Demokrasilerde denge birbirinden bağımsız erklerle sağlanır.Üç temel erk vardır; yasama, yürütme ve yargı? Yasama, parlamento; yürütme, hükümet ve yargı da hakimleriyle, savcılarıyla beraber adalet mekanizmasıdır.Bu erkler anayasadan aldıkları güçle, bağımsız bir iradeyle birbirlerini denetler ve bu sayede ülkenin bekası sağlanır, millete en doğru hizmet verilmeye çalışılır.AKP iktidarı döneminde bu demokratik denge bozulmuş ve Meclis çoğunluğu sebebiyle yasamaya hükmeden yürütme, referandum süreciyle yargı organlarında gerçekleştirdikleri değişikliklerle yargı erkinini de kendi kontrolüne almıştır.Bütün erklerin yürütmenin kontrolüne girdiği bu yeni sistemin adı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle "demokratik krallık"tır.Erklerin bağımsız olduğu, birbirini rahatlıkla denetleyebildiği sistemde ortaya bir hata çıksa da bunun sorumluluğu bütün erklere, icraatı yapana da, onaylayana da, denetlemesi gerekene de ait olur.Ama bütün erkler bir erkin -siyasi iradenin- kontrolüne girer, hatta buna ilaveten istihbaratı, güvenlik birimleri de bu erkin kolluk gücü haline dönüşürse bu noktada ülkede yaşanan her olumsuz gelişme, gücü elinde bulunduran erkin sorumluluğunda olur.Gücü elinde bulunduran bu erk, hiçbir şekilde topu başka bir tarafa atamaz.Bu temel tespitlerden yola çıkarak ülkemizde son zamanlarda yaşanan karanlık hadiseleri yorumlamaya çalışalım.Malum, 31 Aralıkta İran'ın elektrik verdiği Van gibi birkaç il hariç Türkiye'nin tamamında elektrikler kesildi. TEİAŞ Genel Müdürü hadiseden 6 gün sonra istifa etti. Kendi isteğiyle istifa etseydi 6 gün beklemezdi. Belli ki fatura bir bürokrata kesildi. Halbuki asıl sorumluluk enerji politikalarının sorumlusu hükümete ve ilgili bakanlığa aitti.Aynı gün Çağlayan Adliyesi'nde kanlı bir terör eylemi gerçekleşti. Siyasi irade suçu özel güvenlikçilere attı. Halbuki özel güvenliğe dayalı sistemi devreye koyan hükümetin kendisiydi. Artı, bu eylemi gerçekleştirenler sabıkalıydı ve bunların adliye binasının yakınına bile gelememesi gerekiyordu. Hükümete bağlı olan istihbaratın görevi buydu, bu tür sabıkalıların adım adım takip edilmesi? Bu manada asıl sorumlu hükümet ve de görevini yapmayan istihbarat birimleriydi.Aynı zaaf İstanbul Emniyeti'ne yapılan terör eyleminde de gözükmektedir. Daha önce de bu tarz eylemler gerçekleştirmiş olan terörist, emniyetin civarında elini kolunu sallayarak dolaşabiliyordu hem de elinde kalaşnikof bulundurarak. Normal bir vatandaş yanında çakı bile olsa nezarete atılıyor, terörist kalaşnikofla emniyet binalarının yanına kadar sokulabiliyor.Bütün bu zaaflar, iç güvenlikten tamamen sorumlu olan siyasi iradeye aittir. Eğer bu teröristler takip edilmiyorsa, bu büyük bir güvenlik zaafıdır; ama takip ediliyorsa bu terör eylemlerinden haberleri vardır anlamına gelir ki, daha tehlikeli sonuçlara götürür. Her iki durum da istifayı gerektirir.Fenerbahçe otobüsüne yapılan saldırıda da benzer bir güvenlik zafiyeti vardır. Neticede Türkiye'nin en önde gelen kulüplerinden olan Fenerbahçe'nin futbolcularını ve yöneticilerini hedef alan bir terör eylemi? Bu kadar önemli şahsiyetleri taşıyan bir otobüsün bu kadar korumasız bırakılması bütün sorumlulukları üzerine alan siyasi iradenin problemidir.Siyasi iradenin görevi; her türlü kötü hadise yaşandıktan sonra ağıt yakmak, cenaze kaldırmak, anlaşılması zor açıklamalar yapmak, kendilerine ait olan sorumlulukları başkalarının sırtına yüklemeye çalışmak değildir. Bütün yetkileri kendinizde topluyorsanız her türlü sorumluluk da doğal olarak size aittir. Aşırı güç ve yetki sorumluluğu da beraberinde getirir.Birçok ülkede bu tür hadiselerden sadece biri yaşansa ilgili bakanların hatta hükümetlerin istifa ettiğini görürüz. Bu ABD'de de böyledir, İngiltere'de de, Japonya'da da, herhangi bir Afrika ülkesinde de?Nasıl bir milletiz ki, hata üstüne hata yapılıyor, üstelik bunların üçü beşi aynı güne sıkışıyor, bütün dünya hayretler içinde kalıyor ama bütün hataların baş sorumlusu siyasi irade pişkin pişkin açıklamalar yapmaya, o koltukta oturmaya devam ediyor.İnşallah 7 Haziranda farklı bir sonuç çıkar da, yanılırım.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024