Dikkatimi çekti! Son beş-altı aya kadar ajanslara en çok düşen asayiş haber başlıkları gasp, hırsızlık, fuhuş, uyuşturucu, taciz, tecavüz, cinayet ve terör şeklindeydi.
Bu başlıklar aynı çoklukta devam ederken iki başlık bunlara yetişti; DEAŞ (IŞİD) ve define.
Son aylarda ajanslara o kadar çok haber düşüyor ki, yazılı ve görsel medya yayınlamaya kalksa başka başlık kalmayacak neredeyse!
Hemen her gün bir çok ilimizde düzenlenen operasyonlarda şu kadar DEAŞ'lı gözaltına alıntı, tutuklandı, yakalanmasalardı metropolleri kana bulayacaklardı, gibi ajanslar haber geçiyor.
Kim bu DEAŞ, asıl adıyla IŞİD? Bilmeyen var mı? Yok.
Özetlersek; Suriye'de, Esat'i devirmek ABD ve İsrail gizli servislerinin için bir çok ülkeden, bir kısmı dini duyguları istismar edilerek kandırılmış, bir kısmı katillerin, idam mahkumlarının, 'özgürlüğünüzün bedeli Suriye'de akıtacağınız kanda saklı' diyerek yönlendirilmiş, bir kısmı da Haçlı dünyasında, İslam ve Müslümanlara öfke duyanların organize ederek Suriye'yi kan gölüne çeviren katiller topluluğu.
Bu terör örgütü için 2013, 2014 yıllarında ülkemizi yöneten iradenin kullandığı cümleleri yazmaya kalkarsam, yargıda reform sekteye uğrar. Onun için yazmıyorum.
Ama şu kadarını yazayım. Şimdi ABD başkanı seçilen Joe Biden, 2014'te şu cümleleri kurmuştu; "Bir Sünni devlet olarak Türkiye'nin, IŞİD'in, kendine yönelik doğrudan ve acil bir tehdit olduğunu fark etmesi epey zaman aldı".
Oysa 2011 yılında yani katil, zalim, diktatör Eset söylemlerinin başladığı günlerde Merhum Prof. Dr. Haydar Baş, emperyalistlerin bu bildik oyunlarına defaatle dikkat çekmiş, Eset'i devirmek için kullanılan söylem ve örgütlerin yarın, bizim ülkemiz içinde kullanılabileceğine dikkat çekmişti.
Şimdi görüyoruz ki her ilden IŞID'lı fışkırtıyor adeta.
İç İşleri Bakanı, 'dağda şu kadar terörist kaldı, 2021'de hepsi temizlenecek' diyor, dağlara pikniğe gidiyor ama terör örgütlerinin artık şehirlerde yapılandığını göremiyor demek ki!
Yakalanan, tutuklanan DEAŞ'lı teröristlerin hepsi Suriye'den, İdlib'ten ülkemize girmiş. Oysa eski Türkiye'nin en güvenli sınırı, Suriye sınırıydı.
Kısaca ülkemize yönelik dış tehditler ne kadar önemliyse iç tehditler daha fazlasıyla önemlidir ve ülkemiz maalesef iç güvenliği sağlamada zafiyetler yaşıyor.
İkinci başlığımız ise define
Aynen DEAŞ gibi hemen her ilden, 'kaçak kazı yaparken yakalandılar, bilmem kaç sikke, bilmem ne kadar altın ile heykel ile el tarihi eser ile yakalandılar' vs. haberleri geçiyor.
Diğer taraftan eski Türkiye'de haftada bir olan resmi kumar, şimdilerde haftada üçe çıkarıldı. Ganyan bayilerinde kuyruk var. Yasal bahis sitelerinden çok kaçak bahis siteleri revaçta. Yıllık 40 milyar TL gibi bir rakam telaffuz ediliyor.
Özetlersek! İşsizlik zaten tavan. Çalışanlarda aldıkları ücretle, temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. İtikat ve de hesap verme şuuru da zafiyete uğramış. Haliyle ortaya para gelsin de nereden gelirse gelsin, param olsan da nasıl olursa olsun' anlayışı çıkıyor.
Son tahlilde iç güvenlik ve ekonomik adalet bir devletin aort damarıdır. Bu damardaki tıkınma, yağlanma, daralma ya da dışarıdan gelebilecek bir müdahale, devletin kalbini ve beynini devre dışı bırakır ki, bu da parçalanma demektir.
Hükümet demiyorum! Ülke siyaseti bir an önce milletin ve devletin önceliklerini görmesi şarttır. Görmek yetmez. Çözüm ortaya koymak lazımdır.
Çözüm makamındakiler ise polemik, kavga, dış siyaseti, terörü iç politika malzemesi olarak kullanıp koltuk kapma veya koruma peşindeler.
Bağımsız Türkiye Partisi ise her ne kadar siyasi parti ise de siyaset üstü duruşunu aynen devam ettirmektedir.
Kısıtlamalar olsun mu, olmasın mı, kaç gün olsun, tartışmaları yapıldığında BTP lideri Hüseyin Baş direkt çıkışı gösterdi;
"Bağımsız Türkiye Partisi olarak biz, vatandaşlarımıza kendi asgari geçimlerini sağlayabilecek imkânları devlet olarak vereceğiz' diyoruz.
Tüm destekleri sağlayacak imkânları ve potansiyeli var ülkemizin. Bunun için kabiliyetimiz de var, bu ülkenin buna yetecek kaynakları da var. Ama yanlış bir ekonomik bakış açısı ülkemizi bugünkü aciz duruma getirmiştir…
Bugün Türkiye'nin ekonomide yaşadığı sorunları çözmeye talip olduğunu söyleyen başka siyasi oluşumlar da mevcut.
Türkiye'nin ekonomisini bu hale biz getirmedik. Ülke ekonomisini bu hale getirenler ekonomiyi düzeltmeyi vaat ediyorlar.
Bu boş bir lakırdıdan başka bir şey ifade etmemektedir. İç ve dış siyasette ve yaşanan ekonomik sorunlar konusunda Türkiye'nin tek çıkar yolu Bağımsız Türkiye Partisi kalmıştır.
Milletimiz, Bağımsız Türkiye Partisi'ne sahip çıkar ve güç birliği yaparsa çözümsüz gibi görünen tüm sorunlarından hızla kurtulabilecektir."
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024