Dijital bağımlılık çocukları psikolojik ve fiziksel olarak etkiliyor
6 aylık bebeklerden ergenlere kadar ekran süresi alarm veriyor; göz sağlığı, uyku düzeni ve sosyal beceriler tehdit altında
22.08.2025 15:44:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Günümüzde çocuklar, ekranlarla hiç olmadığı kadar erken tanışıyor. Akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar, adeta yeni bir dadı rolü üstlenirken, ekran bağımlılığı yaşı 6 aya kadar inmiş durumda. Bu erken ve yoğun maruziyetin, dijital neslin gelişiminde yarattığı psikolojik ve fiziksel yansımalar ise giderek daha belirgin hale geliyor.
MAVİ IŞIK VE FİZİKSEL SAĞLIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Ekranların yaydığı mavi ışık, yalnızca yetişkinlerin değil, gelişmekte olan çocuk gözlerinin sağlığı için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. Uzun süre mavi ışığa maruz kalmak, göz yorgunluğuna, bulanık görmeye ve hatta retinal hasara yol açabilir. Bununla birlikte, mavi ışık vücudun melatonin üretimini baskılayarak, çocuklarda uyku düzeninin bozulmasına ve uyku kalitesinin düşmesine neden oluyor. Yetersiz ve kalitesiz uyku, büyüme hormonlarının salgılanmasını etkileyerek fiziksel gelişimi olumsuz yönde etkileyebilir.
YENİ DİJİTAL KORKULAR: NOMOFOBİ VE NETLESSFOBİ
Dijital bağımlılık, beraberinde daha önce var olmayan yeni fobilere zemin hazırlıyor. Nomofobi (no-mobile-phone-phobia), bireyin akıllı telefonundan ayrı kalma veya telefonun kullanılamaz hale gelme korkusu olarak tanımlanıyor. Çocuklarda ekranlarına erişemediklerinde yaşadıkları kaygı ve huzursuzluk, bu fobinin erken belirtileri olabilir. Benzer şekilde, netlessfobi ise internet bağlantısının olmaması durumunda hissedilen panik ve korku hissini ifade ediyor. Bu yeni dijital korkular, çocukların dış dünyayla olan bağlarının zayıflamasına ve sanal dünyaya olan bağlılıklarının artmasına neden oluyor.
PSİKOSOSYAL GELİŞİMDEKİ OLUMSUZ YANSIMALAR
Ekran başında geçirilen uzun saatler, çocukların sosyal ve duygusal gelişimini derinden etkiliyor. Gerçek dünyada oyun oynamak, arkadaşlarıyla yüz yüze etkileşimde bulunmak yerine sanal aleme hapsolan çocuklar, empati kurma ve sosyal beceriler kazanma fırsatlarını kaybediyor. Bu durum, sosyal izolasyona yol açarak, akranlarıyla sağlıklı ilişkiler kurmakta zorlanmalarına neden oluyor.
Bunun yanı sıra, hızlı tempoda değişen dijital içerikler, çocukların beynini sürekli uyararak dikkat eksikliğine neden olabilir. Sanal dünyada anlık haz ve sürekli yeni bir içerik arayışı, gerçek hayattaki uzun süreli ve odaklanma gerektiren görevlere karşı sabırsızlık geliştirmelerine yol açar. Bu da akademik başarılarını ve genel öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyebilir.
Ekranlar, doğru kullanıldığında bilgiye ulaşma ve eğlenme aracı olabilir; ancak kontrolsüz tüketim, geleceğin neslinin psikolojik ve fiziksel sağlığı için ciddi riskler taşıyor. Ebeveynlere ve eğitimcilere düşen en önemli görev ise çocukların dijital dünyayla olan ilişkilerini dengelemek ve onların sağlıklı bireyler olarak büyümelerini desteklemek için bilinçli adımlar atmaktır.
MAVİ IŞIK VE FİZİKSEL SAĞLIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Ekranların yaydığı mavi ışık, yalnızca yetişkinlerin değil, gelişmekte olan çocuk gözlerinin sağlığı için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. Uzun süre mavi ışığa maruz kalmak, göz yorgunluğuna, bulanık görmeye ve hatta retinal hasara yol açabilir. Bununla birlikte, mavi ışık vücudun melatonin üretimini baskılayarak, çocuklarda uyku düzeninin bozulmasına ve uyku kalitesinin düşmesine neden oluyor. Yetersiz ve kalitesiz uyku, büyüme hormonlarının salgılanmasını etkileyerek fiziksel gelişimi olumsuz yönde etkileyebilir.
YENİ DİJİTAL KORKULAR: NOMOFOBİ VE NETLESSFOBİ
Dijital bağımlılık, beraberinde daha önce var olmayan yeni fobilere zemin hazırlıyor. Nomofobi (no-mobile-phone-phobia), bireyin akıllı telefonundan ayrı kalma veya telefonun kullanılamaz hale gelme korkusu olarak tanımlanıyor. Çocuklarda ekranlarına erişemediklerinde yaşadıkları kaygı ve huzursuzluk, bu fobinin erken belirtileri olabilir. Benzer şekilde, netlessfobi ise internet bağlantısının olmaması durumunda hissedilen panik ve korku hissini ifade ediyor. Bu yeni dijital korkular, çocukların dış dünyayla olan bağlarının zayıflamasına ve sanal dünyaya olan bağlılıklarının artmasına neden oluyor.
PSİKOSOSYAL GELİŞİMDEKİ OLUMSUZ YANSIMALAR
Ekran başında geçirilen uzun saatler, çocukların sosyal ve duygusal gelişimini derinden etkiliyor. Gerçek dünyada oyun oynamak, arkadaşlarıyla yüz yüze etkileşimde bulunmak yerine sanal aleme hapsolan çocuklar, empati kurma ve sosyal beceriler kazanma fırsatlarını kaybediyor. Bu durum, sosyal izolasyona yol açarak, akranlarıyla sağlıklı ilişkiler kurmakta zorlanmalarına neden oluyor.
Bunun yanı sıra, hızlı tempoda değişen dijital içerikler, çocukların beynini sürekli uyararak dikkat eksikliğine neden olabilir. Sanal dünyada anlık haz ve sürekli yeni bir içerik arayışı, gerçek hayattaki uzun süreli ve odaklanma gerektiren görevlere karşı sabırsızlık geliştirmelerine yol açar. Bu da akademik başarılarını ve genel öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyebilir.
Ekranlar, doğru kullanıldığında bilgiye ulaşma ve eğlenme aracı olabilir; ancak kontrolsüz tüketim, geleceğin neslinin psikolojik ve fiziksel sağlığı için ciddi riskler taşıyor. Ebeveynlere ve eğitimcilere düşen en önemli görev ise çocukların dijital dünyayla olan ilişkilerini dengelemek ve onların sağlıklı bireyler olarak büyümelerini desteklemek için bilinçli adımlar atmaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.



















































































