Deniz Yavuzyılmaz, İliç raporunu açıkladı: Sorumluların başında Murat Kurum geliyor
06.03.2024 14:00:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





CHP Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, 13 Şubat 2024 tarihinde saat 14.28'de Erzincan İliç'te Anagold'un işlettiği altın madeninde yaşanan ve 9 işçinin toprak altında kaldığı felaketle ilgili yaptığı araştırmanın sonuçlarını CHP Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısı ile kamuoyuyla paylaştı.
"Dünyanın en yüksek liç yığını"
İliç'te yaşanan felaketin bir doğal afet, toprak kayması veya heyelan olmadığının altını çizen Yavuzyılmaz, "Bu felaket, siyanür içerikli, milyonlarca ton, yığın liç malzemesinden oluşan yapay bir dağın kaymasıdır. Yığın liç sahasının yüksekliği 200 metrenin üzerine çıkmıştır. Bu berbat bir dünya rekorudur. Dünyanın en tehlikeli ve en yüksek yiğin liç sahasıdır." dedi.
"Baş sorumlu Murat Kurum istifa etmeli"
Yığın liç sahasının bu yüksekliğe çıkmasının sorumlularının başında dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum'un geldiğini ifade eden CHP'li Yavuzyılmaz, "Göçüğün altında 9 insanımız kalmıştır. AK Parti hükümeti bir kez daha arama kurtarma faaliyetlerini eline yüzüne bulaştırmıştır. Afet sonrası yönetim krizi oluşmuştur. Türkiye tarihinin en büyük çevre felaketlerinden birini yaşarken, Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki bölgeye 172 saat sonra, yani bir hafta sonra gelmiştir. Bu sürede İstanbul'da iş insanlarıyla toplantılar yaptığı, Adana ve Osmaniye'de kuralara katıldığı, ziyaretler yaptığı tespit edilmiştir." dedi.
İkinci kapasite artışına ve yanlış bir çok uygulamaya imza atan dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum'un hala TBMM Çevre Komisyonu Başkanı olduğuğu ancak bu haldeyken bile felaket bölgesine gitmediğini belirten CHP'li vekil, "Bu da Murat Kurum'un suçluluk psikolojisinin bir sonucudur. Ayrıca Murat Kurum'un hala TBMM Çevre Komisyonu Başkanı olması abesle iştigaldir. Acilen istifasını istiyoruz." diye konuştu.
"İki şirketin de baskısı var"
Anagold şirketinin %80'inin Amerika ve Kanada borsalarında işlem gören SSR Mining, %20'sinin ise Ak Parti'ye yakınlığıyla bilinen Çalık Grubuna bağlı Lidya Madencilik'a ait olduğunu hatırlatan Deniz Yavuzyılmaz, şöyle konuştu:
"Aynı liç sahasına başka bir ruhsat sahasından oksitli cevherini getirip yığma yapan bir şirket daha vardır. Bu şirketin adı Kartaltepe Madenciliktir. Bu şirketin ortakları da ne tesadüftür ki yine SSR Mining ve Lidya Madenciliktir. Yani kayma yaşanan yığın liç sahasında bir değil iki şirketin üretim baskısı vardır."
ÇED Raporu
Felakete giden yolun taşlarını döşeyen, Anagold ve Kartaltepe şirketlerinin işlettiği madenlerdeki ikinci kapasite artışı için dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un ÇED Olumlu Kararı verdiğini tespit ettiklerini belirten CHP Zonguldak Milletvekili, "Bu kapasite artışlarıyla yığın liç sahası patlamaya hazır bir bomba haline gelmiştir." diyerek şu bilgileri paylaştı:
"Felaketin gerçekleştiği yığın liç sahasında kullanımda olan 4 faz bulunmaktadır.
Dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum'un onayıyla;
"Anagold'un 6 ruhsatı iptal edilmedi"
Yazuvyılmaz, "Erzincan İliç'te Anagold'un işlettiği altın madeninde yaşanan felaket sonrası işletmenin çevre izninin ve lisansının iptal edilmesine rağmen, Enerji Bakanlığının Anagold'a verdiği 6 işletme ruhsatının iptal edilmediğini tespit ettik." dedi.
