'Dış politikada şahlanış!' seslendirme dosyası:
ABD Başkanı, o alçakça ifadelerle dolu mektubu önce ülkemize gönderdi, ardından medyaya verdi.
İktidar günlerce sessiz kaldı. En son, "ABD'ye gidince o mektubu aynen iade edeceğiz" dediler. ABD'ye gittiler ama mektup hiç gündeme gelmedi.
İdlib'te resmi açıklamalara göre 36 şehit verdiğimizi Hatay Valisi açıkladı. Sayın Erdoğan 48 saat konu ile ilgili hiçbir açıklama yapmadı.
Gerçek fail kimdir, sorusu bile sorulmadan fail olarak Eset gösterilmiş ve konu kapatılmıştı. Ama konuyu kapatmayanlar da vardı.
O günlerde gerçekleşen Rusya ziyaretinde Sayın Erdoğan ve yetkililerimiz, Putin'in kapısında bekletilmiş ve bu bekletilme anlarını Rus televizyonu kronometre koyarak yayınlamıştı.
Ardından Sayın Erdoğan, Putin ile yaptığı görüşmede Türk heyeti ayakta bekletildi. Bu görüntüler İsrail ile yaşadığımız 'alçak koltuk' krizini de akla getirdi.
Yıllardır, Ege'de, adalarımız işgal edildi, ediliyor, serzenişlerini nihayet hükümet de kabul etti ve Milli Savunma Bakanı, adalarımızın Yunanistan tarafından silahlandırıldığını itiraf etti.
Yunan Cumhurbaşkanı, sınırlarımıza 2 bin metre uzaklıkta ve mantar tabancasının bile sokulmasının yasak olduğu Meis Adası'nda askeri törenle karşılandı. Hükümetten hiçbir karşı adım gelmedi.
Akdeniz'de savaşın eşiğine kadar geldik. Hiç taviz vermedik, vermeyeceğiz dedik. Avrupa'yı diyaloga, Oruç Reis'i de bakım için limana çağırdık. Diğer gemileri ise Karadeniz'e yönlendirdik.
Kıbrıs'a üç uçakla piknik yapmaya gittiler. Yaptılar. Ama KKTC'nin tanınması için tek adım dahi atmadılar. Azerbaycan bile KKTC'yi tanımıyor.
Fırat'ın doğusunda bir terör devletinin kurulmasına asla izin vermeyeceğiz, demiştiler. Fırat'ın doğusunda eğitim ve sağlığı organize eden, kendilerince asayişi sağlayan, vergi toplayan hatta uluslararası ticareti olan bir terör devleti kuruldu. Fırat'ın doğusuna yan bile bakamıyoruz.
5 milyondan fazla Suriyeli mülteci, Türkiye'de başıboş dolaşıyor.
Siyasi hayatları boyunca Filistin'i dilden düşürmeyenlerin iktidarında Filistin sadece kâğıt üzerinde kaldı. Kudüs gitti. Golan Tepeleri gitti. Gazze kapalı ve İsrail zulme de, genişlemeye de devam ediyor.
ABD istiyor, Arap Birliği anında ülkemiz aleyhine karar alıyor.
İsrail, başta Mısır ve Suudi Arabistan olmak üzere birçok devleti kendi kapısına bağladı ve bize havlatıyor.
Kralları öldü diye yas ilan ettikleri Suudi Arabistan, Türk mallarını boykot ediyor, Yunan mallarının reklamını yapıyor.
Süleyman Şah türbesine bile sahip çıkamadık!
Macron tehdit ediyor. Merkel gözdağı veriyor. Kurz bir şeyler geveliyor. AB topyekûn hedef gösteriyor.
AKP iktidarı, 'biz, Avrupa ile yürümek istiyoruz' diyor.
ABD, mahvederim, alamazsın, yakarım, bitiririm laflarının ardından bir dizi yaptırım kararı aldı.
AKP iktidarı ilk önce 'yok hükmündedir' dedi. Ardından ABD ile tarihi ilişkilere sahibiz ve dostluğumuzun devam etmesinden yanayız' dedi.
Son tahlilde sıfır dost ve çok düşman sahibi bir Türkiye ortaya çıkardılar. Bunun adına da şahsiyetli dış politika, şahlanış dediler.
Geçen Perşembe AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan parti gurubunda, "Türkiye, zoru başaracak dirayete, azme ve stratejik akla sahiptir. Önümüzdeki dönem inşallah, ekonomide, sağlıkta, güvenlikte olduğu gibi, dış politikada da Türkiye'nin şahlanış dönemi olacaktır" dedi.
Gırtlağa kadar borca batmışısın, enerjide dışa bağımlısın. Savunma sanayinde çok gerilerdesin. Tarım, gıda ve sanayin yabancı sermayenin kontrolünde. Milli birlik her gün baltalanıyor. Ama şahlanış yakındır!
