'Deniz Gezmiş’in son mektubu -2-' seslendirme dosyası:
(...dünden devam)
Deniz Gezmiş, babasının mektubunu okudu. Bir mektup da kendi yazdı. Mektubu gazeteye Hüseyin İnan götürdü. Bu mektup da 29 Ocak 1971 tarihli Cumhuriyet'te yayımlandı.
"Baba,
Sana her zaman müteşekkirim. Çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni... Küçüklüğümden beri evde devamlı Kurtuluş Savaşı anılarıyla büyüdüm. Ve o zamandan beri yabancılardan nefret ettim.
Baba, biz Türkiye'nin ikinci kurtuluş savaşçılarıyız. Elbette ki hapse atılacağız, kurşunlanacağız da… Tıpkı birinci Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi… Ama bu toprakları yabancılara bırakmayacağız. Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onları…
Düşün baba, bugün hükümet işini gücünü bırakmış bizimle uğraşıyor. Çünkü bizden başka gerçek muhalefet kalmamış durumda…
Ve hepsi Kemalist çizgiden sapmış durumdadırlar. Biz çoktan onları tarihin çöplüğüne atmış durumdayız.
Baba, Mektubuma son verirken seni, annemi, Bora'yı, Hamdi'yi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım. Ya vatan ya ölüm!"
Deniz Gezmiş ve arkadaşları yakalandı ve idama mahkum edildiler. Artık vaktin dolmasını bekliyorlardı ve son mektubunu yine babasına yazdı;
"Baba;
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum.
Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler. Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir.
Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir.
Benim de tereddüte düşmeyeceğimden şüphen olmasın. Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir.
O bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı, ama beni anlayacağını tahmin ediyorum.
Sadece senin değil, Türkiye'de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim.
Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul'a götürmeye kalkma.
Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et, onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.
Son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir; seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım." Oğlun Deniz Gezmiş - Merkez Cezaevi."
Deniz Gezmiş ve arkadaşları hakkında kulaktan dolma bilgiler üzerinden kendi zanlarımızı oluşturmuştuk. Bu gerçekleri bilmiyorduk. Merhum Baş Hocamız vesilesiyle işin içine girince 'ne büyük kahramanlarmış' dedik.
Prof. Dr. Haydar Baş birçok programda, kaleme aldığı yazılarda onları anlattı. Üslendikleri misyona dikkat çekti. Hüseyin İnan'dan bahsederken gözlerinin nasıl yaşardığının canlı şahidiyim.
Baş Hocamızın sadece şu tespiti bile onları anlamamıza yeterlidir. Şöyle diyordu Baş Hocamız:
"Amerika'nın 6. Filosu İstanbul'a geliyor ve Tophane'de demirliyor. Solcu arkadaşlar Amerikan askerlerini karaya çıkarmamak için yürüyüşe başladılar. Müslüman dediğimiz insanlar da Amerikan filosuna karşı namaz kılıyor.
Yani Amerikan filosuna karşı namaz kılan bu adamlar Müslüman, Amerikanlıları protesto eden Deniz Gezmiş ve arkadaşları kâfir, öyle mi? Ben reddediyorum bunu.
Deniz Gezmiş, Aleviydi. Biz, O yargılanırken, 'birkaç insan vurdu, illegal örgüt kurdular vs. sanıyorduk' baktık ki en sonunda hiç kimseye dokunmamışlar.
Ben hayret ettim, bir insan nasıl olur da düşüncesinden dolayı idam edilir? Ne yaptı bu insanlar? Deniz Gezmiş, Filistin'e gitti ve İsrail ile savaştı. Allah'ın ve Resulü'nün safında oldu, yahu sen bir defa bu safta oldun mu? Hep dini kullandın, istismar ettin, Filistin'i de öyle.
Unutmayın bu insanlar dört dörtlük Müslüman'dı. Ne yaptı bu adamlar söyleyin? İsrail'e karşı çıktı diye...
Sen, onların safında yer aldın ama o, karşı durdu. Ben şimdi O'na sahip çıkıyorum. Allah mekânını cennet eylesin.
Onların idam fermanını imzalayan bir savcı, biz partiyi kurduğumuz dönemde yanıma geldi, övüne övüne bunu anlatıyor. O zaman teşkilat başkanı arkadaşa, 'onu, buradan uzaklaştırın' dedim.
Size her zaman doğrunun yanında olmanızı tavsiye ediyorum ama hukuk çerçevesinde. Biz haktan yanayız, hukuktan yanayız ve de bu milletin safındayız.
Deniz Gezmiş'in arkadaşı Hüseyin İnan vardı, Allah rahmetini bol eylesin. Biz hiç tanımıyoruz. Karar verilmiş Hüseyin İnan idama gidiyor...
Hüseyin'e, 'idama gidiyorsun, biraz sonra öleceksin, korkmuyor musun?' dediler. Hüseyin, 'Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık' cevabını veriyor.
Hüseyin'e terörist dediler, ama yemin ederim ki şehit gitti. Bu milleti bu derece istismar edip, birbirine düşürenlerin Allah belasını versin."
BTP Lideri Hüseyin Baş'ın da bu nükteyi vurgulayan şu mesajı hep aklımdadır:
"Merhum Babam Prof. Haydar Baş: Deniz Gezmiş, Amerika'ya karşı çıktığı için idam edildi.
Deniz Gezmiş: Korkmuyor musun Hüseyin?
Hüseyin İnan: Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık.
Deniz'lerde, Hüseyinler olabilmek için. Tam Bağımsız Türkiye!!!"
