CIA, MOSSAD ve birkaç daha gizli servisin eliyle (tabi ülkelerin) vücut bulan PKK 84'te Kürt kardeşlerimizi katlederek başladığı vahşeti devam ettiriyor. 84'ten beri devam artarak devam eden bu katliamlarda binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti.
Askerimiz, polisimiz, korucularımız kurban edildi. Hatta 93 yılında 715 olan teröre karşı verdiğimiz asker kaybı 94 yılında 1145 çıkmıştı. Daha sonra askeri tedbirlerin, özel harekâtçıların operasyonlarıyla PKK sınır dışına kaçmış, teröre verdiğimiz kurban sayıları da devam azalarak en 2001 yılında 8'e kadar düşmüştü.
O yıllarda doğu ve güneydoğudaki sosyal yaşam baktığımızda, olağanüstü hal ilan edilmişti. PKK katliamlarında dolayı ve devletin güvenlik gerekçesiyle binlerce köy boşaltılmıştı.
Ama doğu ve güneydoğu il ve ilçelerimizde okullar açık, öğrenciler okullarına gidiyor, öğretmenler görev başındaydı. Sağlık hizmetleri, doktorlar, hemşireler iş başındaydı. Bakkallar, market açık ve yağma korkusu da yoktu.
İl ve ilçelerde çöpler toplanıyor, trafik akışı normaldi. Sokaklarda hendek filanda yoktu. Hendek açmaya tevessül etmeye yeltenenlerde cesaret bulamıyorlardı. Bugün mecliste aynı şovunu tekrarlayan Leyla Zana'ya o günde şov yapmaya kalkmış, hem kendisi, hem o günkü partisi (CHP) bizzat milletin tokadını yemişti.
2001 yılında bitme noktasına gelen terör eylemleri BOP kapsamında Ortadoğu'nun tekrar yakılmaya başlatılması üzerine tekrar alevlenmeye başlamış ve Erdoğan başbakanlığındaki hükümet ve partisi "tek çare teröristle el sıkışmak, pazarlık yapmak ve anlaşmak" olarak görmüş, başka çare yok mantığıyla "çözüm süreci" adını koydukları süreci, "analar ağlamasın" sloganıyla milletimize de kabullendirttiler.
Ve bugün! Artık doğu ve güneydoğu'daki il ve ilçelerimizde can güvenliği, mal güvenliği, namus güvenliği yok. Okullar kapalı. Milli Eğitim, öğretmenlere mesaj çekerek bulundukları bölgeleri terk etmelerini istiyor.
Camiler yanıyor, okullar yanıyor, hastaneler yanıyor. Garnizonlar, emniyet müdürlükleri, karakolları gün ortası saldırıya uğruyor. İl ve ilçelerde günler süren sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar devam ediyor. İnsanlar öldürülüyor. Kim öldürdü, bilen yok. Açıklayan yok.
Sayın Cumhurbaşkanı ve hükümetin dilinde PKK var. Bunlar astı, kesiti, biçti, yaktı. İyi de (!) Nasıl? PKK bu denli organize olmayı, ilçe ve illerde hakimiyet kurmayı nasıl başardı? Nasıl modernize oldu? Ve taban buldu?
Bu ve daha bir çok sorunun cevabı "analar ağlamasın" sloganı ve "açılım süreci" adımlarında.
Evet, PKK terör örgütüdür. Millet ve devletimizin bölünmez bütünlüğüne, birliğimize, kardeşliğimize karşı her türlü eylemi yapıyor. Tamam.
PKK tetikçidir. Birincisi azmettiren kimdir? İkincisi PKK'ya bu yolu açan kimdir?
Azmettiren odaklar bellidir. Dünün Lord Curzonları, Şeyh Sait ayaklanmalarını planlayıp, başlatanlar. Doğu ve güneydoğu sınırlarımızı kabul etmeyenler ve Büyük İsrail hayalinde olanlardır. Yani ABD'dir, İngiltere'dir, Almanya'dır, İsrail'dir.
PKK'ya bu yolu açan ise Erdoğan'dır, AKP'dir.
Bu iddia değil, itiraftır.
"Çözüm sürecine ihanet ederek değerlendirildi. Çözüm süreci bunlar silah stoklama süreci olarak değerlendirdi. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar?
Çözüm Süreci içerisinde valilerimiz, kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı?
PKK bu süreci tamamen ileriye bir hazırlık olarak düşündüler?
Berman kod adlı militan; "Neredeyse Türkiye'nin her şehrinde örgütlendik. Barış müzakerelerinin düşeceğini biliyorduk o yüzden müzakereler sırasında büyümeye ve örgütlenmeye devam ettik."
