Memleketin dört bir tarafında 11-13 yaşları arasında ikmal edilen "hafızlık", suskun durumda.
Şakıyan bülbüller gibi Kur'an-ı Kerim'i okuyan hafızlarımız yetişmiyor artık. Her karışı Kur'an aşkıyla tohumlanmış vatan bağrında, Kur'an sesinin kesilmesi, bize hayır getirmez.
Kur'an-ı Kerim'in harfi de, Arapça okunması ve yazılması da, harekesi de, sayfası da, mânâsı da, tecvidi de berekettir, feyizdir, rahmettir.
Asıl olan, Kur'an'ın emirlerini anlamak ve yaşamaktır; lakin Onu okuyana ve Onu sevene saygı, Kur'an'ın özüne yaklaşmak için bir vesiledir.
Osman Gazi'nin Kur'an'a olan saygısı, kitaplara geçen örnek davranışı, tarihin yapraklarında ve yaşantımızda ışık ışık parlar.
Hafızlık nasıl canlandırılabilir? İlkokul çağında veya 5. sınıftan sonra "Kur'an Eğitim Merkezi" adı ile bir program düzenlenebilir.
İlköğretim programı ile bir bütünlük halinde bir çözüm bulunabilir.
AB'ye uyum yahut uyumsuzluk gözüyle din eğitimize bakamayız. Bu, bizim izzetimize de, hürriyetimize de, bağımsızlığımıza da, ahlâkımıza da, uygun değildir.
Hafızlık müessesesini nasıl canlandıracağız? Hafızlar nasıl yetişmeli?.. gibi sorular sorarak, cevaplar bularak; milli hassasiyetimizi ilerletmenin ve korumanın çıkış yollarını ortaya koymamız lazımdır. Yetkililerden beklenen, dini, tartışma ortamlarına çekmek ya da 'yeni bir icad bulacağım' diye kendi nefislerini meşhur etmekten öteye geçemeyen ilahiyatçıların malayanilerine bakmadan, inanan insanların dini duygularını ve dini bilgilerini yaşamasına yardımcı olmaktır.
Yıllardan beri dini konularda insanımızı maalesef şaşırtanlar, şüpheye düşürmeye çalışanlar, 'hoca yetiştiren mekteplerden çıkmaktadır'. Bu ne acı bir durumdur.
Geçtiğimiz 30 yılda benim hatırlayıp özetleyeceğim, dinî eğitim ve öğretim, olabildiğine öz kaynaklarından uzaklaşarak siyasi, nefsi, keyfi heveslerle zayıflamıştır.
Felsefi yorumlar, süslü püslü kelimelerle, din, ticarete dökülmüştür.
Yetkililerden beklenilen, bunların çözümüdür; ancak çözebilecek kadrosu, imkanı, fikri gücü, buna yeter mi, bilmiyorum. Bekleyelim göreceğiz.
Kapanan Kur'an Kursları...
Mahzun bekleyen binlerce bina...
İşinden olan binlerce çalışan...
Bir anda susan Hafızların sedaları...
Dini bilgilerin verilmesi...
Din görevlilerinin verilmesi...
Din görevlilerinin kalitesi.
Din görevlilerinin terbiyesi ve kemali...
Din görevlilerine kitap, araştırma, tahsil imkanları ile kalitelerinin yükseltilmeleri...
Mevlid paralarına minnet etmeyecekleri yeterli maaşları...
vs
Lütfen dinimizi yaşamamıza yardımcı olamıyorsanız, bari yorumlarınızla gölge etmeyin yeter...
Şakıyan bülbüller gibi Kur'an-ı Kerim'i okuyan hafızlarımız yetişmiyor artık. Her karışı Kur'an aşkıyla tohumlanmış vatan bağrında, Kur'an sesinin kesilmesi, bize hayır getirmez.
Kur'an-ı Kerim'in harfi de, Arapça okunması ve yazılması da, harekesi de, sayfası da, mânâsı da, tecvidi de berekettir, feyizdir, rahmettir.
Asıl olan, Kur'an'ın emirlerini anlamak ve yaşamaktır; lakin Onu okuyana ve Onu sevene saygı, Kur'an'ın özüne yaklaşmak için bir vesiledir.
Osman Gazi'nin Kur'an'a olan saygısı, kitaplara geçen örnek davranışı, tarihin yapraklarında ve yaşantımızda ışık ışık parlar.
Hafızlık nasıl canlandırılabilir? İlkokul çağında veya 5. sınıftan sonra "Kur'an Eğitim Merkezi" adı ile bir program düzenlenebilir.
İlköğretim programı ile bir bütünlük halinde bir çözüm bulunabilir.
AB'ye uyum yahut uyumsuzluk gözüyle din eğitimize bakamayız. Bu, bizim izzetimize de, hürriyetimize de, bağımsızlığımıza da, ahlâkımıza da, uygun değildir.
Hafızlık müessesesini nasıl canlandıracağız? Hafızlar nasıl yetişmeli?.. gibi sorular sorarak, cevaplar bularak; milli hassasiyetimizi ilerletmenin ve korumanın çıkış yollarını ortaya koymamız lazımdır. Yetkililerden beklenen, dini, tartışma ortamlarına çekmek ya da 'yeni bir icad bulacağım' diye kendi nefislerini meşhur etmekten öteye geçemeyen ilahiyatçıların malayanilerine bakmadan, inanan insanların dini duygularını ve dini bilgilerini yaşamasına yardımcı olmaktır.
Yıllardan beri dini konularda insanımızı maalesef şaşırtanlar, şüpheye düşürmeye çalışanlar, 'hoca yetiştiren mekteplerden çıkmaktadır'. Bu ne acı bir durumdur.
Geçtiğimiz 30 yılda benim hatırlayıp özetleyeceğim, dinî eğitim ve öğretim, olabildiğine öz kaynaklarından uzaklaşarak siyasi, nefsi, keyfi heveslerle zayıflamıştır.
Felsefi yorumlar, süslü püslü kelimelerle, din, ticarete dökülmüştür.
Yetkililerden beklenilen, bunların çözümüdür; ancak çözebilecek kadrosu, imkanı, fikri gücü, buna yeter mi, bilmiyorum. Bekleyelim göreceğiz.
Kapanan Kur'an Kursları...
Mahzun bekleyen binlerce bina...
İşinden olan binlerce çalışan...
Bir anda susan Hafızların sedaları...
Dini bilgilerin verilmesi...
Din görevlilerinin verilmesi...
Din görevlilerinin kalitesi.
Din görevlilerinin terbiyesi ve kemali...
Din görevlilerine kitap, araştırma, tahsil imkanları ile kalitelerinin yükseltilmeleri...
Mevlid paralarına minnet etmeyecekleri yeterli maaşları...
vs
Lütfen dinimizi yaşamamıza yardımcı olamıyorsanız, bari yorumlarınızla gölge etmeyin yeter...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021