Allah rahmet eylesin…
Deniz Gezmiş, babasının mektubunu okudu. Bir mektup da kendi yazdı. Mektubu gazeteye Hüseyin İnan götürdü. Bu mektup da 29 Ocak 1971 tarihli Cumhuriyet'te yayımlandı.
"Baba,
Sana her zaman müteşekkirim. Çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni... Küçüklüğümden beri evde devamlı Kurtuluş Savaşı anılarıyla büyüdüm. Ve o zamandan beri yabancılardan nefret ettim.
Baba, biz Türkiye'nin ikinci kurtuluş savaşçılarıyız. Elbette ki hapse atılacağız, kurşunlanacağız da… Tıpkı birinci Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi… Ama bu toprakları yabancılara bırakmayacağız. Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onları…
Düşün baba, bugün hükümet işini gücünü bırakmış bizimle uğraşıyor. Çünkü bizden başka gerçek muhalefet kalmamış durumda…
Ve hepsi Kemalist çizgiden sapmış durumdadırlar. Biz çoktan onları tarihin çöplüğüne atmış durumdayız.
Baba, Mektubuma son verirken seni, annemi, Bora'yı, Hamdi'yi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım. Ya vatan ya ölüm!"
Deniz Gezmiş ve arkadaşları yakalandı ve idama mahkum edildiler. Artık vaktin dolmasını bekliyorlardı ve son mektubunu yine babasına yazdı;
"Baba;
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum.
Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler. Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir.
Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir.
Benim de tereddüte düşmeyeceğimden şüphen olmasın. Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir.
O bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı, ama beni anlayacağını tahmin ediyorum.
Sadece senin değil, Türkiye'de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim.
Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul'a götürmeye kalkma.
Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et, onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.
Son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir; seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım." Oğlun Deniz Gezmiş - Merkez Cezaevi."
Deniz Gezmiş ve arkadaşları hakkında kulaktan dolma bilgiler üzerinden kendi zanlarımızı oluşturmuştuk. Bu gerçekleri bilmiyorduk. Merhum Baş Hocamız vesilesiyle işin içine girince 'ne büyük kahramanlarmış' dedik.
Prof. Dr. Haydar Baş birçok programda, kaleme aldığı yazılarda onları anlattı. Üslendikleri misyona dikkat çekti. Hüseyin İnan'dan bahsederken gözlerinin nasıl yaşardığının canlı şahidiyim.
Baş Hocamızın sadece şu tespiti bile onları anlamamıza yeterlidir. Şöyle diyordu Baş Hocamız:
"Amerika'nın 6. Filosu İstanbul'a geliyor ve Tophane'de demirliyor. Solcu arkadaşlar Amerikan askerlerini karaya çıkarmamak için yürüyüşe başladılar. Müslüman dediğimiz insanlar da Amerikan filosuna karşı namaz kılıyor.
Yani Amerikan filosuna karşı namaz kılan bu adamlar Müslüman, Amerikanlıları protesto eden Deniz Gezmiş ve arkadaşları kâfir, öyle mi? Ben reddediyorum bunu.
Deniz Gezmiş, Aleviydi. Biz, O yargılanırken, 'birkaç insan vurdu, illegal örgüt kurdular vs. sanıyorduk' baktık ki en sonunda hiç kimseye dokunmamışlar.
Ben hayret ettim, bir insan nasıl olur da düşüncesinden dolayı idam edilir? Ne yaptı bu insanlar? Deniz Gezmiş, Filistin'e gitti ve İsrail ile savaştı. Allah'ın ve Resulü'nün safında oldu, yahu sen bir defa bu safta oldun mu? Hep dini kullandın, istismar ettin, Filistin'i de öyle.
Unutmayın bu insanlar dört dörtlük Müslüman'dı. Ne yaptı bu adamlar söyleyin? İsrail'e karşı çıktı diye...
Sen, onların safında yer aldın ama o, karşı durdu. Ben şimdi O'na sahip çıkıyorum. Allah mekânını cennet eylesin.
Onların idam fermanını imzalayan bir savcı, biz partiyi kurduğumuz dönemde yanıma geldi, övüne övüne bunu anlatıyor. O zaman teşkilat başkanı arkadaşa, 'onu, buradan uzaklaştırın' dedim.
Size her zaman doğrunun yanında olmanızı tavsiye ediyorum ama hukuk çerçevesinde. Biz haktan yanayız, hukuktan yanayız ve de bu milletin safındayız.
Deniz Gezmiş'in arkadaşı Hüseyin İnan vardı, Allah rahmetini bol eylesin. Biz hiç tanımıyoruz. Karar verilmiş Hüseyin İnan idama gidiyor...
Hüseyin'e, 'idama gidiyorsun, biraz sonra öleceksin, korkmuyor musun?' dediler. Hüseyin, 'Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık' cevabını veriyor.
Hüseyin'e terörist dediler, ama yemin ederim ki şehit gitti. Bu milleti bu derece istismar edip, birbirine düşürenlerin Allah belasını versin."
BTP Lideri Hüseyin Baş'ın da bu nükteyi vurgulayan şu mesajı hep aklımdadır:
"Merhum Babam Prof. Haydar Baş: Deniz Gezmiş, Amerika'ya karşı çıktığı için idam edildi.
Deniz Gezmiş: Korkmuyor musun Hüseyin?
Hüseyin İnan: Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık.
Deniz'lerde, Hüseyinler olabilmek için. Tam Bağımsız Türkiye!!!"
Allah rahmet eylesin…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025