Deprem fay hattının haritadan silinmesi
MTA'nın, Erzincan İliç'teki Anagold maden sahasının tam altından geçen Ovacık fay hattı-Munzur segmentinin 2013 yılı MTA haritasında bulunduğu halde, 2023 yılında yayınlanan '5-22 Şubat tarihleri arasındaki depremleri de kapsayan Diri Fay haritasında yer almadığını tespit ettiklerini hatırlatan Deniz Yavuzyılmaz, "Maden sahasının güneybatısında 16 km mesafede Malatya fay hattı (7,5 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli var), güneydoğusunda 10 km meaafede Munzur fay hattı (7,4 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli var), kuzeybatısında 10 km mesafede Divriği fay hattı var) Nerede özellikle kimyasal içerikli madencilik yapılmaz sorusunun yanıtırdır bu işletme." diye konuştu.
DSİ'nin raporu
Ayrıca Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün (DSİ) ÇED Raporu görüşünde, "proje sahası herhangi bir içme ve kullanma suyu havzasında bulunmamaktadır" demesine rağmen maden sahasının Karasu nehri ve Bağıştaş Barajı havzası içinde yer aldığına dikkat çeken Yavuzyılmaz, "Öyle ki felaketten sonra toprağa yayılan siyanür ve ağır metaller içeren kimyasal içerikli malzeme yer altı sularına karışarak Fırat nehri üzerinden 9 il ve 3 ülkeyi geçerek Basra Körfezine dökülüyor. Ve geçtiği her yere zehir taşıma riski barındırıyor." dedi.
Bakanık denetim işini özel şirkete vermiş
Erzincan İliç felaketinin merkezindeki isim olan dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum adına imzalı belgeye göre, felaket yaşanan yığın liç sahası inşaat denetimlerinin, Bakanlık adına özel bir şirkete yaptırıldığını söyleyen Yavuzyılmaz, "Bu dönem süresince; 27 Mart 2022'de aynı liç sahasında başka bir kayma olayı ve 21 Haziran 2022'de ise siyanür borusu patlama olayı gerçekleşti. Bu olayların ardından denetimlerin yapıldığı ve tüm tedbirlerin alındığı söylenerek 200 metrenin üzerinde yüksekliğe sahip, siyanür içerikli yığın liç sahası Murat Kurum onayıyla tekrar faaliyete açıldı." dedi.
16 milyon ceza kesildi, 222 milyon vergi indirimi yapıldı
Anagold şirketine neden olduğu çevre kirliliği nedeniyle 16 milyon 441 bin TL ceza kesildiğini, ilgili şirketin Türkiye'de silinen vergi, faiz ve ceza tutarının ise 7 Milyon 218 bin dolar olduğunu bunun da günsel kurla 222 milyon TL olduğunu belirten CHP'li Yavuzyılmaz, "AK Parti şirketin bir cebinden 16 milyon alıp, diğer cebine 222 milyon koydu." şeklinde konuştu.
"Siyasi sorumlular yargıdan kaçırılmak isteniyor"
Soruşturma kapsamında şirket çalışanlarının 'Asli Kusurlu', işveren ve taşeron şirketlerinin yetkililerinin ise 'Tali Kusurlu' olarak tutuklandığını ve sonrasında da son olarak ODTÜ birincisi olan yeni müzun mühendis Murat Kaan Akpolat'ın da aralarında olduğu 2 mühendis olmak üzere toplam 8 kişinin tutuklandığını ifade eden Yavuzyılmaz, "Sorumluluk çalışanların üzerine atılmak isteniyor. Felaketin önünü açan onayları veren siyasi sorumlular yargıdan kaçırılmak isteniyor" dedi.
"Bunun adı cinayettir"
İfade tutanaklarınde , "Çatlaklar olay günü sabah tespit edildi. Buna rağmen 12.00-12.15 arasında patlatma yapıldı","Yığın liç sahasında 8 metre olması gereken basamak yükseklikleri aşıldı", "Yığın liç sahası tasarımında hata şüphesi var." ve "İlk kayma 33. basamakta oldu" şeklindeki ifadelere dikkat çeken Deniz Yavuzyılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Oysa Anagold'un resmi internet sitesine göre, yığın liç sahasının her fazının her biri 8 metre yüksekliğine sahip 8 basamaktan oluşmalıydı. Buna göre hesaplandığında 4 fazda maksimum 32 basamak olması gerekiyordu. Ancak ifadelerde proje şirketinin 36 basamağa kadar çıkma yetkisi verdiği belirtiliyor. İlk kayma 33. basamakta oldu. Çevre, Enerji ve Çalışma Bakanlıkları sahanın bu durumunu yeterince denetlemediği ve üretim baskısı yaratan bu tasarım değişikliğine onay verdiği anlaşılıyor. Bunun adı cinayettir!"
