Türkiye'de milli eğitim sistemi yap-boz tahtasına döndü.Her yıl yeni bir sistem getiriliyor.Öğrencilerin de kafası karışık, o öğrencileri geleceğe hazırlamakla mükellef öğretmenlerin de? Kimse tam olarak ne yapacağını bilemiyor.Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun başkanlığında 18. Milli Eğitim Şurası toplandı ve eğitim sisteminde yine şeklen değişikliğe gidildi.Zorunlu eğitim 13 yıla çıkarıldı. Formül 1+4+4+4, toplam 13 yıl? Bundan sonra eğitim süreleri 1 yıl okulöncesi eğitim, 4 yıl temel eğitim, 4 yıl yönlendirme ve ortaöğretime hazırlık eğitimi, 4 yıl ortaöğretim şeklinde olacak.Soru şu: Eğitimin süresini uzatıyoruz, her sene şeklini şemalini değiştiriyoruz da bu kadar zamanını eğitime ayıran gencimize gerçekten faydalı olabilecek dört dörtlük bir eğitim verebiliyor muyuz, yani eğitimin içini doldurabiliyor muyuz?Bu soruya maalesef hayır demek zorundayım. Bir örnekle durumu izah edelim.Okullarımızda 7-8 yıl öğrencilerimize İngilizce dersi veriyoruz. Peki, bu kadar zamanını İngilizceye ayıran gençler, gerçekten bu dili konuşabiliyorlar mı, dertlerini İngilizce olarak ifade edebiliyorlar mı? Hayır.İngilizce kursuna giden bir genç 1 yıl gibi bir zamanda şakır şakır İngilizce konuşabilirken, okullarımızda 7-8 yıl gibi geniş bir zamanda İngilizceyi öğretemiyoruz. Siz bu örneği bütün derslere genişletebilirsiniz.Matematikte de böyle, fende de, sosyalde de?Ezbere dayalı bir eğitim sistemi, pratikten uzak bir öğretim ve not almak için çalışan bir gençlik? Bu kadar yıl harcandıktan sonra akılda hiçbir şey kalmıyor.Bir de gençlerimizi sınavlara boğuyoruz. Yok SBS, yok YGS, yok LYS, yok KPSS, yok ALES? Genç bir sınavdan çıkıyor, diğerine giriyor.Yıllarca ezberden başka bir şey veremediğimiz gençlerimizi sürekli sınavlara tabi tutuyoruz. Bir şey vermedik netice bekliyoruz. Bunlar hep yanlış.Peki, olması gereken nedir?Eğitim gerçekten eğitim olmalıdır. Genç bir taraftan konuları öğrenirken bir taraftan da işin pratiğine şahit olmalıdır. Kullanılmayan bilgi yükten başka bir şey değildir. Genç gerçekten ileride kullanabileceği bilgiyi, kullanabileceği şekilde öğrenmelidir. Genç, bu bilginin kendisine neden verildiği konusunda ikna olmalıdır.Öğretmenlerin her zaman kullanmak zorunda kaldığı, "müfredat budur, öğretmeye mecburuz" mantığı hiç de ikna edici değildir. Durum bu olunca genç öğrendiklerini hemen unutmak üzere ezberlemektedir.Mesleki eğitim teşvik edilmelidir ve sanayi ile iç içe pratik olarak yürütülmelidir. Bugün gelişmiş ülkeler buna yönelmektedir.Eğitimin mutlaka bir hedefi olmalıdır. Gençlik bir hedefe doğru yönlendirilmelidir. Genç bu kadar yıl okuduktan sonra sahipsiz, işe yaramaz bir durumda kalacağını görürse asla gayretli olmaz.Bütün bunların gerçekleşmesi için Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Sosyal Devlet Milli Devlet modelindeki eğitim sistemi örnek alınmalıdır. Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerin eğitimi için bu model en iyi modeldir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024