İslam dünyası batının alicengiz oyunlarıyla tam bir kaos ve karmaşa içinde…
Her gün çatışma, her gün katliam, her gün kan ve gözyaşı…
İslam dünyasının yıllarca bayraktarlığını yapan, Müslümanları Haçlılara karşı himaye eden, her türlü düşman taarruzuna karşı göğsünü siper eden Türk milleti ise bugün Haçlının safında Müslüman’a namlu doğrultur vaziyete geldi.
Türk milleti bir taraftan batılıların emelleri doğrultusunda hizmet ederken, diğer taraftan Türk’ün vatanı adım adım silahsız bir işgale tabi tutuluyor, komşularla sıfır sorun politikasıyla komşuları sıfırlanıyor, yalnızlaştırılıyor.
Dünyada ve ülkemizde her şey olumsuz bir seyir içerisinde devam ederken, insanlık bitme noktasına gelmişken ve de sömürü küresel bir boyut kazanmışken, bu kadar olumsuzluğun içerisinde bir gelişme insanlığa umut veriyor: O da Prof. Dr. Haydar Baş’ın insanlık adına verdiği tarihi mücadeledir.
Allah bütün kapıları kapatmaz, mutlaka bir çıkış kapısı bırakır. İşte Prof. Dr. Baş, sunduğu çözümlerle, ortaya koyduğu projelerle insanlığın çıkış noktası, umudu olmuştur.
Yalnız bir gerçeği görmekte fayda var, bir doktorun mükemmel olması, hastalıklara çare olması tek başına sonuca götürmemektedir; hastanın da o doktorla irtibatlı olması, doktorun tavsiyelerine göre hareket etmesi gerekmektedir.
Sayın Baş, Milli Ekonomi Modeli adında dört dörtlük bir model ortaya koymuş ve dünya ekonomi tarihinde dört modelden birisi olmuştur. Bu modelde Sayın Baş, diğer ekonomi modellerinin çözemediği bütün sorunları çözmüştür.
Fakat milletimiz, batıdan gelen her şeye evet demeye alıştığı için bu modelin kıymetini bilememiştir. Bunun üzerine Sayın Baş, modeli uluslar arası arenaya taşımış ve yapılan 7 adet uluslar arası kongrede tartışmaya açmıştır. Bu kongrelere gelen 400’ü aşkın bilim adamı bırakın tartışmayı modelin mükemmelliği karşısında boyun bükmüş ve Sayın Baş’ı takdir etmişlerdir. Batılı bilim adamları modeli takdir etmelerine rağmen, milletimiz yine ayıkmamış, çözümü bir kenara atarak çözümsüzlüğü kabullenmiştir.
Sayın Baş, aziz Türk milletini kainatın doruk noktasına taşımak istemektedir ama milletimiz bulunduğu garabet halden kurtulma isteğinde değildir. Bu sefer Sayın Baş, siyasi çalışmalara hız vermiş ve Milli Ekonomi Modeli’ni parti programına almıştır. İl il, köy köy, kapı kapı gezmiş ve milletimizi ikna etme mücadelesinde bulunmuştur. Milletimiz alkış tutmaktadır, oy konusunda söz vermektedir. Ama sandık başında bütün bu sözler unutulmakta, “aynı tas aynı hamam” siyaseti izlenmektedir. Milletimiz çözümün karşısında siyaset yapmaktadır.
Sayın Baş, vatandaşlık maaşı vereceğim dedi, millet ayıkmadı, kadınlarınıza, çocuklarınıza maaş bağlayacağım ve bunu şöyle şöyle yapacağım dedi, millet ayıkmadı; milletine hizmet eden bir siyasi anlayış ortaya koydu, millet ben kazıklanmaya alıştım, halime razıyım dedi; öyle dedi olmadı, böyle yaptı olmadı.
Doktor hastasını iyi etmek için büyük bir mücadele veriyor, özveriyle çalışıyor ama hasta artık hastalığını kanıksamış, şifa arayışında değil, doktor ne yapsın?
Bugün toplumumuzun temel hastalığı o kadar çok yanlışların içine saplanmışız, o kadar çok batılı kabullenmişiz ki, kalpler doğruyu kabullenemiyor, doğru, kalplerimizde kendine yer bulamıyor. Kalp katı olunca, onun veziri olan akıl hiç doğruyu alıcı olur mu?
Çözüm kalplerin aydınlanmasıdır, kalplerdeki katılığın giderilmesidir. İşte bunun yolu da Ehl-i Beyt’in gemisine binmektir. Peygamber Efendimiz (SAV) “Ehl-i Beyt’in gemisine binen kurtulur” derken işte bunu kastediyor. Ehl-i Beyt’in gemisine binen gönüller Hak’tan alıcıdır, batıla ise kapalıdır; fitne o gönle işleyemez. O gönlün sahibi çözüme koşar, çözümü sunar.
Ehl-i Beyt’in gemisi dışında kalanlar helak olmuşlardır; onlar doğruyu göremezler, anlayamazlar, kabullenemezler. Onlar efsunlanmış gibidir, uykudan asla uyanamazlar.
Bugün Ehl-i Beyt’in gemisi Antalya Abdal Musa’da sancak açmaktadır. Yerin altındakiler ve yerin üstündekiler bayram yapmaktadır.
Ehl-i Beyt’in aşkıyla dirilen gönüller, Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’ni anlayacaklar, milli bir siyasetçinin nasıl olmasını gerektiğini kavrayacaklar, ülkemizin alicengiz oyunlarıyla nasıl bir bataklığın içine çekilmek istediğini görebilecekler.
Gönül uyanırsa, millet uyanır.
