Önce Irak geçici yönetiminin Dışişleri Bakanı Zebari konuştu:
"Türkiye'yi istemiyoruz".
Hükümetin tepkisi, "nankör, densiz aşiret parçasını ciddiye almayın" oldu.
Arkasından Irak geçici yönetiminin etkin liderlerinden Talabani, "Türkiye gelirse silahlarımızı toplar" dedi, bizimkiler, "ne olacak, nankör, densiz adam" dahi diyemedi.
Dün Talabani büsbütün gemi azıya alarak saçmalamalarını sürdürdü: "Türkiye Kerkük'e müdahaleden vazgeçmezse, Suriye'ye ait olan iskenderun Limanı'nın iadesi için Araplar ile işbirliği yaparız."
Eh gelen her salvoyu büyük bir gamsızlıkla geçiştirirseniz densiz adamlar işi Türkiye'ye karşı savaş ilanına kadar vardırırlar.
Kukla Kürt yönetiminindan gelen her densizliği, "aman onlar zırlasınlar, nasıl olsa güdümlerinde oldukları Amerika, onları susturur" gamsızlığı ve vurdumduymazlığı içinde gereken tavrı koymazsanız aynı densizliğin Amerika'dan geleceğini beklersiniz.
Nitekim öyle de oldu.
ABD'nin sıradan bir diplomatı, bürokratı veya politikacısı değil bizzat ABD Başkanı büyük bir densizlikle Türkiye'yi hedef alan ve Kürtleri şımartan açıklamalarda bulunmakta gecikmedi.
Hem de daha önce ciddiye almadığımız Holbrooke'un açıklamalarını teyid eder bir tarzda.
Hatırlayın, geçen hafta ABD'nin etkin bürokratı "ABD, Irak'ta İngilizlerin yüzyıl önceki hatasını düzeltiyor.
Çörçil'in en büyük hatası Kürt devleti kurmamaktı" dedi.
Bush, İngiliz işgalcisi Çörçil'in hatasını düzelteceği sinyalini verdi: "Irak'ın Kuzeyi kendini yönetme yolunda ilerliyor".
Şimdi "Irak'a Kürt devletini engellemek için gitmek zorundayız" diyen bilcümle siyasetçi/bürokrat gamsız yöneticilerimizden atak bekliyoruz.
Biz bekleyip dururken bu densiz-gamsız koalisyonu sadece Irak'ın bütünlüğünü değil Türkiye'nin de bekasını Bağdat bataklığına gömecek gibi.