Gerek devrim öncesi ve gerekse sonrası İran'da ve dünyanın birçok yerinde, vahşi ABD'ye karşı aynen ülkemizdeki 6. Filo eylemleri gibi birçok eylem gerçekleşiyordu. Ülkemizdeki emperyalizm karşıtlarının başlattıkları bu eylemleri, muhafazakar ve milliyetçi geçinenler desteklemedikleri için başarılı olamadılar. Ama İran'da destek buldukları için başarılı oldular.
İran, 79 darbesiyle ABD ve İsrail boyunduruğundan kurtuldu mu? Kamera önüne bakınca evet, diyebiliyoruz. Hatta 79'dan bu güne İran her daim ABD, AB ve İsrail ile restleşme içinde oldu.
ABD ve batılı diplomatların rehin alınması, dünyanın değişik coğrafyalarında İran adına çeşitli eylemlerin yapılması, emperyalistlerin bu eylemlere anında karşılık vermesi, hatta ABD'nin, Hürmüz Boğazında İran uçağını düşürüp, 290 insanı katlettikten sonra yanlışlıkla oldu, demesi, BM'nin defalarca toplantıya çağırılması, ekonomik, siyasi ve askeri yaptırım kararları yanında İran'ın paralarına el konulması, İran ile batının birbirine düşman olduğu gösteriyordu.
Ama masa altına bakıldığında Humeyni dönemi dahil İran'ın, İsrail ve ABD ile olan ilişkilerinin hiç kesilmediği, yüzlerce milyar dolarlık askeri anlaşmalar yapıldığı hatta İsrail'in masada İran ile yalnız kalmak için ABD birçok baskı yaptığı ve gözdağı verdiği kayıtlara detayları ile işlenmiş. (Bu kayıtlar ABD ve AB basınında ilk günden beri yayınlanmış, siyasetçi, diplomat ve ajanların itiraflarına yer verilmiştir.)
İyi de bu oyun niçindi? Sorusu sorulabilir. Emperyalizmin genel karakteri önce bir düşman yaratıp sonra o düşmana karşı kahramanca (!) mücadele ederek, insanları kendine bağımlı kılıp, sömürmektir. Aynen filmlerdeki gibi... ABD bunu yaptı ve yapıyor. Milletimizde kahraman olarak ABD'ye sarılıyor.
Haçlılar bugün neden İran'ı öpme, dostluk kurma ihtiyacı hissetti, sorusuna gelince. Bir filmde birden fazla kötü adam olursa iyi adam kazanamaz. Bugün Ortadoğu'da, ABD'nin karşısında Esad ve halkı var. Yemen ve halkı var. Nasrallah var. Rusya var. Nerde duracağı belli olmayan, bilmeyen bir Türk siyaseti var. Artı İslam Coğrafyasındaki halklar tarafından lanetlenen bir ABD, AB, İsrail şeytan üçgeni var.
Haliyle ABD'nin bir hamle ile iyi adam rolünü güçlendirmesi lazım. Bu rolü en etkili olarak nerede gösterebilir? Tabi ki İran'da. Öylede yaptı. Ortadoğu'nun kan gölüne döndüğü şu günlerde 36 yıldır terörist dediği, terörizmin kaynağı gösterdiği İran'a karşı bütün yaptırımları kaldırdı. Avrupa ülkeleri de kaldırdı.
İran devlet yöneticileri hemen Avrupa'ya koştu. Milyarlarca dolarlık anlaşmalar peş peşe imzalandı.
Bu gelişmelerin ülkemiz basınında ilginç yansımaları oldu. Dün hangi stüdyolarda çekildiği açıklanmayan bayan fotoğraflarıyla İran'ı, kendince bir kılıfa sokmaya çalışan paparazzi medyası bugün yine nerede çekildiği belli olmayan fitnes ve güzellik salonlarından İranlı (!) bayanların resimlerini yayınlıyor.
Dinci medya ise başka kulvarda koşuyor. İran devlet başkanının, Papa'dan dua istemesini yaza yaza bitiremediler. Özetle bu dua istemeyi çok büyük bir dinsizlik olarak, anlatıyorlar.
Oysa bu dinci zihniyet dün aynı duayı isteyen, kutsiyetpenah diyen, beraber iftarlar açan ülke yöneticilerimizin bu duruşuna hikmet arıyorlardı.
İslam Coğrafyasında ve ülkemizde İran siyaseti, ekonomisi, askeri gücü vs. ile değil Şia, Şii kavramlarıyla öne çıkarılır. Bu İslam ve Müslümanlar acısından büyük bir talihsizliktir.
Şia tabiri Peygamberimizin (sav) İmam Ali'nin (a.s) yanında yer alanlar, destekleyenler için kullanılmıştır. Zaten Şia, taraftar demek?
Gadr-i Hum'da herkes "Ali'nin şiasıyız" demesine rağmen Sakife'de bu sözlerinden çok azı hariç hepsi vazgeçmişler, ihanet etmişlerdir.
Allah ve Resulünün emrine sadık kalanlar İmam Ali'nin ilk Şialarıydı. Bizde bugün Ali'nin Şiasıyız.
Neticede Türkiye yöneten irade Allah, Allah diyerek gidip ABD kapılarında nasıl himmet arıyor, İsrail'e muhtacım diyorsa, İran ve diğer İslam denilen diğer ülkelerde aynı profili farklı karakterlerde sergiliyorlar.