Her gün çatışma, her gün katliam, her gün kan ve gözyaşı…
İslam dünyasının yıllarca bayraktarlığını yapan, Müslümanları Haçlılara karşı himaye eden, her türlü düşman taarruzuna karşı göğsünü siper eden Türk milleti ise bugün Haçlının safında Müslüman’a namlu doğrultur vaziyete geldi.
Türk milleti bir taraftan batılıların emelleri doğrultusunda hizmet ederken, diğer taraftan Türk’ün vatanı adım adım silahsız bir işgale tabi tutuluyor, komşularla sıfır sorun politikasıyla komşuları sıfırlanıyor, yalnızlaştırılıyor.
Dünyada ve ülkemizde her şey olumsuz bir seyir içerisinde devam ederken, insanlık bitme noktasına gelmişken ve de sömürü küresel bir boyut kazanmışken, bu kadar olumsuzluğun içerisinde bir gelişme insanlığa umut veriyor: O da Prof. Dr. Haydar Baş’ın insanlık adına verdiği tarihi mücadeledir.
Allah bütün kapıları kapatmaz, mutlaka bir çıkış kapısı bırakır. İşte Prof. Dr. Baş, sunduğu çözümlerle, ortaya koyduğu projelerle insanlığın çıkış noktası, umudu olmuştur.
Yalnız bir gerçeği görmekte fayda var, bir doktorun mükemmel olması, hastalıklara çare olması tek başına sonuca götürmemektedir; hastanın da o doktorla irtibatlı olması, doktorun tavsiyelerine göre hareket etmesi gerekmektedir.
Sayın Baş, Milli Ekonomi Modeli adında dört dörtlük bir model ortaya koymuş ve dünya ekonomi tarihinde dört modelden birisi olmuştur. Bu modelde Sayın Baş, diğer ekonomi modellerinin çözemediği bütün sorunları çözmüştür.
Fakat milletimiz, batıdan gelen her şeye evet demeye alıştığı için bu modelin kıymetini bilememiştir. Bunun üzerine Sayın Baş, modeli uluslar arası arenaya taşımış ve yapılan 7 adet uluslar arası kongrede tartışmaya açmıştır. Bu kongrelere gelen 400’ü aşkın bilim adamı bırakın tartışmayı modelin mükemmelliği karşısında boyun bükmüş ve Sayın Baş’ı takdir etmişlerdir. Batılı bilim adamları modeli takdir etmelerine rağmen, milletimiz yine ayıkmamış, çözümü bir kenara atarak çözümsüzlüğü kabullenmiştir.
Sayın Baş, aziz Türk milletini kainatın doruk noktasına taşımak istemektedir ama milletimiz bulunduğu garabet halden kurtulma isteğinde değildir. Bu sefer Sayın Baş, siyasi çalışmalara hız vermiş ve Milli Ekonomi Modeli’ni parti programına almıştır. İl il, köy köy, kapı kapı gezmiş ve milletimizi ikna etme mücadelesinde bulunmuştur. Milletimiz alkış tutmaktadır, oy konusunda söz vermektedir. Ama sandık başında bütün bu sözler unutulmakta, “aynı tas aynı hamam” siyaseti izlenmektedir. Milletimiz çözümün karşısında siyaset yapmaktadır.
Sayın Baş, vatandaşlık maaşı vereceğim dedi, millet ayıkmadı, kadınlarınıza, çocuklarınıza maaş bağlayacağım ve bunu şöyle şöyle yapacağım dedi, millet ayıkmadı; milletine hizmet eden bir siyasi anlayış ortaya koydu, millet ben kazıklanmaya alıştım, halime razıyım dedi; öyle dedi olmadı, böyle yaptı olmadı.
Doktor hastasını iyi etmek için büyük bir mücadele veriyor, özveriyle çalışıyor ama hasta artık hastalığını kanıksamış, şifa arayışında değil, doktor ne yapsın?
Bugün toplumumuzun temel hastalığı o kadar çok yanlışların içine saplanmışız, o kadar çok batılı kabullenmişiz ki, kalpler doğruyu kabullenemiyor, doğru, kalplerimizde kendine yer bulamıyor. Kalp katı olunca, onun veziri olan akıl hiç doğruyu alıcı olur mu?
Çözüm kalplerin aydınlanmasıdır, kalplerdeki katılığın giderilmesidir. İşte bunun yolu da Ehl-i Beyt’in gemisine binmektir. Peygamber Efendimiz (SAV) “Ehl-i Beyt’in gemisine binen kurtulur” derken işte bunu kastediyor. Ehl-i Beyt’in gemisine binen gönüller Hak’tan alıcıdır, batıla ise kapalıdır; fitne o gönle işleyemez. O gönlün sahibi çözüme koşar, çözümü sunar.
Ehl-i Beyt’in gemisi dışında kalanlar helak olmuşlardır; onlar doğruyu göremezler, anlayamazlar, kabullenemezler. Onlar efsunlanmış gibidir, uykudan asla uyanamazlar.
Bugün Ehl-i Beyt’in gemisi Antalya Abdal Musa’da sancak açmaktadır. Yerin altındakiler ve yerin üstündekiler bayram yapmaktadır.
Ehl-i Beyt’in aşkıyla dirilen gönüller, Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’ni anlayacaklar, milli bir siyasetçinin nasıl olmasını gerektiğini kavrayacaklar, ülkemizin alicengiz oyunlarıyla nasıl bir bataklığın içine çekilmek istediğini görebilecekler.
Gönül uyanırsa, millet uyanır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- Ortadoğu yeni bir savaşa mı hazırlanıyor? / 13.06.2025
- Ekonomik sıkıntılar nüfus krizini tetikliyor / 12.06.2025
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- Ortadoğu yeni bir savaşa mı hazırlanıyor? / 13.06.2025
- Ekonomik sıkıntılar nüfus krizini tetikliyor / 12.06.2025
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025