"Dünyanın en yüksek liç yığını"
İliç'te yaşanan felaketin bir doğal afet, toprak kayması veya heyelan olmadığının altını çizen Yavuzyılmaz, "Bu felaket, siyanür içerikli, milyonlarca ton, yığın liç malzemesinden oluşan yapay bir dağın kaymasıdır. Yığın liç sahasının yüksekliği 200 metrenin üzerine çıkmıştır. Bu berbat bir dünya rekorudur. Dünyanın en tehlikeli ve en yüksek yiğin liç sahasıdır." dedi.
"Baş sorumlu Murat Kurum istifa etmeli"
Yığın liç sahasının bu yüksekliğe çıkmasının sorumlularının başında dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum'un geldiğini ifade eden CHP'li Yavuzyılmaz, "Göçüğün altında 9 insanımız kalmıştır. AK Parti hükümeti bir kez daha arama kurtarma faaliyetlerini eline yüzüne bulaştırmıştır. Afet sonrası yönetim krizi oluşmuştur. Türkiye tarihinin en büyük çevre felaketlerinden birini yaşarken, Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki bölgeye 172 saat sonra, yani bir hafta sonra gelmiştir. Bu sürede İstanbul'da iş insanlarıyla toplantılar yaptığı, Adana ve Osmaniye'de kuralara katıldığı, ziyaretler yaptığı tespit edilmiştir." dedi.
İkinci kapasite artışına ve yanlış bir çok uygulamaya imza atan dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum'un hala TBMM Çevre Komisyonu Başkanı olduğuğu ancak bu haldeyken bile felaket bölgesine gitmediğini belirten CHP'li vekil, "Bu da Murat Kurum'un suçluluk psikolojisinin bir sonucudur. Ayrıca Murat Kurum'un hala TBMM Çevre Komisyonu Başkanı olması abesle iştigaldir. Acilen istifasını istiyoruz." diye konuştu.
"İki şirketin de baskısı var"
Anagold şirketinin %80'inin Amerika ve Kanada borsalarında işlem gören SSR Mining, %20'sinin ise Ak Parti'ye yakınlığıyla bilinen Çalık Grubuna bağlı Lidya Madencilik'a ait olduğunu hatırlatan Deniz Yavuzyılmaz, şöyle konuştu:
"Aynı liç sahasına başka bir ruhsat sahasından oksitli cevherini getirip yığma yapan bir şirket daha vardır. Bu şirketin adı Kartaltepe Madenciliktir. Bu şirketin ortakları da ne tesadüftür ki yine SSR Mining ve Lidya Madenciliktir. Yani kayma yaşanan yığın liç sahasında bir değil iki şirketin üretim baskısı vardır."
ÇED Raporu
Felakete giden yolun taşlarını döşeyen, Anagold ve Kartaltepe şirketlerinin işlettiği madenlerdeki ikinci kapasite artışı için dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un ÇED Olumlu Kararı verdiğini tespit ettiklerini belirten CHP Zonguldak Milletvekili, "Bu kapasite artışlarıyla yığın liç sahası patlamaya hazır bir bomba haline gelmiştir." diyerek şu bilgileri paylaştı:
"Felaketin gerçekleştiği yığın liç sahasında kullanımda olan 4 faz bulunmaktadır.
Dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum'un onayıyla;
- Yığın liç sahasının 5. ve 6. fazları inşa edilmediği halde, inşa edilmiş gibi gösterilerek sahanın kapasitesi kağıt üzerinde 85,3 milyon tona çıkarılmıştır.
- Oysa kullanımda olan ilk 4 fazın kapasitesi 58 milyon ton'dur ve bu kapasite 2021 yılı ekim ayında dolmuş durumdadır.
- Son 2 yıldır bu liç sahasına fazla yükleme yapılmıştır!
- Bu aşırı yükleme hem Anagold, hem Kartaltepe şirketleri tarafından yapılmıştır.
- Bakanlıklarda süreci doğru düzgün denetlemediği için,
- Sonuç; kapasite fazlası üretim ve denetimsizlik nedeniyle yığın liç sahası yıkıldı!
"Anagold'un 6 ruhsatı iptal edilmedi"
Yazuvyılmaz, "Erzincan İliç'te Anagold'un işlettiği altın madeninde yaşanan felaket sonrası işletmenin çevre izninin ve lisansının iptal edilmesine rağmen, Enerji Bakanlığının Anagold'a verdiği 6 işletme ruhsatının iptal edilmediğini tespit ettik." dedi.