Sen ne demiştin kardeşim! "İstikrar sürsün."
Askerimiz, polisimiz, korucularımız kurban edildi. Hatta 93 yılında 715 olan teröre karşı verdiğimiz asker kaybı 94 yılında 1145 çıkmıştı. Daha sonra askeri tedbirlerin, özel harekâtçıların operasyonlarıyla PKK sınır dışına kaçmış, teröre verdiğimiz kurban sayıları da devam azalarak en 2001 yılında 8'e kadar düşmüştü.
O yıllarda doğu ve güneydoğudaki sosyal yaşam baktığımızda, olağanüstü hal ilan edilmişti. PKK katliamlarında dolayı ve devletin güvenlik gerekçesiyle binlerce köy boşaltılmıştı.
Ama doğu ve güneydoğu il ve ilçelerimizde okullar açık, öğrenciler okullarına gidiyor, öğretmenler görev başındaydı. Sağlık hizmetleri, doktorlar, hemşireler iş başındaydı. Bakkallar, market açık ve yağma korkusu da yoktu.
İl ve ilçelerde çöpler toplanıyor, trafik akışı normaldi. Sokaklarda hendek filanda yoktu. Hendek açmaya tevessül etmeye yeltenenlerde cesaret bulamıyorlardı. Bugün mecliste aynı şovunu tekrarlayan Leyla Zana'ya o günde şov yapmaya kalkmış, hem kendisi, hem o günkü partisi (CHP) bizzat milletin tokadını yemişti.
2001 yılında bitme noktasına gelen terör eylemleri BOP kapsamında Ortadoğu'nun tekrar yakılmaya başlatılması üzerine tekrar alevlenmeye başlamış ve Erdoğan başbakanlığındaki hükümet ve partisi "tek çare teröristle el sıkışmak, pazarlık yapmak ve anlaşmak" olarak görmüş, başka çare yok mantığıyla "çözüm süreci" adını koydukları süreci, "analar ağlamasın" sloganıyla milletimize de kabullendirttiler.
Ve bugün! Artık doğu ve güneydoğu'daki il ve ilçelerimizde can güvenliği, mal güvenliği, namus güvenliği yok. Okullar kapalı. Milli Eğitim, öğretmenlere mesaj çekerek bulundukları bölgeleri terk etmelerini istiyor.
Camiler yanıyor, okullar yanıyor, hastaneler yanıyor. Garnizonlar, emniyet müdürlükleri, karakolları gün ortası saldırıya uğruyor. İl ve ilçelerde günler süren sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar devam ediyor. İnsanlar öldürülüyor. Kim öldürdü, bilen yok. Açıklayan yok.
Sayın Cumhurbaşkanı ve hükümetin dilinde PKK var. Bunlar astı, kesiti, biçti, yaktı. İyi de (!) Nasıl? PKK bu denli organize olmayı, ilçe ve illerde hakimiyet kurmayı nasıl başardı? Nasıl modernize oldu? Ve taban buldu?
Bu ve daha bir çok sorunun cevabı "analar ağlamasın" sloganı ve "açılım süreci" adımlarında.
Evet, PKK terör örgütüdür. Millet ve devletimizin bölünmez bütünlüğüne, birliğimize, kardeşliğimize karşı her türlü eylemi yapıyor. Tamam.
PKK tetikçidir. Birincisi azmettiren kimdir? İkincisi PKK'ya bu yolu açan kimdir?
Azmettiren odaklar bellidir. Dünün Lord Curzonları, Şeyh Sait ayaklanmalarını planlayıp, başlatanlar. Doğu ve güneydoğu sınırlarımızı kabul etmeyenler ve Büyük İsrail hayalinde olanlardır. Yani ABD'dir, İngiltere'dir, Almanya'dır, İsrail'dir.
PKK'ya bu yolu açan ise Erdoğan'dır, AKP'dir.
Bu iddia değil, itiraftır.
"Çözüm sürecine ihanet ederek değerlendirildi. Çözüm süreci bunlar silah stoklama süreci olarak değerlendirdi. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar?
Çözüm Süreci içerisinde valilerimiz, kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı?
PKK bu süreci tamamen ileriye bir hazırlık olarak düşündüler?
Berman kod adlı militan; "Neredeyse Türkiye'nin her şehrinde örgütlendik. Barış müzakerelerinin düşeceğini biliyorduk o yüzden müzakereler sırasında büyümeye ve örgütlenmeye devam ettik."
Sen ne demiştin kardeşim! "İstikrar sürsün."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Provokatör olmuşum! / 19.07.2025
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025