Nihayet Yargıtay yıllardan beri seslendirdiğimiz gerçekleri ve gelen büyük tehlikeyi milletimize duyurabilmek, gösterebilmek için verdiğimiz haklı mücadeleyi onadı? AKP döneminde birçok devlet kurumu oyuncak edildi. Elden ele dolaştırıldı (dolaştırılıyor). Adalet sistemimize de sızmalar, açık ve gizli taarruzlar yapıldı. Kısmen başarılı da olundu. Yargı zedelenmeye başladı. Mahkemeler, savcılar tartışılmaya, hukukçu kimlikleriyle değil siyasi kimlikleriyle, paralelci iddialarıyla anılmaya başlandı. Yapılan takibatlar, tutuklamalar, suçlamalar, verilen veya verilmeyen kararların altından hukuk değil başka şeyler çıktı. Son örnek 25 Aralık dosyası. Konuyu biraz daha açalım? Özellikle son üç, dört yıldır, "Erdoğan diktatör mü" tartışmaları yaptık. Diktatör mü, değil mi, sorusunun cevabını ise başta AKP'li bakanlar, vekiller, parti teşkilatları olmak üzere devlet kurumları, TSK, YSK, MÜSİAD, TÜSİAD, TÜİK, TRT, RTÜK, ÖSYM vs. gibi kurum ve kişiler, "emrin olur sultanım" tavırlarıyla verdi. En net cevabı ise zaten Erdoğan vermişti; "Ben diktatör olacak olsam sizi sallandırırım?"İşte bu noktada istenilen kıvama getirilemeyen yargı sistemi değişik bahanelerle itaate zorlandı. Ama yüksek yargı kurumlarının ve hukuk adamlarının buna itirazı vardı. En önemli nokta ise bu itirazlarını hukuk ve demokrasi sınırları içerisinde yapmalarıydı. Yani öyle meydanlarda, ekranlarda kükreme, bağırma, çağırma, hakaret, kendini acındırma, suçlama, hedef gösterme filan yoktu. Tespit, teşhis ve tedaviye yönelik söylemler vardı. Evet, ülkemizde adalet savunmaya geçmek zorunda bırakılmıştır. Çünkü saldırılar açık ve şiddetlenmiştir. Bu açık savunma 24 Nisan'da (AYM'nin 52. kuruluş yıl dönümü) Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç tarafından başlatıldı. Sayın Kılıç, bir ülke için ve özellikle fert için hukukun önemini vurgulayıp, şu tespitleri yapmıştı; "Hukuk güvenliği, insanların güvercin ürkekliği içinde yaşamadığı, korkusuz bir ortamın varlığı olarak tanımlanabilir?Hukuk devletinin odağında esas itibariyle, iktidar gücünün keyfi davranışlarının sınırlandırılması vardır. Bu nedenle kamu gücünü kullananlar da, vatandaşlar gibi hukuksal ilkelerle kuşatılmıştır."Sayın Kılıç'ın kullandığı şu cümle ise hem "hukukçu nasıl olmalı", sorusunun cevabı, hem de "hukuku tehdit eden odağı" işaret eden cinstendi; "Bizler, adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak, gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız.Dün hak ihlaline uğrayanların nasıl yanında yer alınmışsa, bugün de herkesin karşısına çıkmaya devam edeceğiz. Mahalle baskısıyla, yargı mensuplarının görüş ve kararlarının etki altına alınma çabaları, asla geçerli değildir"Evet, yüksek yargının başlattığı bu direniş, Danıştay açılışında da kendini gösterdi. Dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Baro başkanı konuştu. Az konuştu çok konuştu. Yalan beyanatları vardı, yoktu? O kadar önemli değil. Önemli olan devletin 2 numarasının bu konuşmaya tahammül edemeyişi, ağır cümlelerle hakareti ve salonu terk edişi. Artı, devletin bir numarasının, 2 numaraya tabi oluşuydu. Ve de daha sonra siyasetin ve yandaş medyanın yargıya başlattığı linç girişimiydi. Bu girişim, O varsa ben yokum, o gelirse ben gelmem, mantığıyla bugüne kadar devam etti ve ediyor. (Baro Başkanının açıklamaları zoruna gittiyse gerçeği belgelerle ortaya koyar, muhatabını özre davet edersin, alkışını da alırsın, olur biter)1 Eylül adli yıl açılışı. Nisan'da devletin 2 numarası olan Erdoğan artık devletin 1 numarası. "Yeni bir sayfa açıldı, kırgınlıklar, dargınlıklar vs. geride kaldı. 77 milyonun cumhurbaşkanıyım" sözlerinin sahibi Erdoğan adli yıl açılışına katılmadı. İyi mi yaptı? Şunu unutmayın! Kin ve kibirle zirvede hiç kimse tutunamaz. Çünkü orada esen rüzgârlar serttir ve adamın boyuna posuna, kilosuna bakmadan alaşağı eder?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024