Irak'ın Erbil kentinde KDP ve KYB temsilciliklerine düzenlenen eşzamanlı intihar saldırıları Kuzey Irak'taki siyasal dengeleri de derinden sarstı.
Son bilançoya göre 110 kadar insanın yaşamını yitirdiği bu saldırılar başta Türkiye olmak üzere bölge ülkeleri tarafından anında kınandı.
KYB Lideri Talabani ve KDP Lideri Barzani de yaptıkları açıklamalarda bu tarz saldırıların hiçkimsenin menfaatine olmayacağını söylediler.
İsrail kaynaklı ortaya atılan birtakım iddialardan başka Erbil'deki patlamalarla ilgili komplo teorileri piyasaya sunulmadı. İddialara gelince; Erbil'deki saldırılarda komşu ülkeler etkin rol almışlar ve Türkiye buna destek çıkmıştı.
Bu komplo teorileri internet sitelerinde yayınlanırken Barzani ve Talabani'nin de fitili ateşlenmeye çalışılmıştı.
Kuzey Irak'ta Kürtler ile Türkiye karşı karşıya getirilmek isteniyordu.
Patlamalarda İran ve Suriye'nin yanısıra Türkiye'nin da adının geçmesi Ankara yönetimini huzursuz etti. Türk Dışişleri ilk kınayanın kendileri olduğunu söyleyerek ortamın bulandırılmamasını istiyordu. Kürt temsilcilerle yapılan ikili görüşmelerle flu tablo netlik kazandı.
Barzani ve Talabani'nin Türkiye'ye yönelik zaman zaman yaptıkları sert ve anlamsız çıkışların bu kez yaşanmaması her iki parti liderinin daha mantıklı bir zeminde hareket etmeye başladıklarının da göstergesi oldu.
Sırtını ABD'ye dayayarak istediklerini alacaklarını zanneden Kürtler Ankara'yla karşı karşıya gelmenin muhasebesini de yapmaya başladılar.
Türkiye ile bu bölgede ipleri fazla germenin kendilerine bir menfaat sağlamayacağının bilincine varan KYB ve KDP, Bush yönetimine daha temkinli yaklaşıyorlar.
Kürtler, Amerikan menfaatleri ile kendi beklentilerinin Irak'ın geleceğinin şekillenmesi açısında tam örtüşmediğini gördüler. Musul ve Kerkük konusunda petrol yüzünden çıkan olaylar ve ABD'nin dayatması somut bir ders oldu peşmergeler için. Erbil'deki patlamalar Kürtler'e bazı avantajlar da sağlamadı değil. Kürt liderler eskisinden daha çok birlik olmaya ve biraraya gelmeye başladılar. Bölgede ortaklık zemininde daha yakın bir işbirliğine gitme yolunu açtılar. İstanbul patlamaları sonrası cephe ülkesi olduğu söylenen Türkiye'nin ABD ve İngiltere'ye sarılması gibi, Erbil saldırıları da Kürtler'in birbirlerine sarılmalarına ortam hazırladı.
İkiz kulelere yapılan ikiz saldırılar ile İstanbul'da gerçekleştirilen ikili saldırı ve Erbil'deki iki patlama olayı birbirinin devamı gibi bir çağrışım veriyor.
Tüm bu patlamaların ortasında devreye konan iddialar ve figüranlar İsrail ekseninde düğümleniyor.
İkiz Kuleler'de hiçbir yahudinin bulunmadığı tezleri, İstanbul'da sinagogların hedef alındığı tezleri ve Erbil'deki patlamaları kaşımaya çalışan yahudi haber siteleri...
Irak'ın geleceğinin masaya yatırıldığı ve halkın kaderini belirleyecek seçimler öncesi yaşanan bu kanlı saldırılar Amerikan yönetiminin de elini bağlıyor.
Bir türlü gelmeyen huzur Irak Geçici Yönetiminin de Başkan Bush'un da seçimlerde başını yiyecek.
Yeni karanlık güçler yeni dünyaya yeniden şekil vermek niyetindeler.
Bu güçler nasıl ki Irak'ı gözden çıkardı ise Başkan Bush'u da gözden çıkarmış durumda. Erbil'deki patlamalara El-Kaide ve Ensar-El İslam gibi yapılanmaların indekslenmesi kafaları ve gözleri başka tarafa çekmek için. Genişletilmiş bir Ortadoğu projesinde İsrail'e alan kazandırmanın hesaplarını yapan Amerikan yönetimi Irak'ta köşeye sıkışmış durumda.
Erbil'deki patlamalar yakın zaman sonra Türkmenler'e karşı misilleme niteliğinde sürebilir. Hazırlanan yeni Irak anayasasında Türkmenler'e yer vermeyen güçler Kürt eliyle Türkmenler'i ezmenin hesabındalar.
Türkiye hesabı tutmaz ise Türkmenler kanalıyla Türkiye üzerine gidilecek.
Türkiye'nin hassas karnı Türkmenler'i yakından takip etmek gerekiyor.
Erbil'de yaşanan şiddet yeni şiddete neden oluşturmamalı.
Kurban Bayramı'nda şiddete kurban giden Iraklılar "yeter artık'' diyor.
İster Arap, ister Türkmen, ister Kürt, ister Şii, ister Sünni...
Irak'ı Iraklılar yönetmedikçe kurbanlar verilmeye devam edecek. Erbil de, Musul da, Kerkük de, Bağdat da.. Diktatörü deviren halk, başında yeni diktatör, yeni ağa, yeni reis de istemiyor.