Öyle mi?
Keşke öyle olsa…
İktidar günlerce sessiz kaldı. En son, "ABD'ye gidince o mektubu aynen iade edeceğiz" dediler. ABD'ye gittiler ama mektup hiç gündeme gelmedi.
İdlib'te resmi açıklamalara göre 36 şehit verdiğimizi Hatay Valisi açıkladı. Sayın Erdoğan 48 saat konu ile ilgili hiçbir açıklama yapmadı.
Gerçek fail kimdir, sorusu bile sorulmadan fail olarak Eset gösterilmiş ve konu kapatılmıştı. Ama konuyu kapatmayanlar da vardı.
O günlerde gerçekleşen Rusya ziyaretinde Sayın Erdoğan ve yetkililerimiz, Putin'in kapısında bekletilmiş ve bu bekletilme anlarını Rus televizyonu kronometre koyarak yayınlamıştı.
Ardından Sayın Erdoğan, Putin ile yaptığı görüşmede Türk heyeti ayakta bekletildi. Bu görüntüler İsrail ile yaşadığımız 'alçak koltuk' krizini de akla getirdi.
Yıllardır, Ege'de, adalarımız işgal edildi, ediliyor, serzenişlerini nihayet hükümet de kabul etti ve Milli Savunma Bakanı, adalarımızın Yunanistan tarafından silahlandırıldığını itiraf etti.
Yunan Cumhurbaşkanı, sınırlarımıza 2 bin metre uzaklıkta ve mantar tabancasının bile sokulmasının yasak olduğu Meis Adası'nda askeri törenle karşılandı. Hükümetten hiçbir karşı adım gelmedi.
Akdeniz'de savaşın eşiğine kadar geldik. Hiç taviz vermedik, vermeyeceğiz dedik. Avrupa'yı diyaloga, Oruç Reis'i de bakım için limana çağırdık. Diğer gemileri ise Karadeniz'e yönlendirdik.
Kıbrıs'a üç uçakla piknik yapmaya gittiler. Yaptılar. Ama KKTC'nin tanınması için tek adım dahi atmadılar. Azerbaycan bile KKTC'yi tanımıyor.
Fırat'ın doğusunda bir terör devletinin kurulmasına asla izin vermeyeceğiz, demiştiler. Fırat'ın doğusunda eğitim ve sağlığı organize eden, kendilerince asayişi sağlayan, vergi toplayan hatta uluslararası ticareti olan bir terör devleti kuruldu. Fırat'ın doğusuna yan bile bakamıyoruz.
5 milyondan fazla Suriyeli mülteci, Türkiye'de başıboş dolaşıyor.
Siyasi hayatları boyunca Filistin'i dilden düşürmeyenlerin iktidarında Filistin sadece kâğıt üzerinde kaldı. Kudüs gitti. Golan Tepeleri gitti. Gazze kapalı ve İsrail zulme de, genişlemeye de devam ediyor.
ABD istiyor, Arap Birliği anında ülkemiz aleyhine karar alıyor.
İsrail, başta Mısır ve Suudi Arabistan olmak üzere birçok devleti kendi kapısına bağladı ve bize havlatıyor.
Kralları öldü diye yas ilan ettikleri Suudi Arabistan, Türk mallarını boykot ediyor, Yunan mallarının reklamını yapıyor.
Süleyman Şah türbesine bile sahip çıkamadık!
Macron tehdit ediyor. Merkel gözdağı veriyor. Kurz bir şeyler geveliyor. AB topyekûn hedef gösteriyor.
AKP iktidarı, 'biz, Avrupa ile yürümek istiyoruz' diyor.
ABD, mahvederim, alamazsın, yakarım, bitiririm laflarının ardından bir dizi yaptırım kararı aldı.
AKP iktidarı ilk önce 'yok hükmündedir' dedi. Ardından ABD ile tarihi ilişkilere sahibiz ve dostluğumuzun devam etmesinden yanayız' dedi.
Son tahlilde sıfır dost ve çok düşman sahibi bir Türkiye ortaya çıkardılar. Bunun adına da şahsiyetli dış politika, şahlanış dediler.
Geçen Perşembe AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan parti gurubunda, "Türkiye, zoru başaracak dirayete, azme ve stratejik akla sahiptir. Önümüzdeki dönem inşallah, ekonomide, sağlıkta, güvenlikte olduğu gibi, dış politikada da Türkiye'nin şahlanış dönemi olacaktır" dedi.
Gırtlağa kadar borca batmışısın, enerjide dışa bağımlısın. Savunma sanayinde çok gerilerdesin. Tarım, gıda ve sanayin yabancı sermayenin kontrolünde. Milli birlik her gün baltalanıyor. Ama şahlanış yakındır!
Öyle mi?
Keşke öyle olsa…
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024