sahipliği yapmakla suçluyordu. Doğruydu da… Şimdi bu teröristlere ev sahipliği yapacak ülkeye ne diyeceğiz. Plaket mi vereceğiz…
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı R. T. Erdoğan bu sözlere karşılık şöyle diyor; “Demirtaş'ın bir şeyi iyi öğrenmesi lazım. Bu ülkede iki ayrı halk diye teşhis yaparsanız ayrımcılıktır. Et ile tırnak derseniz bu halkların kaynaşmasıdır… Ben bu ülkede Kürt kardeşlerimle et ile tırnak gibiyim. Şu halk bu halk diye bir ayrım yok. Bu ideal olandır. Biz bu ülkede, ben Kürt kardeşlerimle et tırnak gibiyim, o, nedir bilemem…”
Şimdi! Başbakan, ülkemizde iki ayrı halk tanımını, ayrımcılık olarak adlandırıyor. Acaba! Demirtaş, bu ayrımcılık yapma cesaretini kimden almış ola ki? Yoksa tarihe yön vermiş bir milleti, Türk milletini (laf ile olsa da) bir anda “ayağımın altındadır” diye yok saymanızdan cesaretlenmiş olmasın…
Sonra Kürt kardeşlerimle etle, tırnak gibiyiz, tabirini yaparken muhatabınızı “Kürt” diye adlandırıyorsunuz. Siz nesiniz Sayın Erdoğan? Gürcü mü, Laz mı, Ermeni mi, ne?
***
Geçen hafta resmi ziyaret için KKTC’ye giden Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay için inanılmaz bir iddia ortaya atıldı. Bu iddia Kıbrıs’ta yayın yapan bir gazetenin ana manşeti oldu. Lefkoşa büyükelçimiz haberi yalanladı. Cumhurbaşkanı Eroğlu ise bu iddia için “Benim de kulağıma geldi” dedi.
“Gazetepor’un haberine göre, Afrika gazetesinin manşet haberinde “AKP, Derviş Eroğlu’nu tasfiye etmek istiyor. Beşir Atalay’ın son Kıbrıs seferi çok renkli geçmiş. TC Büyükelçiliğinde bir toplantı yapılmış. KKTC’li Bakanlar ile bazı TC kökenli örgüt başkanları katılmış. Beşir Atalay, “Denktaş bey de dinsizdi, Derviş Bey de. Müslüman bir toplumda imam hatipleri, Kur’an kurslarını engellediler… Biz İrsen Bey ile çalışmak istiyoruz, demiş” cümleleri yer aldı.
İddia doğru, yalan beni pek ilgilendirmiyor ama daha önceki Kıbrıs ziyaretinde bir kilise’ye gidip, mum yakıp, dua eden bir insanın, başkalarını dinsizlikte suçlamadan önce hangi dine mensup olduğunu ifade etmesi lazım gelir, diye düşünüyorum.
Sonra Rahmetli Denktaş’ın vatan mücadelesi malum. Namazlarda da görüldü. Cenaze namazı büyük kalabalıkla kılındı ve on binler “Müslüman olduğuna şahitlik etti.” Şia’nın katline cevaz veren Cübbelinin bu konuda da illa ki söyleyecekleri vardır. Gerçi AKP aleyhine konuşmayacağına dair söz vererek, içerden çıktı ama Allah’ın hükmü her şeyin üzerindedir. Öyle değil mi?
***
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, boğaz köprüleri ve bazı otoyolları 5.7 milyar TL’ye özelleştirdi. Bu açık kıyak toplumun her kesiminden tepki aldı ve ihale iptal edilmek zorunda kalındı.
Erdoğan ise bu köprü ve otoyolların 7 milyar TL’den aşağı bir fiyata satılmasını “vatan hainliği” olarak yorumladı. Özelleştirme idaresi, Başbakanlığa bağlı. Başbakan, kendine bağlı bir kurumun icraatlarından haberi yok muydu yoksa?
Sonra “vatana ihanet” lafzı, öyle sıradan bir söz değildir. Hele bir Başbakanın ağzından çıkıyorsa çok daha büyük anlamlar ifade eder. Bu mealde Telekom’un, Tekel’in, Tüpraş’ın, Petkim’in, Seka’nın ve daha birçok devlet taşınmazının ya birkaç yıllık kârı veya sahip olduğu toprak değeri karşılığında satılması “vatana ihanet” midir?
***
Hükümet bir paket daha hazırladı. Adı ‘4. Yargı Paketi’. Pakette kısaca; Güç ve iktidar sahiplerinin hoşuna gitmeyen söz ve eylemlere karışanlara özgürlükler getiriliyormuş. Yani artık Türk bayrağı ile eylem yapmak, yumurta atmak vs. serbest olacakmış. Meclis’te vekiller böyle anlatıyor.
Bu paketin uzunca tabiri ise herkesin bildiği gibi bu hazırlık, Öcalan’a teslimiyetin yargı boyutu. KCK tutukluları serbest bırakılacak.
Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın Meclis’e gönderdik, dediği paket kargoya takıldı. Günlerdir ortalıkta yok. Tabi paketle aynı günlere denk gelen İmralı seferleri; “Yoksa paket yolunu şaşırdı da, Meclis yerine İmralı’ya mı gitti?” sorusunu zihinlerde uyandırdı.
***
Suriyeli teröristlere kol kanat geren, her türlü faaliyetlerine göz yuman Hükümet, ülkemizdeki PKK’lı teröristlere “barış için ülkeyi terk et, başka bir ülkeye git” diyor.
Önceki hükümetler ve Erdoğan AB ülkelerini, İsrail’i ve üstü kapalı olarak ABD’yi teröre destek vermekle, teröriste ev sahipliği yapmakla suçluyordu. Doğruydu da… Şimdi bu teröristlere ev sahipliği yapacak ülkeye ne diyeceğiz. Plaket mi vereceğiz…
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024