"De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın." (Ali İmran 31)
(Ey Muhammed!) "De ki: "Ben bu tebliğime karşı sizden, Ehl-i Beyt'ime sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum." (Şura 23)
"Ehl-i Beytim, Nuh'un gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur." (Hâkim, Müstedrek, III, 151; Ahmed, Müsned, III, 157; Tabarânî, el-Kebîr, No:2636-2638.)
"Size iki ağır emanet bırakıyorum. Birisi Allah'ın Kitabı, diğeri de Ehl-i Beytimdir. Kur'an ve Ehl-i Beytim, kıyamette havzın başında Bana kavuşana kadar birbirinden ayrılmayacaktır" (İbn u Kesir, Tefsir, VII, 201. (Riyad, 1997))
Anlaşılacağı üzere Ehl-i Beyt'i sevmek Allah'ın emridir, Resulünün emridir. Aynı şekilde Ehl-i Beyt'e sahip çıkmak, taraf olmak, sarılmak, itaat etmek Allah ve Resulüne itaattir. Ehl-i Beyt, biz Müslümanlara, âlemlerin nuru, "Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım" ilahi övgüsüne sahip Hz. Muhammed'in (s.a.a) bir emanettir. Müslüman emanete ihanet etmez.
Ehl-i Beyt Külliyatının sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, Ehl-i Beyt sevgisi hakkında iki soru sorarak şu değerlendirmeyi yapıyor;
"Ehl-i Beyt'i sevmenin ümmete ne faydası var? Resulullah (sav) ve Ehl-i Beyt'i sevmenin yolu nedir?
İlk soru hakkında hatırlatmak gerekir ki, fazilet ve kemal sahibi bir kişiyi sevmek, bizzat kemale doğru çıkmak için bir merdivendir. İnsan, birini canı gönülden severse, kendisini ona benzetmeye, onun sevdiği şeyleri yapmaya ve onu rahatsız eden şeylerden kaçınmaya çalışır.
İnsanın böyle bir ruha sahip olması değişim kaynağı olup, sürekli itaat yolunu izlemesine ve günahtan sakınmasında neden olur. Dilde sevgisini belirtip, amelde sevgililerine karşı gelenler gerçek sevgiye sahip değildirler?
Şimdi sevgiyi nasıl ortaya koymak gerekir ona bakalım; Kesinlikle maksat, amele hiçbir yansıması olmayan kalbi bir sevgi değildir. Aksine maksat, insanın söz ve davranışlarında uygun bir yansıması olan sevgidir.
Şüphesiz Resulullah (sav) ve Ehl-i Beytini sevmenin yansımalarından biri, yukarıda değindiğimiz gibi amelde onları izlemektir. Ancak asıl bahis konusu bu deruni haletin diğer yansımalarındadır ve o da özetle şudur; Halkın gözünde sevgi belirtisi ve kişilere değer verilme vesilesi sayılan her türlü söz ve davranış bu kuralın içine girer. Ancak saygının haram vesilelerle değil, meşru şeylerle olması şarttır.
Dolayısıyla Hz. Resulullah (sav) ve Ehl-i Beytini her zaman (özellikle doğum veya vefat yıl dönümlerinde) anmak, onlara sevgi göstermenin, makam ve mevkilerini yüceltmenin yolarından biridir. İşte bu nedenle Hz. Resulullah (sav)'ı doğum gününde anmak Müslümanlar arasında bir sünnet halindedir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eseri sh:856)
Sayın Baş, Rahmet-el lil Alemin eserinde de şöyle demektedir; "Bir kişiye uymanın kaynağı, o kişiye duyulan sevgi ve sempatidir. Sevilen kişiye uymak insana eziyet vermek şöyle dursun bilakis zevk kaynağı olur. Bunun için Resulüllah(sav) peygamber sevgisini imanın ölçüsü yapmıştır." (sh:265)
Ehl-i Beyt'in 6. İmamı Cafer-i Sadık (a.s.) bu kutsal sevginin nasıllığına bir başka tarifi de şöyledir;
"Dilde iddia edip de amellerimizde ve eserlerimizde bize ters düşen kimse, bizim taraftarımız değildir. Evet, bizim taraftarımız, hem diliyle, hem de kalbiyle bize muvafık olan ve eserlerimize uyan ve amellerimize amel eden kimselerdir, onlardır bizim gerçek taraftarımız." (Vesâilü'ş-Şîa, c.11, s.196; Bihârü'l-Envâr, c.68, s.164; Sefînetü'l-Bihâr, c.8, s.440).
Ehl-i Beyt'in 5. İmamı Muhammed Bakır (a.s.) Ehl-i Beyt'i sevenlerin birbirleri arasındaki ilişkiyi şöyle anlatıyor; : "Ali'nin taraftarları, bizim velâyetimizde birbirlerine yardımda bulunan, bizim dostluğumuzda birbirlerini seven kimselerdir. Onlar, (birilerine) gazaplandıklarında zulmetmezler; razı olduklarında ise aşırılığa düşmezler. Onlar, komşuluk yaptıklarına bereket vesilesidirler ve haşir neşir oldukları kimselere karşı da selamet ve barış içinde olurlar. (Mişkâtü'l-Envâr, s.61).
