Bugün ülkemizin getirildiği nokta Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nı başlattığı dönem ile aynı noktadadır, desem ne dersiniz?
Evet, bugün fiili bir işgal yaşamıyoruz ama ekonomimiz, sanayimiz, üretimimiz 100 yıl önceki gibi daha sonra fiili işgale başlayacak emperyalistler tarafından işgal edilmiş durumda.
100 yıl önce Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Libya, Tunus gibi ülkeler Osmanlı'nın eyaletiydi. Onları ayaklandırarak Osmanlıyı parçalayıp, devlet kurduranlar şimdi aynı ülkeleri, Büyük Ortadoğu Projesi adı altında parçalayıp, kapımıza dayandılar.
Doğu ve güneydoğu sınırlarımız sadece kağıt üzerinde kaldı. Sınır ötelerinde terör devletçikleri kuruldu.
Siyasi iktidarın basiretsiz adımları, çözümsüz muhalefetin varlığı ile ülkemiz planlı bir göç istilasına maruz kaldı. Silahlı değil ama fiili bir işgal yaşıyoruz.
Ekonomik darboğaz, etnik ve mezhepsel ayrımcılık gibi emperyalist zihniyetin sömürge ülkeleri üzerinde oynadığı hangi oyun varsa üzerimizde deneniyor.
Bir taraftan 'tehdit altındayız' diyen iktidar diğer taraftan terör örgütü başını muhatap alıyor. İnsanımız, siyasilerin söylemleri ile savruldukça savruluyor.
Vahim olan ise iktidar ve muhalefet hala ABD ve AB ekseninde sözde çareler peşinde koşuyor.
100 yıl önceki tabloyu hatırlayalım
Gazetemizin değerli yazarlarından Rahmetli Hasan Demir abimiz 18 Şubat 2015 tarihli 'Al sana Osmanlı' başlıklı yazısında o günleri şöyle anlatıyordu:
1923'te…
Nüfus 13 milyon civarıydı, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu.
40 bin köy vardı, 38 bininde okul yoktu. (30 bininde cami de yoktu)
Traktör sıfırdı, karasaban'dı. Beş bin köyde sığır vebası vardı.
Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu. İki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengiydi, verem, tifüs, tifo salgını vardı, üç milyon kişi trahomluydu, bebek ölüm oranı binde 480'di, her doğan iki bebekten biri ölüyordu.
Memlekette sadece 337 doktor vardı. Sadece 60 eczacı vardı, sadece 8'i Türk'tü. Diş hekimi, sıfırdı. Dört hemşire vardı. 40 bin köy, sadece 136 ebe vardı. Ortalama ömür 40'tı.
Yanmış bina sayısı 115 bin, hasarlı bina sayısı 12 bindi. Ülkeyi yeniden inşa etmek gerekiyordu, kiremit bile ithaldi. Limanlar, madenler, demiryolları yabancıya aitti.
Toplam sermayenin sadece yüzde 15'i Türk'tü. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e miras kalan sadece dört fabrika vardı, Hereke ipek, Feshane yün, Bakırköy bez, Beykoz deri…
Elektrik sadece İstanbul, İzmir ve Tarsus'ta vardı. Otomobil sayısı bin 490'dı. Sadece dört şehirde özel otomobil vardı…
Erkeklerin sadece yüzde yedisi, kadınların sadece binde dördü okuma yazma biliyordu.
Okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi. Okul yaşı gelen her dört çocuktan üçü okula gitmiyordu.
Toplam, 4894 ilkokul, sadece 72 ortaokul, sadece 23 lise vardı. Türkiye'nin tüm liselerinde sadece 230 kız öğrenci kayıtlıydı.
Öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi yoktu. Tek üniversite vardı, darülfünun, medreseden halliceydi… "
Atatürk ne yaptı?
29 Ekim 1923 ile başlayan Türkiye Cumhuriyetinin nüfusu 13 milyon civarındaydı. Bu nüfusun çoğu yaşlı ve çocuktu. Genç ve yetişkinlerin hemen hepsi cephede şehit olmuştu.
Bu şartlar altında genç cumhuriyet 10 yıl içinde erkeklerde % 7, kadınlar binde 4 olan okur-yazar oranı 10 yıl içinde % 20'ye çıkarıldı. Sağlık alanında hastaneler, sağlık ocakları kuruldu. Aşı ürettik, Çin'e, Avrupa'ya aşı gönderdik.
Ziraat, Etibank, Sümerbank, İş bankası kuruldu. 1931'de Merkez bankası kuruldu.
6 Ekim 1926: Kayseri Uçak Fabrikası hizmete açıldı. İlk denizaltılar yapıldı. Kırıkkale'de Barut, Silah ve Fişek Fabrikası üretime başladı. MTA açıldı. Demir-çelik fabrikaları açıldı.
50'den fazla mensucat, dokuma, şeker fabrikaları, hidroelektrik santralleri, kağıt, karton ve cam fabrikaları açıldı. Yurt içi demiryolu hatları yapıldı.
Bunlar gibi binlerce işletme hayata geçti. Hepsini geç! O günün şartlarında yerli ve milli uçak ürettik, uçak.
Daha nice adımlar atıldı Atatürk döneminde. Ha! O adımlar devam ettirilmedi ama ortada her şeyiyle hazır bir devlet vardı ve bu devleti 22 yıldır tek parti yönetiyor. Getirildiğimiz noktayı ise en başta yazdım.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
- Erdoğan ile Esad empatisi yapalım mı? / 05.12.2024
- Ahmaklığın bu kadarı da fazla ama / 04.12.2024
- Abdullah Öcalan, Bahçeli’den de, Erdoğan’dan da basiretliymiş / 02.12.2024
- Sosyal devlet ancak BTP ile mümkün / 01.12.2024
- Sosyal devletten demokratik krallığa / 30.11.2024
- Kıbrıs’a NATO kılıfı / 29.11.2024
- Jennifer Lopez, Sudeysi, Kabe ve Erdoğan / 28.11.2024
- AKP ve MHP, Türkiye’nin gerçek düşmanını perdeliyor / 27.11.2024
- Tam bağımsız Türkiye için vakit tamam, söz konusu vatandır / 25.11.2024