Cami odasında ders okutuyorum. Başı örtülü genç bir bayan kapıyı açtı. "Bir şey soracağım" dedi. "Buyurun" dedim. Yanındaki esmer kişiyi işaret ederek, "Namaz kılana kadar arkadaşım burada oturabilir mi, dışarısı soğuk" dedi. "Tabii oturabilir" dedik.
Adam içeri girdi. "Merhaba" dedim cevap vermedi. "Herhalde Almanca biliyor" dedim ve yanımdaki arkadaşıma kendisiyle konuşmasını istedim. Arkadaşım Almanca sorunca İngilizce cevap verdi. İngilizce biliyormuş. Kendisi Hindistanlı papaz imiş. Papazlık görevi için Stuttgart'a göreve gelmiş.
Tesettürlü bir bayanın papaz arkadaşı… Aklıma Fetullah Gülen'in gazetesi Zaman'da yıllar önce manşete taşıdıkları‚ 'Diyalogtan Düğüne' haberi geldi. Urfa'da bir Müslüman kadın ile papazı evlendirmişledi.
Diyaloğun Avrupa ayağında bu faaliyetler yoğun bir şekilde devam etmektedir.
* * *
Hacı'nın biri umrede aynı odada kaldığı arkadaşı ile tartışır. Hacı, "Hıristiyanlar cennete girecek" diyor. Fetullah Gülen'i referans gösteriyor. Diğeri de karşı çıkınca iş büyüyor.
* * *
Kütüphanede gördüğüm "Diyanet Avrupa" dergisinin bir makalesi çok dikkat çekiciydi. Başlığı şöyle: "Dinlerarası Diyalog Açısından Avrupa'daki Camiler." Derginin bir makalesinde, VI. Paul'un 'Ecclasiam Suam' kitabından alıntı yapılarak Vatikan'ın misyonu açıklanıyor.
Müslümanların dininin takdire şayan olduğu belirtilerek, Müslümanlara geçmişteki acı hatıraları unutarak barış, özgürlük, sosyal adalet ve aklaki değerleri birlikte koruyup ilerletmesi çağrısında bulunuluyor.
Reutlingen Yunus Enre Camii salonunda Protestan Kilisesi'nden bir papaz konuşmacı olarak davet edilmiş, 'Hıristiyan nedir?' konusunda tebliğ sunmuş. (Diyanet Avrupa, Aylık Dergi, 15 Nisan-15 Mayıs 1999, Sayı 1).
Sadece Diyanet değil, Milli Görüş de Diyalog kapsamında ortak faaliyetlere katılmaktadırlar.
1996 yılında tek başına, Dinler Arası Diyalog, Medeniyetler İttifakı denen Vatikan projesine, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız karşı çıkmıştır. Anadolu'yu baştan başa dolaşarak, konferanslar vererek, dergi ve kitaplarla, TV programları ile milletini ayıktırmıştır.
İnsan, inanç olarak hürdür. İstediğine inanabilir. Ya da inanmayabilir.
Burada Vatikan kaynaklı bir misyonerlik planı söz konusudur. Vatikan bu konuda ciddi ve uyanıktır. Dediğini de uygulamıştır.
1999 ile 2019 yılları arasında Müslüman coğrafyada olanlara bakıldığında 'barış ve huzur' dediklerinin hile ve tuzak olduğunu açıkça görürüz. Müslümanlar tarihin hiçbir devrinde bu kadar vurdumduymazlığa düşmemiştir. Göz göre göre parça parça edilen ülkeler, canlar…
Misyonerlerin propaganda ile amaçları; beyinlerin donması, akılların durması, kalplerin kaymasıdır.
Atatürk, Bursa Amerikan kolejinde iki kız Hıristiyan oldu diye okulu kapattı.
Dinin doğru bir şekilde anlaşılması için Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurdu. Atatürk yaşasaydı, hoca kılığında tv'lerde kadının hayâ ve edebini ayaklar altına alanlara, misyonerlerle işbirliği yapan diyalogculara, kendisini peygamber yerine koyanlara asla izin vermezdi. O tam ve kamil Müslümandı. Arif kişiydi.
Ne mutlu ki, yaşayan Hoca Atatürk'ümüz var. Prof. Dr. Haydar Baş Bey...
Yıllar önceydi Urfa'da delikanlı heybeti, baba şefkati, bilge feraseti ile söylediği sözü vardı: "Köpeksiz köy bulmuşlar değneksiz geziyorlar. Bu milletin sahibi vardır."
Millet olarak dini ve milli bütünlüğümüze dikkat etmeli, gerek dini görünümlü, gerek ahlakın yozlaştırılmasına yönelik tuzaklara karşı uyanık olmalıyız.
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021