(Ey Muhammed!) "De ki: "Ben bu tebliğime karşı sizden, Ehl-i Beyt'ime sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum." (Şura 23)
"Ehl-i Beytim, Nuh'un gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur." (Hâkim, Müstedrek, III, 151; Ahmed, Müsned, III, 157; Tabarânî, el-Kebîr, No:2636-2638.)
"Size iki ağır emanet bırakıyorum. Birisi Allah'ın Kitabı, diğeri de Ehl-i Beytimdir. Kur'an ve Ehl-i Beytim, kıyamette havzın başında Bana kavuşana kadar birbirinden ayrılmayacaktır" (İbn u Kesir, Tefsir, VII, 201. (Riyad, 1997))
Anlaşılacağı üzere Ehl-i Beyt'i sevmek Allah'ın emridir, Resulünün emridir. Aynı şekilde Ehl-i Beyt'e sahip çıkmak, taraf olmak, sarılmak, itaat etmek Allah ve Resulüne itaattir. Ehl-i Beyt, biz Müslümanlara, âlemlerin nuru, "Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım" ilahi övgüsüne sahip Hz. Muhammed'in (s.a.a) bir emanettir. Müslüman emanete ihanet etmez.
Ehl-i Beyt Külliyatının sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, Ehl-i Beyt sevgisi hakkında iki soru sorarak şu değerlendirmeyi yapıyor;
"Ehl-i Beyt'i sevmenin ümmete ne faydası var? Resulullah (sav) ve Ehl-i Beyt'i sevmenin yolu nedir?
İlk soru hakkında hatırlatmak gerekir ki, fazilet ve kemal sahibi bir kişiyi sevmek, bizzat kemale doğru çıkmak için bir merdivendir. İnsan, birini canı gönülden severse, kendisini ona benzetmeye, onun sevdiği şeyleri yapmaya ve onu rahatsız eden şeylerden kaçınmaya çalışır.
İnsanın böyle bir ruha sahip olması değişim kaynağı olup, sürekli itaat yolunu izlemesine ve günahtan sakınmasında neden olur. Dilde sevgisini belirtip, amelde sevgililerine karşı gelenler gerçek sevgiye sahip değildirler?
Şimdi sevgiyi nasıl ortaya koymak gerekir ona bakalım; Kesinlikle maksat, amele hiçbir yansıması olmayan kalbi bir sevgi değildir. Aksine maksat, insanın söz ve davranışlarında uygun bir yansıması olan sevgidir.
Şüphesiz Resulullah (sav) ve Ehl-i Beytini sevmenin yansımalarından biri, yukarıda değindiğimiz gibi amelde onları izlemektir. Ancak asıl bahis konusu bu deruni haletin diğer yansımalarındadır ve o da özetle şudur; Halkın gözünde sevgi belirtisi ve kişilere değer verilme vesilesi sayılan her türlü söz ve davranış bu kuralın içine girer. Ancak saygının haram vesilelerle değil, meşru şeylerle olması şarttır.
Dolayısıyla Hz. Resulullah (sav) ve Ehl-i Beytini her zaman (özellikle doğum veya vefat yıl dönümlerinde) anmak, onlara sevgi göstermenin, makam ve mevkilerini yüceltmenin yolarından biridir. İşte bu nedenle Hz. Resulullah (sav)'ı doğum gününde anmak Müslümanlar arasında bir sünnet halindedir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eseri sh:856)
Sayın Baş, Rahmet-el lil Alemin eserinde de şöyle demektedir; "Bir kişiye uymanın kaynağı, o kişiye duyulan sevgi ve sempatidir. Sevilen kişiye uymak insana eziyet vermek şöyle dursun bilakis zevk kaynağı olur. Bunun için Resulüllah(sav) peygamber sevgisini imanın ölçüsü yapmıştır." (sh:265)
Ehl-i Beyt'in 6. İmamı Cafer-i Sadık (a.s.) bu kutsal sevginin nasıllığına bir başka tarifi de şöyledir;
"Dilde iddia edip de amellerimizde ve eserlerimizde bize ters düşen kimse, bizim taraftarımız değildir. Evet, bizim taraftarımız, hem diliyle, hem de kalbiyle bize muvafık olan ve eserlerimize uyan ve amellerimize amel eden kimselerdir, onlardır bizim gerçek taraftarımız." (Vesâilü'ş-Şîa, c.11, s.196; Bihârü'l-Envâr, c.68, s.164; Sefînetü'l-Bihâr, c.8, s.440).
Ehl-i Beyt'in 5. İmamı Muhammed Bakır (a.s.) Ehl-i Beyt'i sevenlerin birbirleri arasındaki ilişkiyi şöyle anlatıyor; : "Ali'nin taraftarları, bizim velâyetimizde birbirlerine yardımda bulunan, bizim dostluğumuzda birbirlerini seven kimselerdir. Onlar, (birilerine) gazaplandıklarında zulmetmezler; razı olduklarında ise aşırılığa düşmezler. Onlar, komşuluk yaptıklarına bereket vesilesidirler ve haşir neşir oldukları kimselere karşı da selamet ve barış içinde olurlar. (Mişkâtü'l-Envâr, s.61).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025