Açık bir gerçektir ki, başta ülkemiz olmak üzere tüm İslam alemine huzur ve mutluluğun gelmesi, barışın gelmesi için Ehl-i Beyt'i dava edinen, Şialığın (Ali taraftarlığının) avukatlığını değil bizzat hizmetini yapan bir "BAŞ'a" ihtiyaç vardır.
İran, 79 darbesiyle ABD ve İsrail boyunduruğundan kurtuldu mu? Kamera önüne bakınca evet, diyebiliyoruz. Hatta 79'dan bu güne İran her daim ABD, AB ve İsrail ile restleşme içinde oldu.
ABD ve batılı diplomatların rehin alınması, dünyanın değişik coğrafyalarında İran adına çeşitli eylemlerin yapılması, emperyalistlerin bu eylemlere anında karşılık vermesi, hatta ABD'nin, Hürmüz Boğazında İran uçağını düşürüp, 290 insanı katlettikten sonra yanlışlıkla oldu, demesi, BM'nin defalarca toplantıya çağırılması, ekonomik, siyasi ve askeri yaptırım kararları yanında İran'ın paralarına el konulması, İran ile batının birbirine düşman olduğu gösteriyordu.
Ama masa altına bakıldığında Humeyni dönemi dahil İran'ın, İsrail ve ABD ile olan ilişkilerinin hiç kesilmediği, yüzlerce milyar dolarlık askeri anlaşmalar yapıldığı hatta İsrail'in masada İran ile yalnız kalmak için ABD birçok baskı yaptığı ve gözdağı verdiği kayıtlara detayları ile işlenmiş. (Bu kayıtlar ABD ve AB basınında ilk günden beri yayınlanmış, siyasetçi, diplomat ve ajanların itiraflarına yer verilmiştir.)
İyi de bu oyun niçindi? Sorusu sorulabilir. Emperyalizmin genel karakteri önce bir düşman yaratıp sonra o düşmana karşı kahramanca (!) mücadele ederek, insanları kendine bağımlı kılıp, sömürmektir. Aynen filmlerdeki gibi... ABD bunu yaptı ve yapıyor. Milletimizde kahraman olarak ABD'ye sarılıyor.
Haçlılar bugün neden İran'ı öpme, dostluk kurma ihtiyacı hissetti, sorusuna gelince. Bir filmde birden fazla kötü adam olursa iyi adam kazanamaz. Bugün Ortadoğu'da, ABD'nin karşısında Esad ve halkı var. Yemen ve halkı var. Nasrallah var. Rusya var. Nerde duracağı belli olmayan, bilmeyen bir Türk siyaseti var. Artı İslam Coğrafyasındaki halklar tarafından lanetlenen bir ABD, AB, İsrail şeytan üçgeni var.
Haliyle ABD'nin bir hamle ile iyi adam rolünü güçlendirmesi lazım. Bu rolü en etkili olarak nerede gösterebilir? Tabi ki İran'da. Öylede yaptı. Ortadoğu'nun kan gölüne döndüğü şu günlerde 36 yıldır terörist dediği, terörizmin kaynağı gösterdiği İran'a karşı bütün yaptırımları kaldırdı. Avrupa ülkeleri de kaldırdı.
İran devlet yöneticileri hemen Avrupa'ya koştu. Milyarlarca dolarlık anlaşmalar peş peşe imzalandı.
Bu gelişmelerin ülkemiz basınında ilginç yansımaları oldu. Dün hangi stüdyolarda çekildiği açıklanmayan bayan fotoğraflarıyla İran'ı, kendince bir kılıfa sokmaya çalışan paparazzi medyası bugün yine nerede çekildiği belli olmayan fitnes ve güzellik salonlarından İranlı (!) bayanların resimlerini yayınlıyor.
Dinci medya ise başka kulvarda koşuyor. İran devlet başkanının, Papa'dan dua istemesini yaza yaza bitiremediler. Özetle bu dua istemeyi çok büyük bir dinsizlik olarak, anlatıyorlar.
Oysa bu dinci zihniyet dün aynı duayı isteyen, kutsiyetpenah diyen, beraber iftarlar açan ülke yöneticilerimizin bu duruşuna hikmet arıyorlardı.
İslam Coğrafyasında ve ülkemizde İran siyaseti, ekonomisi, askeri gücü vs. ile değil Şia, Şii kavramlarıyla öne çıkarılır. Bu İslam ve Müslümanlar acısından büyük bir talihsizliktir.
Şia tabiri Peygamberimizin (sav) İmam Ali'nin (a.s) yanında yer alanlar, destekleyenler için kullanılmıştır. Zaten Şia, taraftar demek?
Gadr-i Hum'da herkes "Ali'nin şiasıyız" demesine rağmen Sakife'de bu sözlerinden çok azı hariç hepsi vazgeçmişler, ihanet etmişlerdir.
Allah ve Resulünün emrine sadık kalanlar İmam Ali'nin ilk Şialarıydı. Bizde bugün Ali'nin Şiasıyız.
Neticede Türkiye yöneten irade Allah, Allah diyerek gidip ABD kapılarında nasıl himmet arıyor, İsrail'e muhtacım diyorsa, İran ve diğer İslam denilen diğer ülkelerde aynı profili farklı karakterlerde sergiliyorlar.
Açık bir gerçektir ki, başta ülkemiz olmak üzere tüm İslam alemine huzur ve mutluluğun gelmesi, barışın gelmesi için Ehl-i Beyt'i dava edinen, Şialığın (Ali taraftarlığının) avukatlığını değil bizzat hizmetini yapan bir "BAŞ'a" ihtiyaç vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025