Bugüne kadar hiçbir devlet yöneticisi, başkanı, sultanı vs. çıkıp, dememiştir ki; "Ben, diktatörüm."Diktatörlük kavramı, günümüzde ne hikmetse hep kişiler için kullanılır. Oysa asıl diktatörler gelişmiş, diye tabir edilen devletlerdir, küresel çetelerdir. ABD buna birinci örnektir. İsrail ikinci örnektir. ABD merkezli, Yahudi ve Masonların sahibi oldukları küresel şirketlerde bunların gizli örnekleridir.İşte bu diktatör devletlerin Orta Amerika'da, Güney Asya'da, Afrika'da ve Ortadoğu'da yetiştirdiği, desteklediği, sultanlığa, krallığa veya iktidara getirdiği kişiler, az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin diktatörleridir. Mesela, Suud kralları, Sudan'da Ömer el-Beşir, Irak'ta Saddam, Mısır'da Mübarek, Mursi ve son olarak Sisi gibilerini örnek verebiliriz. Bu kişiler asla diktatör olduklarını kabul etmezler. Halkı için iktidarda olduklarını, ıslah edici, refah getirici olduklarını iddia ederler. Akan kanlar için ise milletin refahı için yaptık, diye kimisi dini, kimisi milli, kimisi ekonomik veya rejim adına bir gerekçe ortaya atarak kendilerini haklı çıkarma gayretine girerler. İşte bu yüzden Finli gazetecinin sorduğu, "siz, diktatör müsünüz?" sorusu dünyanın hiçbir yerinden asla birinci ağızlardan olumlu cevap bulmaz. Artı bugün, "diktatör" olarak adlandırılan kişiler asla tek başlarına değildi. Arkalarında o devletin kurumları ve halkın bir kesimi hatta başka devletler vardı. Ülkemize dönersek! Cumhuriyet tarihinde darbeci komutanlar ve hemen her başbakan ve iktidarları darbecilikle itham edilmiştir. Bugün, "siz, diktatör müsünüz" sorusunun muhatabı Sayın Erdoğan, siyasi hayatı boyunca İsmet İnönü ve Kenan Evren'i her daim gündemde tutmuş, diktatör olarak anlatmıştır. İşe bakın ki! Bugün kendisi için aynı iddia gündemde. Eğer İsmet İnönü veya Kenan Evren'e, "siz, diktatör müsünüz" diye sorulsaydı (ki, soruldu da) "evet, diktatörüz" cevabı alınamazdı, vermediler de zaten. Ne dediler? Halkımız için, milletimizin, devletimizin birlik, beraberliği, huzur ve güvenliği için bu icraatları veya darbeleri yaptık, yapmak zorundaydık, cevaplarını verdiler.Şimdi de benzer bir tablo ve aynı savunma mekanizması var. Mesela bugün;Anayasa Mahkemesinin kapısı işaretli, eski başkanları hedefte?Yargıtay Mahkemesinin kapısı işaretli, eski başkanları hedefte?Eski Cumhuriyet Savcılarının, istihbarat daire başkanlarını, emniyet mensuplarının kapıları işaretli.Görevdeki hakim, savcı, emniyet mensubu, vali, kaymakam ve diğer aktif görevdekilerin cübbe veya koltukları işaretli.Siyasi partiler, dernekler, sosyal yapılanmalar, sendikalar vs. işaretli.Medyanın bir kesimi, gazeteci ve yazarların kapıları işaretli?Sanatçıların, futbol kulüplerinin, futbolcularının ve diğer spor dallarındaki birçok ismin kapıları da işaretli?İş adamları, sanayici ve yatırımcıların bir kısmının da kapıları işaretli?Peki, bu işaretlemelerin mazereti ne? "Önümüzü kesmek istiyorlar, bu ülkenin ilerlemesini istemiyorlar, halkımızın refah ve huzurunu bozmak istiyorlar, dünün darbeci zihniyeti hortladı, bunlara asla fırsat vermeyeceğiz?Biz, milletimiz için varız. Biz, kefenlerimizi giyerek çıktık bu yola. Biz yalnızca Allah'tan korkarız. Bizim arkamızda millet var, milletin oyuyla bir bu göreve geldik, bu yetkiyi bize millet verdi?" gibi haklılık (!) gerekçeleri duyarsınız. Peki, bu gerekçelerin sahiplerinin ülkemizi getirdikleri vahim noktadaki sosyal, siyasi, ekonomik ve terör olaylarına mazeret olabilir mi?Bunun cevabını 1 Kasım'da vereceksin. Manda haline getirilmiş Türkiye mi? Tam Bağımsız Türkiye mi? Karar senin?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024