Bugünlerde Apo’nun, el etek öpme gayretine giren, Irak işgalinde milyonların katline kayıtsız kalan Gülen, ölen Yahudi çocukları için gözyaşı dökmüş, günlerce uykusuz kalmıştı. Aynı İsrail’in, Mavi Marmara gemisinde katlettiği vatandaşlarımız için tavrını, İsrail’den yana kullanmış ve otoriteye başkaldırmamak lazım, demişti.
İşte o günlerde Gülen’in dini ve siyasi çıkışlarına, yayın kanallarına, Cübbeli reddiyeler yazmış, cevaplar vermiş, eleştirilerini peş peşe sıralamıştı.
“Şimdi bazılarının dediği gibi İsrail zalim otoritesine itaat etmek, onlardan izin almak gerekiyor. Bu asla doğru değildir. Bu lafı söyleyen şuur sahibi olamaz…” (haber10)
“Samanyolu televizyonunu izleyeceğinize dansöz izleyin. Dansöz izlerseniz günahkâr olursunuz, Samanyolu izlerseniz gâvur olursunuz.”
“… Onun için bunların, İslami kanallarında fayda yok arkadaşlar. İslami gibi geçinirler ama arkadan zehir zemberek. Efendi (Mahmut Hocaları) hazretleri bizim, Medine’de bütün hocaları toplattı, bu fakire de konuşmamızı emretti. Onunla 7 dakika kadar konuşma oldu. Orada bu diyalog tehlikesi, dinler arası diyalog belası, büyük afattır buyurdu. Mutlaka uyaralım bu milleti. Çünkü insanları kâfir edecekler. Hıristiyan da cennete girer, Yahudi de cennete girer, o da doğru din, bu da doğru din dersen, “İslam’dan başka bir din de doğru dersen gâvur olursun” diyor, İmam-ı Rabbani Hazretleri” şeklinde konuşmuştu. (focushaber)
Açıkça anlaşılacağı üzere Cübbeli, siyasi alanda Gülen’i şuursuzlukla tarif etmiş, Gülen cemaatinin televizyonunu izlemekle gâvur olunacağını belirtmişti. Ayrıca Medine’de Hocasının emriyle konuşmuş ve “dinler arası diyalogun” dinsizlik olduğunu ifade etmişti.
Hatta Cübbeli kodese girdiği ilk günlerde bir gazeteciyle yaptığı röportajda kendisine kurulan komplonun arkasında “diyalogcuların” olacağını da söylemişti; “Bunlar 2-3 polisin yapacağı işler değil, memlekette ajanlar cirit atıyor… Adnan Hocacılar, Diyalogcular, İrancılar hepsi benden rahatsızdı”
Peki, ne oldu da bu kadar reddiye, söylem ve açık ithamlara muhatap kıldığı hareketle ve bu hareketin başıyla bir anda kanka oldular?
Cübbeli, içeri girdikten epey sonra Radikal gazetesine verdiği röportajda “Samanyolu kanalını” heyecanla izlediğini vurguladıktan sonra F. Gülen’i de rüyasında gördüğünü anlatmıştı.
Tabi bu rüya üzerine Fethullah Gülen, Cübbeliye hediye gönderiyor. Gülen, yazdığı notlarda Cübbeli Ahmet Hoca’dan, “Mübarek ve mümtaz hocamız Ahmet Efendi Hazretleri” gibi övgü dolu sözler kullanıyor.
Ayrıca Gülen, en yakın zamanda serbest kalmasını ve halkı uyandırma ve doğru yola çevirme hizmetine dönmesi için de dua ediyor. Gülen hediyelerindeki son iltifatı ise “Sizin geniş ilminize göre olmasa da, kutsal üzüntünüzü hafifletir ümidiyle sunuyorum. Cüret ve cesaret sayarsanız bağışlamanızı dileyerek” diye oluyor.
Bu nazik (!) iltifatlara Cübbeli de aynı nezaketle hatta biraz daha kendisini aşarak cevap veriyor…
“Rüyamda muhterem Hocaefendi Hazretleri’nin, bana dua ettiğini görmüştüm. Ben, size içeri girdiğim günden beri muhterem Fethullah Hocaefendi’nin nezih cemaatinin bana atılan iftiralardan beri olduğunu bildirmiştim. İşte 5 Eylül Çarşamba günü Muhterem Hoca’mızın hediye gönderdiği iki eserinin üzerine hatt-ı destiyle kaydetmiş bulunduğu şu iki ithaf yazısı bunun en bariz şahidi olmuştur.”
(Cübbeli) Gülen’in talebesinin kendisini ziyaret esnasında Hocaefendi’nin, benimle ilgili haberleri izlerken gözyaşlarını tutamadığını ve “bunca yıl dinimize hizmet etmiş, müşarun bilbenan (parmakla gösterilen) bir Hocaefendi’nin şahsında tekrar İslam’a darbe indirilmek isteniyor. Bu iftiraları asla kabul etmem ve inanmam, kurtuluşu için dua ediyorum” dediğini nakletti.
Bu fakir kardeşiniz, muhterem Hocamızın tazim ifade eden medhiyelerine asla layık biri değilim. Okuyunca çok mahcup oldum, ama “Fazilet ehlini ancak fazilet ehli tanır” kaidesince değerli Hocamız, kendisine münasip bir üslup kullanmıştır. Hizmet ettiğim camianın bazı hocaları kıskançlık yüzünden bana bu zulmü reva görürken muhterem Hocaefendi’nin bana şefkatle yaklaşması beni çok duygulandırmış ve şu yazıyı yazarken hıçkırıklara boğmuştur.”
