Eğitime dairleri birlikte paylaşmaya devam ettiğimiz yolculuğumuzu sürdürdüğümüzde aslında kendimizin, ailemizin ve toplumumuzun şu an geldiği konumu daha, sağlıklı analiz etme ve anlama fırsatını bulmuş oluruz.Zorunlu (veya sorunlu olan) eğitim sekiz yıla çıktı, hatta artık neredeyse anaokulu eğitimi zorunlu hale geldi ve çocuklarımız günün üçte birini okullarda geçiriyor ve üniversite okumaları için anneler babalar adeta varını yoğunu ortaya koyuyor. Yanlış eğitimimizin doğru sonucu haline gelen (!) dershaneler sektör haline geldi. Artık lise mezunlarımız iki veya üç yıl da (ara sınıflarda gitmemiş gibi) dershanelere gidiyor. Çünkü okul eğitim ve öğretimi klasik olduğu için test tekniğinde, çoktan seçmeli soru tekniği uygulanan sınavlarda çok bir ise yaramıyor. Bu yüzdendir ki binlerce okul birincisi, evet lise birincileri üniversite sınavını kazanamıyor.Üniversiteyi kazanıp bitirmeyi başaranlar da issizlikle boğuştuğu için (en fazla işsizlik üniversite mezunlarında) artık yüksek okul kontenjanları da yeterli tercih alamadığından boş kalıyor. İş isteyenleri de mevcut hükümetimiz bir güzel azarlayarak, paylarak üçüncü dünyaÜlkelerinde bile örneği olmayan bir tutum sergiliyor. Bu kendini, değerlerini, kimliğini ve inancını yitirme noktasına gelmiş gençlerimiz daha geniş bakarsak bu gençlerin yeşerdiği bahçe olan toplumumuz çözümsüzlükle baş başa.Evet, bilmem ne kadar farkındasınız?Gençlerimiz "anlık" yaşıyor. Gelecek korkuları had safhada "işsizlik " kaygıları var.Endişe ve stres düzeyleri normalin çok üzerinde olduğundan sağlıklı davranışlar ortaya koyamıyorlar.Artık birçoğu hayata "dünyevi " bakıyor, yani birincil hedefleri maddiyat. İnternet ve televizyona çok bağlı kalmalarından dolayı adeta kablolu hayatlar yaşayıp dünyadaki popüler kültürün bir parçası haline geliyorlar.Küresel dönüşüm projelerinin bir sonucu olsa gerek (yani dünyada tek millet, tek inanç, tek kültür tek bayrak) artık dünya gençliğinin yüzde kırkı aynı şeylerden hoşlanıyor (aynı müzik türleri, benzer beslenme alışkanlıkları, aynı tür giyinme.)Yine önemli bir kısmı da yurt dışına kapağı atmanın peşinde...Maalesef az bir kısmı "vatan-millet","tarih-kültür-gelenek" ve "din-iman" derdinde.Okul, aile ve çevre üçgeninde döngüsel bir şekilde yanlışlarımızı pekiştirip, kendimizden vazgeçiyoruz. Toplumumuz eridiğinin, çözüldüğünün, her gecen gün ayrıştırıldığının farkında değil.İyi de sanki "Türkiye'nin yıldızı dünyada parlamaya başlıyor.""Biz müthiş bir kalkınma hamlesi içindeyiz""Time dergisine başbakanımız kapak oldu""Artık bölgemizde lider ülke olduk"Masallarıyla gençlerin gerçeğinin, milletin gerçeğinin örtüşmediği ortada.Acaba bunca masal, kendileriyle yüzleşmemek veya çaresizliklerinin sonucunda mantığa bürünme hastalığımı?Öyle ya siz madem her alanda süpersiniz toplum ne halde? Nasrettin hocanın dediği gibi "kedi buysa ciğer nerde? Ciğer buysa kedi nerede?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023