Deprem fay hattının haritadan silinmesi
MTA'nın, Erzincan İliç'teki Anagold maden sahasının tam altından geçen Ovacık fay hattı-Munzur segmentinin 2013 yılı MTA haritasında bulunduğu halde, 2023 yılında yayınlanan '5-22 Şubat tarihleri arasındaki depremleri de kapsayan Diri Fay haritasında yer almadığını tespit ettiklerini hatırlatan Deniz Yavuzyılmaz, "Maden sahasının güneybatısında 16 km mesafede Malatya fay hattı (7,5 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli var), güneydoğusunda 10 km meaafede Munzur fay hattı (7,4 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli var), kuzeybatısında 10 km mesafede Divriği fay hattı var) Nerede özellikle kimyasal içerikli madencilik yapılmaz sorusunun yanıtırdır bu işletme." diye konuştu.
DSİ'nin raporu
Ayrıca Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün (DSİ) ÇED Raporu görüşünde, "proje sahası herhangi bir içme ve kullanma suyu havzasında bulunmamaktadır" demesine rağmen maden sahasının Karasu nehri ve Bağıştaş Barajı havzası içinde yer aldığına dikkat çeken Yavuzyılmaz, "Öyle ki felaketten sonra toprağa yayılan siyanür ve ağır metaller içeren kimyasal içerikli malzeme yer altı sularına karışarak Fırat nehri üzerinden 9 il ve 3 ülkeyi geçerek Basra Körfezine dökülüyor. Ve geçtiği her yere zehir taşıma riski barındırıyor." dedi.
Bakanık denetim işini özel şirkete vermiş
Erzincan İliç felaketinin merkezindeki isim olan dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum adına imzalı belgeye göre, felaket yaşanan yığın liç sahası inşaat denetimlerinin, Bakanlık adına özel bir şirkete yaptırıldığını söyleyen Yavuzyılmaz, "Bu dönem süresince; 27 Mart 2022'de aynı liç sahasında başka bir kayma olayı ve 21 Haziran 2022'de ise siyanür borusu patlama olayı gerçekleşti. Bu olayların ardından denetimlerin yapıldığı ve tüm tedbirlerin alındığı söylenerek 200 metrenin üzerinde yüksekliğe sahip, siyanür içerikli yığın liç sahası Murat Kurum onayıyla tekrar faaliyete açıldı." dedi.
16 milyon ceza kesildi, 222 milyon vergi indirimi yapıldı
Anagold şirketine neden olduğu çevre kirliliği nedeniyle 16 milyon 441 bin TL ceza kesildiğini, ilgili şirketin Türkiye'de silinen vergi, faiz ve ceza tutarının ise 7 Milyon 218 bin dolar olduğunu bunun da günsel kurla 222 milyon TL olduğunu belirten CHP'li Yavuzyılmaz, "AK Parti şirketin bir cebinden 16 milyon alıp, diğer cebine 222 milyon koydu." şeklinde konuştu.
"Siyasi sorumlular yargıdan kaçırılmak isteniyor"
Soruşturma kapsamında şirket çalışanlarının 'Asli Kusurlu', işveren ve taşeron şirketlerinin yetkililerinin ise 'Tali Kusurlu' olarak tutuklandığını ve sonrasında da son olarak ODTÜ birincisi olan yeni müzun mühendis Murat Kaan Akpolat'ın da aralarında olduğu 2 mühendis olmak üzere toplam 8 kişinin tutuklandığını ifade eden Yavuzyılmaz, "Sorumluluk çalışanların üzerine atılmak isteniyor. Felaketin önünü açan onayları veren siyasi sorumlular yargıdan kaçırılmak isteniyor" dedi.
"Bunun adı cinayettir"
İfade tutanaklarınde , "Çatlaklar olay günü sabah tespit edildi. Buna rağmen 12.00-12.15 arasında patlatma yapıldı","Yığın liç sahasında 8 metre olması gereken basamak yükseklikleri aşıldı", "Yığın liç sahası tasarımında hata şüphesi var." ve "İlk kayma 33. basamakta oldu" şeklindeki ifadelere dikkat çeken Deniz Yavuzyılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Oysa Anagold'un resmi internet sitesine göre, yığın liç sahasının her fazının her biri 8 metre yüksekliğine sahip 8 basamaktan oluşmalıydı. Buna göre hesaplandığında 4 fazda maksimum 32 basamak olması gerekiyordu. Ancak ifadelerde proje şirketinin 36 basamağa kadar çıkma yetkisi verdiği belirtiliyor. İlk kayma 33. basamakta oldu. Çevre, Enerji ve Çalışma Bakanlıkları sahanın bu durumunu yeterince denetlemediği ve üretim baskısı yaratan bu tasarım değişikliğine onay verdiği anlaşılıyor. Bunun adı cinayettir!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.