İşe bak! Diyalogu “kâfirlik” olarak tanımlayan bu kişi, tekfir ettiği anlayış ve bu anlayışın lideriyle bir anda kadim dost oluyor ve gözyaşına boğuluyor. Bu kadar gözyaşı ve ortaya çıkan aşkın adını koymak lazım! (Yarın dünya özgürlüğü için son rüya)
İşte o günlerde Gülen’in dini ve siyasi çıkışlarına, yayın kanallarına, Cübbeli reddiyeler yazmış, cevaplar vermiş, eleştirilerini peş peşe sıralamıştı.
“Şimdi bazılarının dediği gibi İsrail zalim otoritesine itaat etmek, onlardan izin almak gerekiyor. Bu asla doğru değildir. Bu lafı söyleyen şuur sahibi olamaz…” (haber10)
“Samanyolu televizyonunu izleyeceğinize dansöz izleyin. Dansöz izlerseniz günahkâr olursunuz, Samanyolu izlerseniz gâvur olursunuz.”
“… Onun için bunların, İslami kanallarında fayda yok arkadaşlar. İslami gibi geçinirler ama arkadan zehir zemberek. Efendi (Mahmut Hocaları) hazretleri bizim, Medine’de bütün hocaları toplattı, bu fakire de konuşmamızı emretti. Onunla 7 dakika kadar konuşma oldu. Orada bu diyalog tehlikesi, dinler arası diyalog belası, büyük afattır buyurdu. Mutlaka uyaralım bu milleti. Çünkü insanları kâfir edecekler. Hıristiyan da cennete girer, Yahudi de cennete girer, o da doğru din, bu da doğru din dersen, “İslam’dan başka bir din de doğru dersen gâvur olursun” diyor, İmam-ı Rabbani Hazretleri” şeklinde konuşmuştu. (focushaber)
Açıkça anlaşılacağı üzere Cübbeli, siyasi alanda Gülen’i şuursuzlukla tarif etmiş, Gülen cemaatinin televizyonunu izlemekle gâvur olunacağını belirtmişti. Ayrıca Medine’de Hocasının emriyle konuşmuş ve “dinler arası diyalogun” dinsizlik olduğunu ifade etmişti.
Hatta Cübbeli kodese girdiği ilk günlerde bir gazeteciyle yaptığı röportajda kendisine kurulan komplonun arkasında “diyalogcuların” olacağını da söylemişti; “Bunlar 2-3 polisin yapacağı işler değil, memlekette ajanlar cirit atıyor… Adnan Hocacılar, Diyalogcular, İrancılar hepsi benden rahatsızdı”
Peki, ne oldu da bu kadar reddiye, söylem ve açık ithamlara muhatap kıldığı hareketle ve bu hareketin başıyla bir anda kanka oldular?
Cübbeli, içeri girdikten epey sonra Radikal gazetesine verdiği röportajda “Samanyolu kanalını” heyecanla izlediğini vurguladıktan sonra F. Gülen’i de rüyasında gördüğünü anlatmıştı.
Tabi bu rüya üzerine Fethullah Gülen, Cübbeliye hediye gönderiyor. Gülen, yazdığı notlarda Cübbeli Ahmet Hoca’dan, “Mübarek ve mümtaz hocamız Ahmet Efendi Hazretleri” gibi övgü dolu sözler kullanıyor.
Ayrıca Gülen, en yakın zamanda serbest kalmasını ve halkı uyandırma ve doğru yola çevirme hizmetine dönmesi için de dua ediyor. Gülen hediyelerindeki son iltifatı ise “Sizin geniş ilminize göre olmasa da, kutsal üzüntünüzü hafifletir ümidiyle sunuyorum. Cüret ve cesaret sayarsanız bağışlamanızı dileyerek” diye oluyor.
Bu nazik (!) iltifatlara Cübbeli de aynı nezaketle hatta biraz daha kendisini aşarak cevap veriyor…
“Rüyamda muhterem Hocaefendi Hazretleri’nin, bana dua ettiğini görmüştüm. Ben, size içeri girdiğim günden beri muhterem Fethullah Hocaefendi’nin nezih cemaatinin bana atılan iftiralardan beri olduğunu bildirmiştim. İşte 5 Eylül Çarşamba günü Muhterem Hoca’mızın hediye gönderdiği iki eserinin üzerine hatt-ı destiyle kaydetmiş bulunduğu şu iki ithaf yazısı bunun en bariz şahidi olmuştur.”
(Cübbeli) Gülen’in talebesinin kendisini ziyaret esnasında Hocaefendi’nin, benimle ilgili haberleri izlerken gözyaşlarını tutamadığını ve “bunca yıl dinimize hizmet etmiş, müşarun bilbenan (parmakla gösterilen) bir Hocaefendi’nin şahsında tekrar İslam’a darbe indirilmek isteniyor. Bu iftiraları asla kabul etmem ve inanmam, kurtuluşu için dua ediyorum” dediğini nakletti.
Bu fakir kardeşiniz, muhterem Hocamızın tazim ifade eden medhiyelerine asla layık biri değilim. Okuyunca çok mahcup oldum, ama “Fazilet ehlini ancak fazilet ehli tanır” kaidesince değerli Hocamız, kendisine münasip bir üslup kullanmıştır. Hizmet ettiğim camianın bazı hocaları kıskançlık yüzünden bana bu zulmü reva görürken muhterem Hocaefendi’nin bana şefkatle yaklaşması beni çok duygulandırmış ve şu yazıyı yazarken hıçkırıklara boğmuştur.”
İşe bak! Diyalogu “kâfirlik” olarak tanımlayan bu kişi, tekfir ettiği anlayış ve bu anlayışın lideriyle bir anda kadim dost oluyor ve gözyaşına boğuluyor. Bu kadar gözyaşı ve ortaya çıkan aşkın adını koymak lazım! (Yarın dünya özgürlüğü için son rüya)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025