Irak'taki federalizm etnisiteye indirgenmemeli.
Son bilançoya göre 110 kadar insanın yaşamını yitirdiği bu saldırılar başta Türkiye olmak üzere bölge ülkeleri tarafından anında kınandı.
KYB Lideri Talabani ve KDP Lideri Barzani de yaptıkları açıklamalarda bu tarz saldırıların hiçkimsenin menfaatine olmayacağını söylediler.
İsrail kaynaklı ortaya atılan birtakım iddialardan başka Erbil'deki patlamalarla ilgili komplo teorileri piyasaya sunulmadı. İddialara gelince; Erbil'deki saldırılarda komşu ülkeler etkin rol almışlar ve Türkiye buna destek çıkmıştı.
Bu komplo teorileri internet sitelerinde yayınlanırken Barzani ve Talabani'nin de fitili ateşlenmeye çalışılmıştı.
Kuzey Irak'ta Kürtler ile Türkiye karşı karşıya getirilmek isteniyordu.
Patlamalarda İran ve Suriye'nin yanısıra Türkiye'nin da adının geçmesi Ankara yönetimini huzursuz etti. Türk Dışişleri ilk kınayanın kendileri olduğunu söyleyerek ortamın bulandırılmamasını istiyordu. Kürt temsilcilerle yapılan ikili görüşmelerle flu tablo netlik kazandı.
Barzani ve Talabani'nin Türkiye'ye yönelik zaman zaman yaptıkları sert ve anlamsız çıkışların bu kez yaşanmaması her iki parti liderinin daha mantıklı bir zeminde hareket etmeye başladıklarının da göstergesi oldu.
Sırtını ABD'ye dayayarak istediklerini alacaklarını zanneden Kürtler Ankara'yla karşı karşıya gelmenin muhasebesini de yapmaya başladılar.
Türkiye ile bu bölgede ipleri fazla germenin kendilerine bir menfaat sağlamayacağının bilincine varan KYB ve KDP, Bush yönetimine daha temkinli yaklaşıyorlar.
Kürtler, Amerikan menfaatleri ile kendi beklentilerinin Irak'ın geleceğinin şekillenmesi açısında tam örtüşmediğini gördüler. Musul ve Kerkük konusunda petrol yüzünden çıkan olaylar ve ABD'nin dayatması somut bir ders oldu peşmergeler için. Erbil'deki patlamalar Kürtler'e bazı avantajlar da sağlamadı değil. Kürt liderler eskisinden daha çok birlik olmaya ve biraraya gelmeye başladılar. Bölgede ortaklık zemininde daha yakın bir işbirliğine gitme yolunu açtılar. İstanbul patlamaları sonrası cephe ülkesi olduğu söylenen Türkiye'nin ABD ve İngiltere'ye sarılması gibi, Erbil saldırıları da Kürtler'in birbirlerine sarılmalarına ortam hazırladı.
İkiz kulelere yapılan ikiz saldırılar ile İstanbul'da gerçekleştirilen ikili saldırı ve Erbil'deki iki patlama olayı birbirinin devamı gibi bir çağrışım veriyor.
Tüm bu patlamaların ortasında devreye konan iddialar ve figüranlar İsrail ekseninde düğümleniyor.
İkiz Kuleler'de hiçbir yahudinin bulunmadığı tezleri, İstanbul'da sinagogların hedef alındığı tezleri ve Erbil'deki patlamaları kaşımaya çalışan yahudi haber siteleri...
Irak'ın geleceğinin masaya yatırıldığı ve halkın kaderini belirleyecek seçimler öncesi yaşanan bu kanlı saldırılar Amerikan yönetiminin de elini bağlıyor.
Bir türlü gelmeyen huzur Irak Geçici Yönetiminin de Başkan Bush'un da seçimlerde başını yiyecek.
Yeni karanlık güçler yeni dünyaya yeniden şekil vermek niyetindeler.
Bu güçler nasıl ki Irak'ı gözden çıkardı ise Başkan Bush'u da gözden çıkarmış durumda. Erbil'deki patlamalara El-Kaide ve Ensar-El İslam gibi yapılanmaların indekslenmesi kafaları ve gözleri başka tarafa çekmek için. Genişletilmiş bir Ortadoğu projesinde İsrail'e alan kazandırmanın hesaplarını yapan Amerikan yönetimi Irak'ta köşeye sıkışmış durumda.
Erbil'deki patlamalar yakın zaman sonra Türkmenler'e karşı misilleme niteliğinde sürebilir. Hazırlanan yeni Irak anayasasında Türkmenler'e yer vermeyen güçler Kürt eliyle Türkmenler'i ezmenin hesabındalar.
Türkiye hesabı tutmaz ise Türkmenler kanalıyla Türkiye üzerine gidilecek.
Türkiye'nin hassas karnı Türkmenler'i yakından takip etmek gerekiyor.
Erbil'de yaşanan şiddet yeni şiddete neden oluşturmamalı.
Kurban Bayramı'nda şiddete kurban giden Iraklılar "yeter artık'' diyor.
İster Arap, ister Türkmen, ister Kürt, ister Şii, ister Sünni...
Irak'ı Iraklılar yönetmedikçe kurbanlar verilmeye devam edecek. Erbil de, Musul da, Kerkük de, Bağdat da.. Diktatörü deviren halk, başında yeni diktatör, yeni ağa, yeni reis de istemiyor.
Irak'taki federalizm etnisiteye indirgenmemeli.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005