Depremin 12'nci gününü geride bırakırken, resmi açıklamalar göre vefat sayısı 38 bin 44'e yükseldi. Ama şu bir gerçek ki hala enkaz altında 10 binlerce vatandaşımız duruyor. Gerçek vefat sayısı resmiyete ne kadar yansır, sonuçta göreceğiz. Gün geçtikçe, deprem bölgesindeki tanıdıklarımızdan duyduklarımız bizleri oldukça sarsıyor, üzüntümüzü daha da artırıyor.
Adıyaman'dan bir tanıdığımla dün telefon görüşmesi yaptık.
Bana aynen şunları anlattı:
"Adıyaman'da deprem saat 04.17'de oldu, bizim enkazda hiç kimse yokken Belediye Başkanı'nın evinin enkazında 6 saat sonra 2 kepçe, 20 kişilik bir kurtarma ekibi, AKP milletvekilinin enkazında ise 3 iş makinası (kepçe-vinç) çalışmaya başlamıştı. Biz kavga dövüş depremin oluşundan 36 saat sonra kepçe yok, vinç yok 5 tane AFAD gönüllüsünü enkaza götürebildik.
İlk 36 saatte arama kurtarma ekipleri kendi partidaşlarına yönlendirildi. İlk 36 saatte kurtarma ekibi gönderilen enkazların siyasi öncelik durumu cumhuriyet savcılığınca incelenmelidir, yöneticiler yargılanmalıdır."
Benzer durumları maalesef il ve ilçe bazında da yaşadık. Gaziantep ve Şanlıurfa'da arama kurtarma ekipleri ilk 24 saat içinde yoğun bir çalışma ortaya koyarken, Hatay, Kahramanmaraş ve ilçelerinde uzun süre hiç çalışma başlatılmadı.
Örneğin Elbistan ilçesinde 50'nci saatten sonra çalışmalar başlatıldı.
İnsanlar enkaz altında ölüm kalım mücadelesi verirken bile particilik ön planda tutulursa, söyler misiniz başka konularda neler yapılır?
Vatandaşların bu anlattıkları dikkate alınarak, bölgede yapılan ayrımcılıklar mutlaka masaya yatırılmalı ve sorumlular yargılanmalıdır.
Yetkililer tarafından toplanan bağışların dağılımı da bu noktada çok çok önemli… Yardımların, bina yenileme çalışmalarının her vatandaşa, hiçbir siyasi ayrım yapılmadan adil bir şekilde sunulması gerekiyor.
Bu işler, "Bu benim adamım, bu değil" ötekileştirme anlayışıyla asla yapılmamalıdır. Devlet kurumu, bu ülkede yaşayan, Türk vatandaşı olan herkesin kurumudur, fırsatta ve hizmette eşitlik ve adalet esastır.
Devletin imkanlarını, belirli bir gruba tahsis etmek, diğerlerini de mahrum bırakarak ötekileştirmek asla ve asla doğru değildir.
Bu arada enkaz altından insanlarımız sağ olarak kurtarılmaya devam ediyor.
Hatay'ın Antakya ilçesinde 26 yaşındaki Mehmet Ali Şakiroğlu, 34 yaşındaki Mustafa Avcı depremin 261'inci saatinde sağ olarak çıkarıldı.
Yine aynı ilçede, 12 yaşındaki Osman Halebiye 260'ıncı saatte kurtarıldı.
Depremin 12'nci gününde Hatay'daki Defne Apartmanı'nın enkazından ses ve ısı alınmaya devam edildi, umutlar yeniden yeşerdi.
Keşke, Mehmetçik, depremin daha ilk saatlerinde göreve çağrılsaydı, EMASYA protokolü devrede olsaydı da birçok insanımızı daha enkaz altından kurtarılabilseydi.
Ama pratik olarak yaşıyoruz ki, keşkelerle bu işler olmuyor. Deprem Türkiye'nin bir gerçeği ve buna son dakika değil, yıllar süren bir hazırlık gerekli.
Bilim insanlarıyla, konunun uzmanlarıyla masaya oturularak depreme hazırlık konusu enine boyuna araştırılmalı ve olaya tamamen bilimsel yaklaşılmalı.
Depreme hazırlık, binaların yenilenmesi, kentsel dönüşümün hızlandırılması anlamına geliyor. Ayrıca deprem arama kurtarma çalışmalarının daha geniş bir ekiple, daha teknik donanımla yapılmasını gerektiriyor.
Bu da ancak ve ancak güçlü ve adil bir devlet anlayışıyla olabilir.
Devletin ekonomisini, sermaye gruplarına teslim eden bir anlayışla güçlü devlet asla inşa edilemez.
Güçlü devlet, yardım ve bağış toplayan devlet değil, vatandaşlarına veren devletin adıdır. Bu da Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür. Milli Ekonomi Modeli'nin ülkemizde uygulanması, deprem ile yaşadıklarımız bir kez daha gösterdi ki elzem bir konudur.
Mili Ekonomi Modeli'nin uygulanması, ülkemiz için siyaset üstü, olmazsa olmaz bir konudur. Bu modeli bilen lider ve onun kadrosuyla birlikte, bu eşsiz modelin uygulanmasına öncelik verilmelidir.
Bu modelle, tüm binalar yenilenir, depreme her türlü hazırlık çok kısa zamanda yapılır ve bütün bunlar, ne içeriden, ne de dışarıdan bir kuruş borç almadan, vatandaşın sırtına ekstra yük bindirmeden yapılır.
Artık zaman kaybetmeye gerek yok.
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025